Vicdani Ret Derneği üyesi ve vicdani retçilerin avukatlığını üstlenen Davut Erkan, vicdani ret hakkının tanınmamasından kaynaklı hak ve özgürlüklerin ihlalinin tespiti talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru gerçekleştirdi.
Vicdani Ret Derneği’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre, Avukat Erkan başvurusunda vicdani ret hakkının Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde (AİHS) düzenlenen “din ve vicdan özgürlüğü” hakkı kapsamında olduğunu, buna rağmen Türkiye’nin vicdani retçilerle ilgili bir düzenleme yapmaması nedeniyle retçilerin asker yükümlüsü sayıldığını belirtti.
Vicdani retçilerin askerlik işlemlerini yaptırmamaları halinde yoklama kaçağı ve bakaya olarak haklarında yakalama emri çıkarıldığını, yakalandıkları takdirde ilk aşamada haklarında idari para cezası kesildiğini, haklarında yoklama kaçağı ve bakaya suçu işlediklerinden bahisle ceza davası açıldığını ifade eden Erkan, dilekçede vicdani retçilerin her yakalanışlarında haklarında yeni bir ceza davasının açılmasının söz konusu olduğunu belirtti.
Dilekçede, devletin dini veya vicdani nedenlerle askerliği reddeden kişilerin din ve vicdan özgürlüğünü korumasının, devletin pozitif yükümlülüğü olduğu, buna rağmen devletin bu konuda bir yasal düzenleme yapmaması, vicdani retçilerin askerlikten muaf tutulmasını sağlayacak bir mekanizma, başvurularını inceleyecek bir makam bulunmaması nedeniyle Anayasa ve AİHS’de düzenlenen vicdan özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi istendi.
Öte yandan vicdani retçiler hakkında yakalama emri çıkarılması ve her yakalanmanın bir ceza davasında dönüşmesi nedeniyle, vicdani retçilerin kaçak yaşamaya mahkum edildiği, bu kapsamda vicdani retçilerin seyahat özgürlüğünün, çalışma özgürlüğünün, kamu hizmetlerinden yararlanma ve kamu hizmetine girme hakkı gibi birçok temel hak ve özgürlükten yararlanmasının fiili olarak engellendiği, bu uygulamaların bir bütün olarak onur kırıcı, aşağılayıcı olduğu ve vicdani retçilerin kişiliğini ezmeyi amaçladığı; bu nedenle de Anayasa ve AİHS’de düzenlenen işkence/insanlık dışı ceza ve muamele yasağının ihlal edildiği vurgulandı.
Çıkarılan yakalama emrinin, bir vicdani retçi için ömür boyu sürecek bir yakalama emri niteliğinde olduğu, bu yakalama emrinin mahkeme değil Milli Savunma Bakanlığı tarafından çıkarıldığı, yakalamaya ve yakalama kararının kendisine karşı itiraz yolunun olmaması nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına hukuka aykırı ve orantısız bir müdahalenin mevcut olduğu belirtilerek bu hakkın ihlal edildiğinin de tespiti istendi.
Vicdani retçilerin, din/vicdan özgürlüğünün ihlaline karşı, yakalama emri kararına ve yakalamaya karşı başvurabilecekleri etkili bir iç hukuk yolunun olmadığı belirtilen dilekçede, bu nedenle Anayasa ve AİHS’de düzenlenen etkili başvuru hakkının da ihlal edildiğinin tespiti istendi.
Bu taleplere ek olarak, insanlık dışı ceza ve muamele yasağının ihlaline neden olan temel olgunun yakalama kararı olduğu belirtilerek yakalama kararının tedbiren kaldırılması istendi. İncelemenin duruşmalı olarak yapılmasının yanı sıra, bu ihlallerin yapısal bir sorun olan “yasa düzenlemesinin bulunmaması” nedeniyle gerçekleştiği, yüzlerce vicdani retçinin aynı sorundan dolayı hak ihlalleri ile karşı karşıya olduğu, önümüzdeki süreçte mahkemeye benzer birçok başvuru sunulacağı belirtilerek bu dosyanın “pilot başvuru/pilot karar” usulüne göre incelenmesi ve öncelikli olarak ele alınması talep edildi.
Avukat Davut Erkan, Vicdani Ret Derneği’ne yaptığı değerlendirmede, bu başvurunun pilot bir başvuru olduğunu, öte yandan tutuklanan veya ceza verilen vicdani retçilerle ilgili olarak da başvuru hazırlıklarının devam ettiğini, bu kararın çıkması halinde hükümetin kararın gereği olarak vicdani ret hakkını tanıyacak şekilde yasal düzenleme yapma zorunluluğunun doğacağını belirtti. (EKN)