Fotoğraf: AYM heyeti Strasbourg'da AYM kararlarının etkili uygulanması konulu toplantıda/CoE
Anayasa Mahkemesi bugün açıklanan kararıyla "toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi kanısına varılması durumunda sanığın sorgusu yapılmadan davanın yokluğunda bitirilebileceği"ne ilişkin CMK hükmünü "Anayasaya aykırılık" gerekçesiyle iptal etti.
Arka plan
AYM kararını Hatay 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin başvurusu üzerine aldı. Yerel mahkeme "kasten yaralama" ve "hakaret" suçlarından açılan bir davada 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 193'üncü maddesine 2005 tarihli ve 5353 sayılı kanunun 28'inci maddesiyle eklenen "Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir" hükmünün Anayasa'nın 36 ve 38'inci maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Yerel mahkeme iptal talebini "sorgusu yapılmadan sanık hakkında anılan kararların verilmesi suretiyle yargılamanın sanığın yokluğunda bitirilmesinin adil yargılanma hakkı ve masumiyet karinesiyle bağdaşmadığı[yla]" gerekçelendirmişti.
İptal kararı
Anayasa Mahkemesi 8 Eylül'deki oturumunda başvuruyu haklı görerek "5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 193. maddesine 5353 sayılı Kanun'un 28. maddesiyle eklenen (2) numaralı fıkranın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline" karar verdi.
AYM'nin ayrıca "kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi"ne de karar verdi.
Karar resmi gazetede buügn yayınlandı. Böylece bu CMK hükmü 4 Nisan'dan itibaren mahkemelerce gözönüne alınmayacak.
AYM'nin değerlendirmesi
AYM kararında şu noktaları tartıştı ve aşağıda açıkladığı gerekçelerle "sanığın sorgusu yapılmaksızın davanın bitirilebilmesine imkân tanınması adil yargılanma hakkına orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlama getirmekte" olduğu sonucuna vararak, kuralın Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.:
► "Söz konusu kararların verilebilmesi için atfedilen fiilin sanık tarafından icra edildiğinin sabit olması zorunludur. Başka bir ifadeyle iddianame ile isnat olunan fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin kovuşturma sırasında tespit edilmesi gerekir. Sanığın isnat edilen fiili işlediğinin tespit edilmesi ise sanığın iddianameye konu haksızlığı gerçekleştirdiği, ancak Kanun'da sayılan sebeplerin varlığı nedeniyle cezalandırılmadığı anlamına gelir.
►"Suçun işlendiğinin sabit görüldüğü ancak ceza verilmesine yer olmadığı kararlarına hükmedildiği durumlarda sanığın Anayasa'nın 38. maddesinde öngörülen masumiyeti ortadan kalkmaktadır. Güvenlik tedbirlerine hükmedildiğinde ise sanık -masumiyetinin ortadan kalkması dışında- ayrıca yaptırıma maruz kalmaktadır.
► "Sanığın isnat edilen fiili işlediğinin mahkemece tespit edilmesi ve sonucunda ceza verilmesine yer olmadığına ya da güvenlik tedbirine hükmedilmesi sanık hakkında 5271 sayılı Kanun'un 223. maddesinin (5) numaralı fıkrasında düzenlenen mahkûmiyet hükmü gibi bir sonuç doğurmasa da sanığın işlediği fiilden dolayı hukuki olarak sorumluluğu devam edebilmektedir.
► "Dolayısıyla mahkeme tarafından sanığın eylemi veya suçu işlediğinin tespit edildiği hâllerde kurulan mahkûmiyet dışındaki hüküm nedeniyle sanık başka yönlerden dezavantajlı konuma düşebilmektedir. Sanık hakkında böyle sonuçlar ihtiva edebilen mahkûmiyet dışındaki bu tür kararlar bakımından sanığın sorgusu yapılmaksızın davanın bitirilebilmesine imkân tanınması adil yargılanma hakkına orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlama getirmektedir."
(AEK)