Anayasa Mahkemesi, kentteki ağır hava kirliliğinden kendisini sorumlu sayan eski Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı ve bianet.org yazarı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nu eleştirileri nedeniyle "şarlatan" olarak niteleyen eski Kocaeli Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu'nun yerel mahkemece çarptırıldığı para cezasına karşı başvurusunu görüştü. Karaosmanoğlu'nun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini kabul etti, yerel mahkemenin verdiği para cezasını kaldırdı ve eski Belediye Başkanı'na 20 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.
Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü
Yüksek Mahkeme "[...] Söz konusu mahkeme kararıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulmuştur. Müdahale, Anayasanın 26. Maddesinin ihlalini teşkil edecektir.” dedi.
AYM, kararında “Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü[nün] demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemde" olduğunu vurguladıktan sonra "Başvurucunun eleştirilerinin hedefinde olan davacı[nın], kamu tarafından bilinen ve tanınan bir kişi olduğu için kabul edilebilir eleştiri sınırları[nın], sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniş [olduğuna]" hükmetti.
"Belediye Başkanı seçmenlerini temsil ettiğinden..."
"Bu sebeple eldeki başvuruya konu olayın tarafı olan davacının kendisine yönelik eleştirilere sade vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir. Öte yandan seçmenlerini temsil eden, çıkarlarını savunan seçilmiş kimseler için ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır. Şarlatan ifadesi, bağlamıyla birlikte değerlendirilmelidir. Yargıtay, dava konusu ifadelerin olgusal temellerine ilişkin bir değerlendirme yapmamıştır. İfadelerin sert, abartılı hatta muhattabı açısından rahatsız edici olduğu kabul edilse bile çevre ve halk sağlığı bağlamında kamu menfaatine yönelik bir tartışmaya ilişkin olduğu tartışmasızdır. Ayrıca belediyenin halk sağlığı hususundaki sorumlulukları dikkate alındığında başvurucunun yaptığı açıklamaların davacının açıklamalarına cevap niteliğinde olup sebepsiz saldırı teşkil etmediği sonucuna varılmıştır.”
AYM yerel mahkeme ve Yargıtay'ın "[...] başvurucunun ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmadığını, yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadelerin kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğunu kabul ettiğini" iddia etti.
AYM, “Bu sebeple başvurucunun tazminat ödemesine ilişkin ileri sürülen gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez. Açıklanan gerekçelerle Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi ger[tiğine]" hükmetti.
Oy çokluğuyla, Belediye Başkanı "şarlatan" demekte özgür olmalıdır
AYM Genel Kurulu, Belediye Başkanının ifade özgürlüğünün ihlal edildiği hükmünü bir üyenin muhalefetine karşı oy çokluğuyla aldı. Başkan Kadir Özkaya, Başkan Vekili Hasan Tahsin Gökcan, Başkan Vekili Basri Bağcı, Üyeler, Engin Yıldırım, Rıdvan Güleç, Recai Akyel, Yusuf Şevki Hakyemez, Yıldız Seferinoğlu, Selahaddin Menteş ve İrfan Fidan, Kenan Yaşar, Yılmaz Akçil karar lehinde oy kullanırken, Ömer Çınar karara muhalefet etti.
Muhalefet gerekçesi: "Belediye Başkanı'na karşı eleştiri sınırlarının daha geniş yorumlanması gerekir"
Çınar, muhalefet gerekçesinde Genel Kurul çoğunluğunun soruna Onur Hamzaoğlu'nun ifade özgürlüğü hakkı açısından da bakmadığı noktasından hareket etti. Çınar şöyle yazdı:
"[...] davacının profesör olduğu, Üniversite tarafından onay verilen bir bilimsel proje yürüttüğü ve açıklamalarının henüz tamamlanmamış olsa bile projedeki bulgulara dayandığı nazara alındığında, gazeteye yapmış olduğu röportajın bilimsel bir faaliyetin açıklaması mahiyetinde olduğu, yine bilim adamı olan ve bilimsel faaliyette bulunan davacının yapmış olduğu açıklamaların gazeteciler tarafından medyada ifade ediliş biçiminden sorumlu olmadığı da şüpheden uzaktır. Buna göre, haberin başlığı ve biçimi Belediye ya da diğer kurumların görevini yapmadığı imajını uyandırsa da bu hususun davacıdan kaynaklandığı kabul edilemez. Kaldı ki, davacının, öğretim üyesi olarak kamu menfaati olan bir konuda ve proje çerçevesinde açıklamalar yaptığı Başvurucunun ise Belediye Başkanı olarak görev yaptığı nazara alındığında, medyada yer alan haberlerden Belediye’nin görevini yapmadığı imajı uyansa bile eleştiri sınırlarının daha geniş yorumlanması ve Başvurucunun buna katlanması gerekmektedir." dedi.
