2015’te Bakanlar Kurulu kararı ve cumhurbaşkanı imzasıyla alınan 'grev yasağına’ direnip iş yavaşlatma eylemi yaptığı için işten atılan metal işçisi Muharrem Çimen, emsal niteliğinde bir hukuk zaferi kazandı.
Anayasa Mahkemesi (AYM) oy birliğiyle Çimen’in işten atılmasının hak ihlali olduğuna karar verdi.
Birleşik Metal-İş Sendikası, Ocak 2015'te toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamayan 38 fabrikada grev kararı aldı.
Bakanlar Kurulu ise 30 Ocak 2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararla grevleri yasakladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan kararda, grevin milli güvenliği bozucu nitelikte olması gerekçe olarak gösterildi.
TIKLAYIN - AKP döneminde engellenen "milli güvenliği bozucu" grevler
Fabrika 30 işçiyi işten attı
Bunun üzerine fırın, soba, ocak ve radyatör üreten bir metal fabrikasında çalışan işçiler, sendikanın kararıyla her gün 20-25 dakika süren iş yavaşlatma eylemi başlattı.
Fabrika yönetimi ise buna karşılık 30 işçiyi "işe geç başlama, iş yavaşlatma ve kanunsuz grev eyleminde bulunmak" gibi gerekçeyle işten attı.
İşçilerden Muharrem Çimen işe iade ve sendikal tazminat talepli dava açtı. Davayı kabul eden Eskişehir 1. İş Mahkemesi, başvurucunun işe iadesine, tazminatın reddine karar verdi.
İşveren dosyayı temyize götürdü, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 'eylemin kanun dışı' olduğuna hükmederek davayı reddetti.
Mücadeleyi kazandı
Bunun üzerine Muharrem Çimen dosyayı AYM’ye taşıdı. 23 Mart’ta dosyayı görüşen AYM, Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Hak ihlalinin ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar veren AYM, başvurucu işçiye 18 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi.
“Demokratik bir hakkın kullanımı”
Mahkeme kararında şöyle dedi:
Anasaya’nın 54. maddesinin birinci fıkrasına göre TİS görüşmeleri sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptir. Dolayısıyla grev hakkı, işçilerin ekonomik ve sosyal taleplerini dile getirmelerini sağlayan en güçlü iş mücadelesi araçlarından biridir.
Bu bağlamda Anayasa’mın 54. maddesinin dördüncü fıkrasında grevin ertelenebileceği haller ve işyerlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Anayasal güvence altına alınan grev hakkının taşıdığı önem dikkate alındığında hakkı sınırlayıcı zorlayıcı nedenin inandırıcı biçimde ve açıklıkla ortaya konması gerekmektedir. Aksi halde anayasal bir hak olan grev ve toplu sözleşme hakkının kullanılması fiilen anlamsız hâle gelmektedir.
Bu itibarla işçilerin ekonomik, sosyal ve çalışma koşullarını etkileyen uygulamalara yönelik kısa süreli, demokratik bir hakkın kullanımı niteliğindeki protesto eylemlerine tolerans gösterilmelidir.
(HA)