AYM’nin, Askeri Ceza Kanunu’nda eşcinsel askerlerin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilmesini öngören kuralın Anayasa’ya uygun bulduğuna ilişkin hükmün gerekçeli kararı Resmi Gazete’de yayınlandı.
Askeri Yargıtay 1. Dairesi, Askeri Ceza Kanunu'nun, "Bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunan asker kişiler hakkında TSK'dan çıkarma cezasına, erbaşlar hakkında rütbenin geri alınmasına hükmolunur" şeklindeki kuralının Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyerek, iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuştu.
Başvuruyu değerlendiren AYM, Kasım 2017’de verdiği kararla, düzenlemenin iptal istemini reddetmişti.
Bugün Resmi Gazete’de altı sayfalık gerekçeli karar ve 23 sayfalık şerh (karşıoy) görüşü yayınlandı
AYM’nin oy çokluğuyla aldığı karara şerh düşen AYM Başkanvekili Engin Yıldırım, Karşıoy Görüşü’nde şu ifadelere yer verdi:
“Toplumun genel ahlakını korumak adına LGBTİ+ bireylerden talep edilen fedakarlık çok fazla olup, son derece ölçüsüzdür, zira bu insanlardan kişisel özgürlük ve haysiyetlerinin diğer insanlardan daha alt düzeyde olduklarının kabulü istenmektedir. Halbuki anayasamızda geçen ‘herkes’ ve ‘kişi’ kavramları belli bir cinsel yönelime işaret etmemektedir. .(…) İtiraz konusu kural askerlik mesleğinin onurunu korumak adına farklı cinsel yönelimleri olan asker kişilerin insan haysiyetini göz ardı etmektedir.”
Yıldırım, bu kuralın LGBTİ+ bireylerle ilgili derin önyargıları yansıtarak onların sürekliliğine neden olacağının altını çizdi.
Kararın tam metnini okumak için tıklayın.
“Cinsel eyleme devlet karışmamalı"
AYM Başkanvekili Yıldırım, eşcinsel askerlerin ihracını öngören kuralın, Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. Maddesine, “temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması” başlıklı 13. Maddesine ve “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. Maddesine aykırı olduğunu ifade etti.
“Cinsel davranışların doğallığını tespite yarayacak bilimsel net bir ölçüt olmadığını” hatırlatan Yıldırım, “Cinsel eylem, tutum ve davranışlar, devletin kural olarak karışmaması gereken, ancak istisnai hallerde meşru amaçlarla, o da asgari seviyede müdahale edebileceği mahremiyetin esas olduğu özel bir giz alanda gerçekleşmektedir” dedi.
Kaos GL raporlarına atıf
Karşıoy görüşünde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri ve AİHM kararlarını hatırlatan Yıldırım, Kaos GL raporlarına, BM İnsan Hakları Komitesi’nin Türkiye hakkındaki raporlarına da değindi.
Yıldırım, görüşünde şu ifadelere yer verdi:
“Disiplin temeline dayalı olan askerlik mesleğini ifa edenlerin güven, itibar ve saygınlığın gereği olarak katı meslek ilkelerine tabi tutulmaları olağan karşılanmakla beraber, bu durum onların temel anayasal haklardan yararlanmalarının önünde engel oluşturmamalıdır.
“İster heteroseksüel ister homoseksüel olsun, cinsel yönelim özel hayatın önemli bir unsurudur.
“Silahlı kuvvetlerde eşcinsellerin görev yapmasının ordunun disiplinine ve operasyonel etkililiğine ve etkinliğe yönelik risk oluşturduğu iddia ediliyorsa, bu iddianın dayanaklarının somut örneklerle ortaya konulması gerekir.”
Askeri Yargıtay’ın AİHM içtihatlarını benimseyerek verdiği “…Yani eşcinsel bir kişinin askerliğe elverişsiz olduğuna karar verebilmek için o kişinin birlik içerisindeki davranışlarına bakmak gerekir” kararını hatırlatan Yıldırım, ”Kişilerin özel hayatlarının en mahrem kısmını oluşturan cinsel hayatlarına ait davranışları, faaliyetleri ve sosyal ilişkilerinden hareketle mesleki yaşamlarının sonlandırılması sonucunu doğuran ağır bir yaptırımla karşılaşmaları ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez” dedi.
Anayasa'nın 10. Maddesi'ni hatırlattı
Yıldırım, ayrımcılık yasağının “sadece kadın ve erkeğin biyolojik özellikleri ve toplumsal rollerinden türeyen ayrımcılığı değil, cinsel yönelim kaynaklı ayrımcılığı da kapsadığını” belirten Yıldırım, söz konusu maddenin Anayasa’nın eşitliği düzenleyen 10. Maddesine de aykırı olduğunu belirtti.
Kuralın “eşcinsel (ve LGBTİ+) askerleri diğer askerlerden ayrıştırdığını” belirtirken, “Özerk bir bireyden, farklı muamele kaynaklı ayrımcılıktan kurtulmak için kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkı olan ve kişiliğinin önemli ve ayrılmaz bir parçasını oluşturan cinsel yönelimini inkar etmesini veya değiştirmesini bekleyemeyiz” ifadelerine yer verdi.
Yıldırım karşıoy görüşünü şöyle sonlandırdı: “Bu kişiler farklı cinsel yönelimlerinden dolayı diğer insanlardan daha az mı değerlidir, haysiyet sahibidir? LGBTİ+ insanlar ne yaptıkları için değil, ne oldukları veya ne olarak algılandıkları için kuraldaki gibi ayrımcı muamelelerle karşılaşmakta, tabir caizse, ‘makbul’ vatandaş olarak görülmemektedir.” (ÇT)