Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Öğretmenler Yılmaz Güneş ile Yusuf Karadaş’ın anadilinde eğitim talepli bir yürüyüşe katıldıkları için aldıkları disiplin cezası, Anayasa Mahkemesince “toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlali” olarak değerlendirildi.
İki öğretmene toplam 4 bin lira manevi tazminat ile mahkeme masrafı ödenecek.
Karşıoy: Eylem, ifade özgürlüğüdür
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyesi öğretmenler, sendikanın Diyarbakır Şubesince 19 Eylül 2011 tarihli “Anadilinde Eğitime Destek” yürüyüşüne katıldıkları için disiplin cezasına çarptırıldı.
Cezaya karşı idari makamlara yaptıkları itiraz reddedilince sendika iki öğretmeni temsilen disiplin cezalarına karşı iptal davaları açtı.
Bu davalar da, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesinin 10 Nisan 2014’te oyçokluğuyla aldığı şu kararla reddedildi:
“Davacının, Büyükşehir Belediyesi Konukevinde başlayıp, İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması ile son bulan yürüyüşe katıldığı, yürüyüş ve basın açıklaması boyunca sloganlar atılarak özerklik ve Kürdistan söylemlerinin olduğu mitinge dönüştüğü görülmektedir.
“Davacının bu ortamda bulunarak devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışta bulunduğu sonucuna varılmakta olup, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.”
Karardaki karşıoyda ise şu görüş yer aldı:
“Kamu görevlisi ve aynı zamanda sendika üyesi olan davacının, sendikanın yetkili kurulunun aldığı karar doğrultusunda katıldığı eylemin; çalışma saatleri dışında olması, üyesi olduğu sendikanın amaçları içerisinde kaldığı dikkate alındığında, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.”
AYM: Çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu
Bu kararların ardından Güneş ile Karadaş Anayasa Mahkemesine başvuru yaptı.
Başvuruda, demokratik haklarını kullanmak maksadıyla sendikanın çağrısı üzerine basın açıklamasına katıldıklarını belirterek disiplin cezası verilmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ifade ettiler.
AYM, konuyla ilgili 26 Aralık 2018 tarihli kararında şu değerlendirmeye yer verdi:
“Kolektif bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkanı veren toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, çoğulcu demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması, korunması ve yayılmasını güvence altına almıştır.
“Şiddet içermeyen bir etkinliğine katılan, terörü övücü mahiyetteki sloganlara iştirak etmeyen ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan başvurucuların kamu görevlisi olmaları durumunda dahi toplantı özgürlüklerinin korunması gerekir.
“Barışçıl bir gösteride bazı kimselerin bu fırsatı kullanarak terör örgütü liderini övücü mahiyette slogan atmaları, bu toplantıya katılanların tümünün toplantı hakkına müdahale edilmesini haklı kılmaz.
“Yasaklanmış davranışlarda bulunmayan başvurucuların herhangi bir kınanabilir olaya karışmadıkları da gözönüne alındığında küçük de olsa bir cezaya muhatap olmamaları gerekir.”
Yeniden yargılama yapılacak
Kararda, Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmedildi ve yeniden yargılama yapılmasına hükmedildi.
Ayrıca iki öğretmene toplam 4 bin lira manevi tazminat ile toplam 2 bin 433,8 lira mahkeme masrafının ödenmesine karar verildi. (AS)