Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın, öldürdüğü ve gömdüğü kişilerle ilgili verdiği ifadelerini geri aldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Çarkın, Terörle Mücadele Kanunu’nun 10. maddesiyle görevli Nöbetçi Hakim Nihal Uslu’ya ifade verdi.
Çarkın, önceki ifadelerini "hatırlamadığını" ileri sürdü ve şunları söyledi:
“Madde bağımlılığım nedeniyle dengesiz beyanlarda bulundum. Esasında aldatıldığımı düşünüyordum. Bu nedenle ifadelerimle hem kendimi hem de arkadaşlarımı yaktım. Daha evvel kokain, eroin, esrar ve hap kullanmışlığım vardır. Cezaevindeki imkanlarla tedavi oldum.”
Ancak Çarkın, İstanbul’da öldürüp gömdüğünü söylediği 1995’te kaybolan Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT) Tarık Ümit’in otomobilinin bulunduğu yeri, arabasının duruş şekli ile beraber tarif etmişti. Çarkın’ın işaret ettiği yer, resmi belgelere göre de Ümit’in aracının bulunduğu yerdi.
“Herkesçe bilinen şeyler!”
Çarkın, ifadelerinde söylediklerinin, esasında basında yer almış ve “herkesçe bilinen şeyler” olduğunu savundu.
6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefetten aldığı 10 ay hapis cezasının kesinleştiğini, bu süreçte meslektaşlarının kendisine yardımcı olmadığını anlatan Çarkın, "Bu nedenle kızgınlıkla hareket ettim, hata yaptım. Suçsuzum. Devlet kurumlarını töhmet altında bırakmaktan utanç içerisindeyim" ifadelerini kullandı ve tahliyesini istedi.
Dün hem Çarkın’ın hem aynı soruşturma kapsamında ifade veren eski Özel Harekat Polisleri Ercan Ersoy ve Ziya Bandırmalıoğlu'nun tutukluluğunun devamına karar verildi.
Yer göstermeye geldi
Çarkın, Mart 2011’e gazetelere yaptığı açıklamada, "terörle mücadele" adı altında birçok cinayet işlediklerini itiraf etmişti.
1986'da Güneydoğu'ya ilk gönderilen 320 kişilik Özel Harekat grubunun içinde olan ve 1990'a kadar orada kalan Çarkın, işledikleri cinayetleri, yaptıkları katliamları ve işkenceleri anlatmıştı.
Çarkın; Başbağlar, Pınarcık, Perpa, Çiftehavuzlar, Gazi Mahallesi, Bolu-Sapanca-Düzce üçgeni ve daha pek çok katliamda yer aldığını da söyledi.
Ayhan Çarkın o dönemki açıklamalarında, "Kürt halkına bok yedirdik, tırnaklarını söktük, dillerini yasakladık. Ancak Kürt halkı bizim onurumuz, omurgamız, gururumuz. Bir özür dilememiz lazım Kürtlerden... Şimdi her tarafta toplu mezarlar çıkıyor. İster gerilla, ister terörist. Bu toplu mezarlar bu ülkenin ayıbıdır" demişti.
Ayrıca gözaltında kaybedilen üniversite öğrencileri Ayhan Efeoğlu, Soner Gül, Hüsamettin Yaman ve İsmail Bahçeci'yi de kendilerinin öldürdüğünü ve gömdüğünü söylemişti.
Çarkın, 1995'te kaybolan Tarık Ümit ile 1992'de gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Ayhan Efeoğlu'nun mezarının yerini göstermek üzere 22 Aralık 2011’de İstanbul'a getirildi.
Çarkın götürüldüğü Silivri’nin Beyciler Köyü Büyükçavuşlu mevkiinde, Ümit’in arabasının bulunduğu yeri, arabasının duruş şekli ile beraber tarif etti. Çarkın’ın söyledikleri resmi belgelerle uyuşuyordu.
Çarkın, Kürt iş insanı Behçet Cantürk'ün İstanbul Fenerbahçe Orduevi önünden alınıp, Sapanca'da nerede ve nasıl öldürüldüğünü de anlatmıştı. (AS)