Avukat Barzan Demirhan’ın mesleğini yaptığı sırada söyledikleri nedeniyle cezalandırılması konusunda Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuru sonuçlandı.
AYM’nin bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanan gerekçeli kararında Avukat Demirhan’ın, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine oyçokluğuyla karar verdi. Demirhan’a 40 bin TL manevi tazminat ödenecek.
Müvekkilinin işkence gördüğünü söyledi
Avukat Barzan Demirhan, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde müvekkilinin işkenceye maruz kaldığına dair itirazda bulunmasının ardından, bir polis, Demirhan’ın kendisini tehdit ettiğini öne sürmüştü. Ardından müvekkili hakkında düzenlenen genel adli muayene raporunda, fiziksel travma kayıt altına alındı.
Ancak Demirhan, polis memurunun şikayeti üzerine “tehdit” suçlamasıyla İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandı ve hem 3 bin TL adli para cezasına hem de 75 gün süreyle avukatlık mesleğini yapmasının yasaklanmasına karar verildi. İtirazlarından sonuç alamayan Demirhan, AYM’ye başvurdu.
Başvurusunda, “müvekkiline yapılan işkenceyi kamuya ifşa ettikleri için İstanbul Emniyet Müdürlüğü TEM Şube polislerinin hazırladıkları asılsız tutanaklarla kendisinin ve dört meslektaşına soruşturma açıldığını ve soruşturmalar gerekçesiyle de takip ettiği birçok soruşturma dosyasından kısıtlandığını” belirtti.
“Mahkeme, kamera kaydının neden silindiğini araştırmadı”
Yargılandığı davada da tek delilin polislerce tanzim edilen tutanak olduğunu, iddia makamının ve Mahkemenin kendisi lehine olabilecek hiçbir delili toplamadığını, Mahkemenin olay anına ilişkin kamera görüntülerini Şubeden istediğini fakat kamera kaydının silindiği cevabıyla yetindiğini, kamera kaydının neden silindiğini dahi araştırmadığını belirtti.
Avukat Demirhan AYM başvurusunda, sadece polisin beyanıyla kendisine ceza verildiğini ve adil yargılanma hakkı, özel hayata saygı hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ifade etti.
AYM: Mahkeme, kötü muamele iddiası üzerinde durmadı
Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında, kamu görevlileri tarafından düzenlenen tutanakların, içeriğinin hukukilik ya da gerçeklik açısından tartışıldığı bir yargılamada geçerli olmayacağını belirtti.
Ayrıca, avukat Demirhan’ı cezalandıran Ağır Ceza Mahkemesinin, Demirhan’ın müvekkiline aynı polis memurunca kötü muamele yapıldığı iddiası üzerinde hiç durmadığını da ifade etti.
“Başvurucuya katlanamayacağı bir külfet yüklendi”
AYM, avukat Demirhan hakkında hükmedilen cezanın ölçülü bir müdahale olmadığını savundu:
“Başvuru konusu olayda ise avukat olan başvurucunun sarf ettiği hususunda ihtilaf bulunan birtakım ifadelerle polis memurunu tehdit ettiği derece mahkemesi tarafından sabit görülmüş, yukarıda değinildiği üzere ilgili ve yeterli gerekçe ortaya koymaksızın başvurucu aleyhine adli para cezasına hükmedilerek bir avukat için adli para cezasından çok daha ağır sonuçlar doğuracağı tartışmasız olan 75 gün mesleğini icra etmeme şeklinde hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Bu yaptırımın meşru amaçla ölçülü bir müdahale olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Anayasa Mahkemesine göre avukatlık mesleğinin önemi ve adalet hizmetindeki rolü karşısında somut olayda takdir edilen 75 gün süreli hak yoksunluğu başvurucuya katlanamayacağı bir külfet yüklediğinden başvurucunun özel hayatına yapılan müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü kabul edilemez.”
Karşı oy: Adil yargılanma yönünden incelenmeliydi
Üye Yıldız Seferînoğlu ise karşı oyunda, dosyanın öncelikle adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiğini yazdı:
“Yargılamayı yapan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yalnızca polis memurları tarafından tutulan tutanağa üstünlük tanınarak ve bu tutanaktaki söylemler kabul edilerek karar verilmiştir. Halbuki olayın oluş şekli ve taraflarına iddiaları birbirinden farklı olmasına rağmen Mahkemece iddianamede belirtilen iddiaların doğruluğu ve ne şekilde gerçekleştiği araştırılmamış ve kararda da tartışılmamıştır.
Oysa ki başvurucu ile müşteki polisin çelişkili ifadeleri karşısında, neden polisin beyanına üstünlük tanındığı somut olayda anlaşılamadığı gibi konunun açıklığa kavuşturulması için tanıklar dinlenmemiş ve başvurucunun delilleri de toplanmamıştır.”
(AS)