AYM, kararın bir örneginin ifade özgürlüğünün ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi ve başvurucu Karaosmanoğlu’na net 20 bin lira manevi tazminat ödenmesini de kararlaştırdı.
Kocaeli'nde hava kirliliği ölümcül düzeylerde
PROF. HAMZAOĞLU RAPORU
Kirlilik Dilovası'yla Sınırlı Değil
Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ve AKP'li Belediye Başkanı Karaosmanoğlu arasındaki davalara konu olan hava kirliliği Kocaeli'nin başlıca halk sağlığı sorunu olarak hekimlerin gündeminde.
Tartışmaya konu olan Prof. Hamzaoğlu'nun öncülüğünde yürütülen araştırma Kocaeli'nin pek çok sanayi işletmesini barındıran ve uzun yıllardır hava kirliliği sorunuyla boğuşan Dilovası ilçesinde elde edilen bulgulara dayanıyor. Başka araştırmaların da gösterdiği gibi (bkz. TTB Dilovası Raporu) ilçedeki yoğun sanayi faaliyetleri ve fabrika atıkları hava kalitesini ciddi şekilde etkileyerek bölge halkının sağlığını tehdit ediyor.
Araştırmalara göre, bölgedeki hava kirliliği oranları Türkiye’nin diğer birçok bölgesine göre oldukça yüksek. Özellikle kükürtdioksit (SO₂), azot dioksit (NO₂), partikül madde (PM10 ve PM2.5) ve ozon gibi kirleticiler yüksek düzeylerde seyrediyor.
Raporlarda Öne Çıkan Bulgular:
Yüksek Partikül Madde Konsantrasyonu: Dilovası’nda, partikül madde (PM10 ve PM2.5) seviyeleri sınır değerleri aşarak insan sağlığı açısından tehlikeli seviyelere ulaşıyor. PM10 ve PM2.5 gibi ince partiküller solunum yolu hastalıklarına, kalp-damar rahatsızlıklarına ve kansere yol açabilir.
Sanayi Kaynaklı Kirlilik: Bölgede demir-çelik, kimya, plastik ve petrol gibi sanayi kolları faaliyet göstermektedir. Bu tesislerden çıkan endüstriyel emisyonlar hava kirliliğine katkıda bulunuyor. Hatta bazı fabrikaların filtre sistemlerinin yetersiz olması nedeniyle emisyon kontrolü tam anlamıyla sağlanamıyor.
Çocuklar ve Yaşlılar Üzerindeki Etkiler: Özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler bu kirlilikten daha fazla etkileniyor. Bölgede yapılan sağlık taramaları ve araştırmalar, solunum yolu rahatsızlıklarının yaygın olduğunu gösteriyor.
Acil Önlemler Çağrısı: Hava kalitesini iyileştirmek için çeşitli sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerce acil önlemler alınması gerektiği vurgulanıyor. Filtreleme sistemlerinin daha etkin hale getirilmesi, düzenli denetimlerin yapılması ve alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi önerilmektedir.
Sonuç: Dilovası’ndaki hava kirliliği sorunu, sanayi faaliyetleri nedeniyle artmaya devam eden bir halk sağlığı krizidir. Bu durum sadece çevreyi değil, ilçede yaşayan insanların sağlığını da ciddi anlamda tehdit ediyor. Bilim insanları yerel yönetimlerin, sanayi kuruluşlarının ve merkezi otoritenin birlikte çalışarak bölgedeki hava kalitesini iyileştirmek için çaba göstermesi gerektiğinde ısrarlarını sürdürüyor.
(AEK)