Fotoğraf: AA - Arşiv
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, bu yıl "Ben Masumum" temasıyla düzenlenen 10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali'nin akademik programında konuştu.
Programa video konferans yoluyla katılan Arslan, yaptığı konuşmada mutlak bir temel hak olan masumiyet karinesinin korunmasının önemine dikkat çekti. Arslan, diğer temel haklar gibi masumiyet karinesinin de dünyada uzun mücadeleler sonunda evrensel ve bölgesel insan hakları belgelerinde yerini almaya başladığını kaydetti.
Anayasa Mahkemesi’nin sayfasında yer alan bilgiye göre Arslan, “masumiyet karinesi”nin tarihsel sürecinden bahsettiği konuşmasında özetle şunları dedi:
Anayasa’da masumiyet karinesi
“Anayasa’nın 38. maddesinde ‘Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz’ denmektedir.
“Diğer yandan Anayasa koyucu masumiyet karinesini olağanüstü durumlarda dahi sınırlandırılamayacak mutlak bir ilke olarak kabul etmiştir. Anayasa’nın 15. maddesine göre savaş, seferberlik ve olağanüstü halde dahi ‘suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz’.
Masumiyet karinesinin iki yönü
“Anayasa Mahkemesi gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda masumiyet karinesinin yorumuna ve uygulanmasına ilişkin önemli kararlar vermiştir. Anayasa Mahkemesi suçsuzluk karinesini ‘hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin, adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılmasını güvence altına alan temel bir hak’ olarak tanımlamaktadır.
“Anayasa Mahkemesi, masumiyet karinesiyle ilgili bireysel başvurularda bu temel hakkın sağladığı güvencenin iki yönüne işaret etmektedir.
“Birincisi suç isnadı altında olan kişinin suçluluğu mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar suçsuz olduğunun kabulü gerekir. Masumiyet karinesinin ikinci yönü ise hüküm sonrasına ilişkindir. Buna göre ceza yargılaması mahkûmiyet dışında bir kararla sonuçlandığında kişinin suçlu görülmemesi, özellikle hakkında verilen beraat kararının sorgulanmaması gerekir.
“Kamu otoritelerinin kullandıkları dil”
“(…) Diğer yandan kamu otoritelerinin devam eden yargılama sürecinde veya beraat kararından sonra kişilerin suçlu olduklarına dair açıklama yapmaları masumiyet karinesini ihlal edebilir.
“Bu nedenle sorumluluk makamında olan yetkililerin bilhassa yargılama sürecinde özenli bir dil kullanmaları gerekmektedir.
TIKLAYIN - Erdoğan'dan Gezi Davası Yorumu: "Bir Manevrayla Beraat Ettirmeye Kalktılar"
TIKLAYIN - Erdoğan Hak Savunucularını Suçladı; Demirtaş'a "Terörist" Dedi
TIKLAYIN - Erdoğan’dan Can Dündar’a Hem Tehdit Hem Dava
TIKLAYIN - Erdoğan AYM'nin Dündar ve Gül Kararına da "Saygı Duymadığını" Açıkladı
TIKLAYIN - Erdoğan: AYM Kararına Saygı Duymuyorum
“Öteki”ne saygı
“Kısacası, masumiyet karinesinin etkili şekilde korunabilmesi ‘öteki’ne saygı kültürünün geliştiği, hukuk ve adaletin hâkim olduğu bir sosyal ve siyasal iklimi gerektirmektedir. Esasen hukuk ve adaletten ayrılmak, sadece toplumsal ve siyasal düzeni yozlaştırmaz, aynı zamanda insanı insan olmaktan uzaklaştırır.
“Bu bağlamda son sözü bu hakikati günümüzden yaklaşık 2.500 yıl önce dile getiren Aristo’ya bırakmak istiyorum. Muallim-i evvel olarak anılan Aristo’ya göre ‘yaşayan varlıkların en mükemmeli olan insan, hukuk ve adaletten ayrıldığında mahlûkatın en kötüsü olur.’” (EKN)