* Fotoğraf: Haluk Kalafat
İzmir’de evinin çevresindeki cami ve mescitlerden okunan sabah ezanından rahatsız olan ismini açıklamak istemeyen D.Ö. adlı yurttaşın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvurunun reddedilmesine ilişkin karar Resmi Gazete’de yayımlandı.
Kararı bianet’e değerlendiren Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, AYM’nin bu tip başvurularda “Ben burada lehe karar verirsem başım yanar” dediğini belirterek, “Çünkü yarın iktidara yakın gazetelerde AYM, kafirleri haklı buldu yazacaklar. O yüzden karar baştan verilmiş, onun üstüne gerekçe yazmışlar” ifadelerini kullandı.
D.Ö., yaptığı başvuruda evinin çevresinde bulunan cami ve mescitlerden sabahın erken saatlerinde hoparlörlerle yüksek sesli ezan okunmasından uykusunun bölündüğünü, mensubu olmadığı bir dinin ibadetine zorlandığını ve rahatsız olduğunu belirterek İzmir 3. İdare Mahkemesi’ne başvurmuş, yerel mahkeme 31 Aralık 2008’de davanın reddine karar vermişti.
Bunun üstüne 2014’te AYM’ye başvuran D.Ö.’nün talebi AYM tarafından 30 Haziran’da reddedilmişti.
AYM’nin ret kararının gerekçesi bugün Resmi Gazete’de yayımlandı.
Başvuruyla ilgili Adalet Bakanlığınca Anayasa Mahkemesine gönderilen görüşte, çoğunluğu Müslüman olan Türkiye'de ibadete çağrı aracı olarak kullanılan "ezan"ın, İslam'ın tüm mezheplerinde kabul edildiği, ayrımcı bir yönünün olmadığı, toplumun birçok kesimi tarafından içselleştirilmiş ve kültürünün parçası haline gelmiş bir uygulama olduğu belirtildi.
Altıparmak: Önce karar, sonra kılıf
Hukukçu Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, AYM kararında reddedilmeye önceden karar verildiğinin, daha sonra bunun gerekçelendirildiğinin anlaşıldığını ifade ediyor ve ekliyor:
“Usule uygun bir incelemenin sonunda gelecek ret kararını anlayabilirim ama burada açıkça ret kararına kılıf bulunmaya çalışılmış.”
“Meşru talep”
“Buradaki davada bir kişi Sünni Müslüman olmadığını ve yüksek sesle namaza davet edilmesinin din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ettiğini söylüyor.
“Sünni İslam'a inanan ve camiye gidenlerle kendisi arasında eşitlik sorunu olduğunu belirtiyor. Bu çok meşru bir talep.
“Konu ana mevzudan çıkartılmış”
“Mahkeme dini ayrımcılık yapmakla, eşit davranmamakla itham edilmesin diye konuyu olabildiğince ana mevzudan çıkartmışlar.
“Mahkeme ‘Ben iki din ve vicdan özgürlüğü talebini karşılaştırdım. Şu nedenlerle Sünni Müslümanınkini uygun gördüm’ diyebilirdi.
“Ama mahkeme ‘Ben senin davanı şikayetin çerçevesinde ele almayacağım, senin davanı huzurlu çevrede yaşama hakkı var mı yok mu, ona göre inceleyeceğim’ diyor.
“Başvurucunun iddiası bu değil. Başvurucu ben inanmıyorken neden ısrarla yüksek ezan sesine muhatap tutuluyorum, bu benim inanç özgürlüğüme aykırı diyor.
“Mahkeme müdahaleye ilişkin söz söylemiyor”
“Mahkeme bu kişinin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına ilişkin hakkına müdahale edilip edilmediğine ilişkin bir şey söylemiyor.
“Müdahale ve ihlal başkadır. Mahkeme müdahale olmasına karşın, müdahalenin meşru olduğunu, o nedenle hakkı ihlal etmeyeceğine kanaat getirebilirdi.
“Sorunu Diyanet genelgeleriyle çözemezsiniz”
“Gerekçede Diyanet İşleri Başkanlığı genelgelerinden bahsediliyor. Bu şikayeti Diyanet genelgeleriyle çözemezsiniz.
“Bu kişi yaşadığım yerde böyle bir rahatsızlığım var diyor. Bu davanın konusu Diyanet'in genelgeleri değil. Bu davanın konusu, kişinin iddiası doğru mu ve doğruysa o ezanın o sesle okunması meşru mu değil mi?
“Eğer idare mahkemesinin buna ilişkin bir inceleme eksiği varsa, AYM'nin bunu tartışması gerekir.
“Anayasa yargısının, insan hakları yargısının ‘Kişinin iddiasının haklılık payı olabilir mi’yi tartışması lazım.” (EKN)