İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş, Ayasofya kararının "her şeyden önce hukuki görünen siyasi bir karar" olduğunu söylerken, ekledi:
"Bu kararın çeşitli risklerini üstlenmek istemediği için kararı kontrol ettikleri bir yargı üzerinden aldırdı iktidar.
"Fakat 24 saatten de önce Abdülkadir Selvi'nin kararı kesinmiş gibi duyurması, ardından Berat Albayrak'ın açıklamaları yargı kararının zaten bilindiğine dair bir süreci işaret ediyor.
"İmza yalanı içerideki Atatürkçüler için"
"Birincisi bu, ikincisi Mustafa Kemal'in imzasının sahte olduğu yönünde açıklamalar yaymak suretiyle MHP-AKP içinde Atatürk duyarlılığı olan belirli bir kesimi de karşılarına almayacak tarzda bir iş yapmaya çalışıyorlar.
"Tabii ki yalan bu, bu yalanı tabii ki yine de kabul eden bir kesim var gibi. Ama burada büyük bir kıyamet kopacak. Yani burada büyük bir tartışma sürecek.
"Çünkü hem bu kararı alıp hem Atatürk'ün yapmaya çalıştıklarıyla, Cumhuriyet ile ilgisi olmadığını öne sürerek herhangi bir risk ve sorumluluk da almayacak şekilde oldurmayı deniyorlar."
"Uluslararası kozlarla ilgisi yok"
İmza iddiasını "Atatürk Cumhuriyeti'ni karşısına almadan İslamcılık yapmaya çalışan bir garabet" olarak niteleyen Dr. Güneş, kararın uluslararası boyutunu ise şöyle değerlendirdi:
"Bunun uluslararası süreçle ilgisi yok. Böyle bir yorum yapılıyor... Bunun Doğu Akdeniz'de ya da Rusya'da bir pazarlık olur mu gibi sorular geldi bana uluslararası basından da.
"Bunlarla ilgisi yok bu bir iç politik manevradır. Bu iç manevranın da başlıca nedeni ekonomik krizi ve siyasi güç kaybını örtmek üzere bir gündem değişikliği yapmaktır.
"Fakat öne sürülen araç iki yönden sorunlu. Öncelikle çok haklı uluslararası tepkiler bakımından.
"Çünkü birçok ülke ve insanı sembolik olarak ilgilendiren bir sembol burası. İnsanlığın ortak kültürel mirası. Bunun üzerinden kendi politikalarını tartıştırıyor.
"Otoritizmin üzerine bir de insanların ortak sembolleri karşısında saygıdeğer olmayan bir hükümet rolünü üstlenmiş oldu.
"Ama esas büyük risk bu hamleyle ekonomik krizin, siyasal problemlerin, çoklu baronun ve diğer pek çok tartışmanın üstünü örtebileceği hissine karşın bunun tadını çok uzun süre alamaması.
"Çünkü İslamcılığın elindeki birkaç kozdan –başörtüsü, Ayasofya- gibi kendini üzerine inşa edebileceği fazla bina bırakmadı.
"Genç muhafazakarları etkilemedi"
"Ayrıca, öyle görünüyor ki Ayasofya'nın yeni statüsü genç kuşak muhafazakarlar üzerinde çok bir etki yaratmış değil.
"Önümüzdeki saatlerde ve günlerde bunu bir heyecana dönüştürme çabası da göreceğiz.
"Şu ana kadar spontan olarak söylersem, ben okulum yakın olduğu için kararın açıklandığı saatlerde Ayasofya'daydım. Dünyanın en düşük ölçekli sevincini gördüm.
"17 milyonluk şehirde ben orada 17'den iki fazla insan gördüm. Madem 80 yıldır beklenen bir şeydi, o civardaki insanlar ufak bir kutlama yapabilirdi.
"Demek ki '10 yılların hasreti gibi bir durum yok'. Nitekim ilk birkaç namazdan sonra namaza geleni de görmeyeceğiz.
"Tehlikeli kulvarlar"
"Dolayısıyla bu yine toplumu kutuplaştırıp siyasi amaç sağlamayı hedefleyen bir atılım.
"Fakat hakikaten tehlikeli kulvarlar açıyor. Hükümete çok yakın yazarlar ve önemli politik isimler bir nefret suçu sayılacak düzeyde 'kılıç hakkı' gibi kavramlar kullanıyorlar.
"Atatürk yerine Fatih Sultan Mehmet'i referans verip 'Neden Ayasofya açılmalı? Çünkü kılıç hakkı' gibi kavramlar kullanmaları aslında suç oluşturan konular.
"Basın yoluyla ve açık açık yapılıyor bunlar. Son kez altını çizmek isterim, bu vesileyle tekrar tekrar güzellenerek karşımıza çıkarılan fetişçilik bir nefret suçudur.
"Dünyanın her yerinde nefret suçuna girer"
"Bugün bu topraklarda yaşayan insanların büyük kısmı başka topraklardan geliyor, buna Türkler de dahil, Kürtler de dahil.
"Herkes zaman içinde bir yerden bir yere geçmiş. Fakat günümüzde bulunduğu toprağın fethini güzelleyen ve daha önceki halkların yenilgisi bir 'kılıç hakkı' gibi kavramla kullanan anlayış dünyanın her yerinde nefret suçuna girer.
"Bu bizim ilkokul, ortaokul eğitimimizde de devam eden korkunç bir tetikçilik anlayışı.
"Ve Türkiye'de nefret suçlarını meşrulaştırıyor."
(PT)