Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan (HHB) avukatların yargılandığı davayla ilgili başvuruyu “kabul edilemez” buldu.
AYM’nin üç sayfalık kararında, redde dair bir gerekçe yer almadı.
TIKLAYIN - ÇHD davası AYM’ye taşındı: İhlaller dilekçeye sığmaz
Akın Gürlek başkanlığındaki İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada 18 avukata 159 yıldan fazla ceza verildiği ve kararın Yargıtayca da onandığı ilk ÇHD davası, Ekim 2020’de Anayasa Mahkemesine taşınmıştı.
“İhlalin olmadığı” nasıl anlaşıldı?
Başvuruda şu hakların ihlal edildiği ifade edilmişti:
- Adil yargılanma hakkı kapsamında tanık dinletme ve sorgulama hakkı,
- Adil yargılanma hakkı kapsamında bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkı,
- Adil yargılanma hakkı kapsamında kanuni hâkim güvencesi,
- Adil yargılanma hakkı kapsamında savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı,
- Hukuka aykırı delillerin hükme esas alınması.
Recai Akyel ve Selahaddin Menteş imzalı AYM Birinci Bölüm İkinci Komisyon kararında, herhangi bir gerekçe göstermeksizin tek cümleyle tüm ihlal iddialarını reddedildi:
“Başvuruya konu yargılama bir bütün olarak incelendiğinde bu haklar yönünden bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmıştır.”
Ancak 21 Kasım tarihli kararda, hakların ihlal edilmediğinin nasıl anlaşıldığına dair bir gerekçe sunulmadı.
“Hukuk kuralları böyle yorumlanmış”
AYM, “Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığı iddiası yönünden adil yargılanma hakkının ihlal edildiği” şeklindeki başvuru maddesini de yine gerekçesiz şekilde tek cümleyle reddetti:
“Başvuruda ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.”
“Kabul edilebilirlik kriteri taşımıyor”
AYM, ihlal edilen diğer haklar yönünden de “başvurucunun Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ortak koruma alanında yer alan temel haklara ilişkin diğer şikayetlerinin kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmiştir” kararını verdi.
Bu hükümde de yine bir gerekçe belirtilmedi.
Başvuruda ne vardı?
AYM başvurusunda, “Yargılama sırasında adil yargılanma hakkının neredeyse bütün ilkeleri ihlal edildiği için, tüm ihlalleri başvuru formuna sığdırmak mümkün değildir” dendmişti. Avukatlar Çiğdem Akbulut, Benan Molu ve Ramazan Demir’in imzası bulunan başvuruda, Anayasa'nın 36. maddesi ile AİHS'nin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkının” ve Anayasa'nın 26. ve 34. maddeleri ile AİHS'nin 10. ve 11. maddelerinde düzenlenen “ifade, toplanma, gösteri yapma ve örgütlenme özgürlüğünün” ihlal edildiği ifade edildi.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 18. Maddesinin de ihlal edildiği belirtildi: “Avukat olarak çalışmalarını durdurma ve takip ettikleri davalar nedeniyle avukatları ve müvekkillerini susturma, cezalandırma ve başta avukatlar olmak üzere diğer kişileri caydırma amacı taşıyan bu yargılama, yargı tacizinin en somut göstergesidir ve 18. maddenin ihlalidir.”
“Kadrolu tanık” da başvuruda
bianet’in gündeme taşıdığı “kadrolu tanık” İ.Ö. ile gizli tanık Derya Altın ve diğer tanıklardan B.E.’nin de “psikolojik olarak ifade vermeye elverişli olmadığı” belirtildi:
TIKLAYIN - “Kadrolu tanık”: Psikolojim bozuk, beyanlarımı dikkate almayın
“Örneğin, İ.Ö.’nün 10 yaşından bu yana istihbarat elemanı olarak çalıştığı şeklindeki tamamen kurgusal ifadeleri ve B.E.’nin savcılığa gönderdiği mektup, resmi tıbbi rapora rağmen, mahkumiyet kararına esas alınmıştır.
“İ.Ö. daha önce yalan tanıklıktan ceza almış olmasına rağmen, bu dosyaya ilişkin bilgiler, talep edilmesine rağmen, savunma ile paylaşılmamıştır. Tanıkların kimliklerinin neden gizli tutulduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapılmamıştır.
“Tanık ifadelerinin çoğu zaman polis zoru ya da kişilerin kendi haklarındaki ceza tehdidinden kurtulmak için verildiği, başvurucular hakkındaki soruşturma ile eş zamanlı yürütülen bir başka soruşturmada açığa çıkmıştır.”
Her dosyada aynı hakim: Akın Gürlek
Başvuruda ayrıca, avukatların tahliye edilip hemen sonra tutuklanmasının ardından değişen heyetin başkanı Akın Gürlek’le ilgili de şu ifadeler yer aldı:
“Mahkeme başkanı Akın Gürlek, başvurucuların davasıyla bağlantılı başka dosyalarda soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev almıştır.
“Gürlek, Sulh Ceza Hâkimi (SCH) olarak başvurucuların dosyasında itirafçı olarak yer alan B.E.’nin etkin pişmanlıktan faydalanmak için ifade verdiği soruşturma aşamasında, yine B.E.’nin tutuklanmasında; İstanbul 26. ACM başkanı olarak itirafçı B.E.’nin kovuşturma aşamasında yer aldı.
“Gürlek aynı zamanda İstanbul 26. ACM başkanı olarak B.E. hakkında haber yapan Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Canan Coşkun'un davasında Coşkun'a “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlaması ile 2 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
“Avukatların yargılandığı dosyada da tanıklık yapan İ.Ö.’nün sanık olarak yer aldığı başka bir dosyada da sorgusunu mahkeme başkanı olarak Akın Gürlek yaptı.”
TIKLAYIN – Tanık: Polis ifade alırken hamile ablamla tehdit etti
TIKLAYIN - “Ramazan Akyürek, DVD ile CD’yi değiştirdi, sahte delil üretti”
TIKLAYIN - Ebru Timtik’ten Yargıtay’a “kadrolu tanık” itirazı
TIKLAYIN - Kadrolu tanık: Suikast emrini Ebru Timtik değil, polis verdi
TIKLAYIN - “Kadrolu tanık”: Psikolojim bozuk, beyanlarımı dikkate almayın
TIKLAYIN - ÇHD davasında mahkemeye soru: Deliller dosyada yok, nerede?
TIKLAYIN - "Varolmayan delille" avukatlara 159 yıl ceza
TIKLAYIN - 3 dakikada “yaratılan” dijital delillerde 167 gün “kayıp”
TIKLAYIN - Emniyet, Kadrolu Tanığın İfadesini Doğrulamadı: Bahsettiği Görüntü Bizde Yok
TIKLAYIN - “10 Yaşında Muhbirliğe Başladım”
(AS)