Fotoğraf: AA
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) grup başkan vekilleri Ergin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç ve 139 milletvekilinin Kanal İstanbul başvurusunu görüşen Anayasa Mahkemesi (AYM), yürütmenin durdurulması talebini oy birliğiyle reddetti.
CHP, 2018’de AYM’ye başvuruda bulunarak “Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun”a (yap-işlet-devlet modeline) eklenen "...Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projeleri..." ibaresinin iptal edilmesini istemişti.
CHP’nin talebini görüşen AYM su yolunun, idarenin düzenleyici işlemi niteliğinde olan imar planı kararıyla yapay olarak oluşturulduğunu belirterek, esasında imar planının bir parçası olduğuna vurgu yaptı ve imar planının iptali talebiyle idari yargı mercilerine dava açılabileceğini belirtti.
“Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin gerçekleştirilme yönteminin belirlenmesi kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında” diyen AYM , iptali istenen kanun maddesinin kamu yararı dışında bir amaç gözetmediğini iptal ederek, bu maddenin Anayasa’ya aykırı bir yönü bulunmadığına karar verdi.
"Kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında"
Kararın değerlendirme bölümünde şu ifadeler yer aldı:
"Anayasa'nın 47. maddesinde yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleriyle gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin veya devredilebileceğinin kanunla belirleneceği ifade edilmiş, bu yatırım ve hizmetlerin hangi usul veya yöntemle ve ne tür özel hukuk sözleşmeleriyle gördürüleceğinin belirlenmesi hususunda herhangi bir sınırlama getirilmemiştir.
"Dava konusu kuralla Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin yap-işlet-devret modeli çerçevesinde sermaye şirketlerinin veya yabancı şirketlerin görevlendirilmesi suretiyle gerçekleştirileceği hükme bağlanmıştır. Projelerin hangi yöntemle gerçekleştirileceğinin ve buna ilişkin sözleşme usul ve esaslarını belirleme yetkisinin anayasal güvenceler gözetilmek kaydıyla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında bulunduğu açıktır.
"Kamu yararına aykırı bir yönü yok"
"Kural, özel sektörün kaynak ve sermayesinden yararlanılmasının anayasal olarak sınırlandırıldığı bir alanda düzenleme yapmamaktadır. Bu bağlamda Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin büyük finansman ve ileri teknoloji gerektirmesi hâlini gözönüne alan kanun koyucunun bu projelerin ileri teknolojiye, günümüz ihtiyaç ve şartlarına uygun şekilde hızlı, etkin ve verimli bir biçimde gerçekleştirilebilmesini, projelerde özel sektörün tecrübe ve sermayesinden faydalanılmasını, proje maliyetlerinin düşürülmesini amaçladığı anlaşılmıştır. Bu amacın kamu yararına aykırı bir yönü yoktur.
"Dava dilekçesinde, Kanal İstanbul'un çevre üzerindeki olumsuz etkileri sebebiyle Anayasa'ya aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de kuralda sadece anılan projenin gerçekleştirilebilmesi hususundaki yöntem belirlenmiştir. Kural; projenin çevresel etkilerinin ortaya konulmasını, bu yönde gerekli çalışmaların yapılmasını, çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi için zorunlu, etkili ve işlevsel tedbirlerin alınmasını engelleyen bir ifade ve içerik taşımamaktadır. Kuralın projenin gerçekleştirilmesi bakımından çevrenin korunmasına yönelik anayasal ilke ve kurallara uygun hareket edilmesi zorunluluğunu ortadan kaldıran bir yönü de bulunmamaktadır.
"Ayrıca su yolunun oluşturulduğu imar planına karşı idari yargı mercilerinde dava açılmasına da herhangi bir engel yoktur.
"Bu itibarla Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin gerçekleştirilme yönteminin belirlenmesinin kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olduğu değerlendirilmiş ve kuralın kamu yararı dışında bir amaç gözettiği saptanmamıştır.
Yüksek Mahkeme, açıklanan nedenlerle ibarenin iptali ve yürütmenin durdurulması taleplerini oy birliğiyle reddetti.
CHP'nin iptalini istediği kanun maddesi şu şekildeydi:"Kapsam Madde 2- (Değişik birinci fıkra: 24/11/1994 - 4047/1 md.) Bu Kanun, köprü, tünel, baraj, sulama, içme ve kullanma suyu, arıtma tesisi, kanalizasyon, haberleşme, kongre merkezi, kültür ve turizm yatırımları, ticari bina ve tesisler, spor tesisleri, yurtlar, tema parklar, balıkçı barınakları, silo ve depo tesisleri, jeotermal ve atık ısıya dayalı tesisler ve ısıtma sistemleri (Ek ibare: 20/12/1999 - 4493/1 md.) elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti maden ve işletmeleri, fabrika ve benzeri tesisler, çevre kirliliğini önleyici yatırımlar, otoyol, trafiği yoğun karayolu, demiryolu ve raylı sistemler, gar kompleksi ve istasyonları, teleferik ve telesiyej tesisleri, lojistik merkezi, yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava alanları ve limanları, yük ve/veya yolcu ve yat limanları ile kompleksleri, Kanal İstanbul ve benzeri suyolu projeleri, sınır kapıları ve gümrük tesisleri, milli park (özel kanunu olan hariç), tabiat parkı, tabiatı koruma alanı ve yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında planlarda öngörülen yapı ve tesisleri, toptancı halleri ve benzeri yatırım ve hizmetlerin yaptırılması, işletilmesi ve devredilmesi konularında, yap- işlet-devret modeli çerçevesinde sermaye şirketlerinin veya yabancı şirketlerin görevlendirilmesine ilişkin usul ve esasları kapsar. Birinci fıkrada öngörülen yatırım ve hizmetlerin bu Kanuna göre sermeye şirketleri veya yabancı şirketler eli ile gerçekleştirilmesi bu yatırım ve hizmetlerin, ilgili kamu ve kuruluşları (kamu iktisadi teşebbüsleri dahil) tarafından görülmesine ilişkin kanunların istisnasını teşkil eder." |
TIKLAYIN- Yeniköy: "100 Yılda Oluşan Tarım Toprağımız Yok Olacak"
(HA)