Fotoğraf: Doğukan Keskinkılıç - Ankara / AA
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) 61. Kuruluş Yıldönümü Töreni, Yüce Divan Salonu'nda gerçekleştirildi.
Törene Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı, Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, yüksek yargı organ başkanları katıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, programda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Laiklik ilkesinin yorumu
“Bireysel başvurunun on yılı aşan uygulaması, Cumhuriyetin niteliklerinin hak eksenli bir yaklaşımla yorumlanmasına çok önemli katkılar yapmıştır. Bu katkının en bariz örneğini laiklik ilkesinin yorumunda bulabiliriz.
Mahkememiz, hak eksenli laiklik yorumuyla, bir yandan avukatın başörtülü olduğu için duruşma salonundan çıkartılmasını, diğer yandan da gayrimüslim bir azınlık cemaatinin dini liderinin seçimine devlet tarafından müdahale edilmesini din özgürlüğünün ihlali olarak görmüştür.
“‘Öteki’ olarak gördüklerimiz”
Toplumsal düzeyde bizim gibi olmayanlarla, bizden farklı düşünen ve yaşayanlarla sağlıklı bir ilişki kurmak durumundayız. ‘Öteki’ olarak gördüklerimizin ontolojik varlığını kabul etmedikçe bu sağlıklı ilişkiyi kurma imkânı da yoktur. Kendimize hak gördüğümüzü 'öteki'ne de hak görerek, adaleti ve özgürlüğü sadece kendimiz için değil başkaları için de isteyerek, farklılıklarımızla bir arada yaşamanın iklimini hep birlikte oluşturmak zorundayız.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
Anayasa Mahkemesi'ne göre, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan, herhangi bir dış etki altında kalmadan, tarafsız tutumla ve özgürce karar verebilmesini gerektirmektedir. Bu da, hâkimler için coğrafi teminat gibi birtakım anayasal ve yasal güvencelerin yanında, sağlam bir kişilik ve kirlenmemiş bir yargısal vicdanla mümkündür.
AYM kararları
Hiç kuşkusuz, tüm yargı kararları gibi, Anayasa Mahkemesi kararları da eleştirilebilir. Dahası eleştirilmelidir, zira eleştirinin olmadığı yerde yargısal içtihadın gelişmesi mümkün değildir.
Bununla birlikte, özellikle bireysel başvuruda verilen kararları içtihat bütünlüğünden soyutlamak suretiyle bunlarla ilgili olarak yüzeysel şekilde yapılan genellemelerden fayda sağlanmayacağını bilmek gerekir. Aynı şekilde, en hassas ve teknik konulara dair kararları bile 140 karakterle yorumlamaya çalışanların da temel hakların korunmasına yönelik içtihadın gelişimine herhangi bir katkısı olamamaktadır.
Ayrıca, kararları eleştirmek yerine kararlara imza atanları hedef alan, insaf ve izanla bağdaşmayan, son tahlilde kişisel ve kurumsal itibarı zedelemeye yönelik ithamların da hiçbir faydası yoktur.” (AS)