Bolu F Tipi Cezaevinde hükümlü bulunan Akif İpek’in hapishanede maruz kaldığı kötü muamele ve işkenceyi anlattığı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan’a göndermek istediği mektup, hapishane idaresince engellendi.
İpek’in Anayasa Mahkemesi’ne başvurusu sonucunda bugün Resmi Gazete’de yayınlanan kararla haberleşmenin ihlal edildiğine hükmedildi. İpek’e 1500 TL manevi tazminat ödenecek.
İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan bianet’e yaptığı açıklamada, “bireysel başvuruyla da alınmış olsa Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu, bu kararın da emsal teşkil etmesi gerektiğini” ifade etti.
“Paniğe yöneltecek yalan yanlış ifadeler”
İpek, Türkdoğan’a mektubunda, “cezaevine nakledilen ve arkadaşları olan on hükümlünün girişte çıplak aramaya tabi tutulmak istendiğini, kabul edilmeyince de zorla giysilerinin çıkarıldığını, insan onuruna yakışmayacak muamelede bulunulduğunu, dövüldüklerini ve işkenceye maruz kaldıklarını” yazdı; bu olayın Adalet Bakanlığına taşınmasını talep etti.
Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu ise 26 Ağustos 2013’te, mektubun, “kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan yanlış ifadeler içerdiği” gerekçesiyle imhasına karar verdi. İpek’in bu karara karşı Bolu İnfaz Hakimliği ve Bolu Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı itirazlar reddedildi.
Akif İpek 5 Kasım 2013’te Anayasa Mahkemesine başvurdu. Mahkemenin kararı bugünkü Resmi Gazete’de yayınlandı.
“Dış dünyayla tek bağlantısı”
Anayasa Mahkemesinin 24 Haziran 2015 tarihli kararının gerekçesinde, Anayasa'nın 22. Maddesi ile güvence altına alınan haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği belirtildi:
“Mektup gönderme ve almanın Ceza İnfaz Kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin dış dünya ile tek bağlantısı olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak cezaevi yetkilileri dış dünyayla yeterli bir iletişim sürdürmelerinde mahpuslara yardım etmelidirler ve bunun için onlara uygun destek ve yardımı sağlamalıdırlar.”
“Başvurucunun ileri sürdüğü kötü muamele iddiaları gerçeğe uygun olmasa bile cezaevi idaresinin bu iddiaların insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil organizasyonlara ve kamu makamlarına ulaştırılmasını engellemek gibi bir yetkisi olduğundan söz edilemez. Aksine hukuka bağlı cezaevi idaresinin başvurucunun kötü muamele iddialarının araştırılması ve gerçeğin ortaya çıkarılması için bağımsız ve tarafsız bir resmi soruşturma yürütecek idari ve yargısal makamları derhal haberdar etme ve harekete geçirme yükümlülüğü vardır.”
“Başvurucunun cezaevinde kötü muamele ve işkence uygulandığına dair iddialarını içeren ve bu iddiaların araştırılması için resmi makamlar nezdinde girişimde bulunulması amacıyla İHD'ye göndermek istediği mektubun alıkonulmasının demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı açıktır.”
Türkdoğan: Karar emsal olmalı |
Kararın tüm mahpuslar ve cezaevleri için emsal alınması gerektiğini belirten Türkdoğan, uygulamanın ise böyle olmadığını söyledi. “Hukukun üstünlüğüne inanan bir idare bu kararların herkes için uygulanmasını şart koşar. Ancak uygulamada herkesin tek tel başvurması isteniyor. Anayasa Mahkemesi bir kuralla ilgili bir karar verdiyse idarecilere düşen görev bunu uygulamaktır.” “Benzer bir olayda engel çıkarılmaması gerekir. Diğer mahpusların hak örgütlerine idareyi şikayet eden mektupları engellenmemeli.” Öztürk Türkdoğan, “Bu kararların toplumun genelini ilgilendirdiğini” ifade etti: “Uygulamanın çözümü için, hükümetin sık sık genelgelerle bu emsal kararları hatırlatıp idarecilerin kararlara uygun hareket etmesini hatırlatması gerekir. Ayrıca Adalet Bakanlığının da görevi, kararları Adalet Komisyonlarına, adliyelere göndermektir.” “Ancak Bakanlık yargıya karışamayacağını ileri sürerek bunu kabul etmiyor. Oysa bu yargıya karışmak değil, yargı kararıyla ilgili bilgilendirme yapmak. Mahkemeler uluslararası mahkemelerdeki kararları bilerek ona göre davranmalı. HSYK da bu kararlara uyulup uyulmadığını denetmeli.” |
(AS)