KCK Basın Davası'nın on birinci duruşması Silivri'deki 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşmada avukatların taleplerini alınıyor. Avukatlar anadilinde savunma hakkı ve tahliye taleplerini yineliyor.
Sanıklardan, ANF muhabiri İsmail Yıldız'ın dokuz aylık kızı Zerya Zin bugünkü duruşmada "düzeni bozduğu" gerekçesiyle salona alınmadı. Mahkeme heyeti başkanı Ali Alçık, Zerya Zin'in, "bebek sesi çıkarıp duruşma düzenini bozmak" ve "kaydı engellemek" gerekçesiyle duruşma salonuna alınmamasına karar verdi.
Zerya Zin, bundan önceki duruşmalarda babasıyla görüşmüştü.
Keskin: Mahkeme cesur davranmalı
Avukat Eren Keskin davada bir gelenek gazeteciliğinin yargılandığını söylediği konuşmasında anadilinde savunmayla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasına rağmen mahkemelerin cesur davranmadığını söyledi.
"Burada yasaklı bir coğrafyanın haberlerini yapan gazeteciler yargılanıyor. İddianamede gazetecilerin meslektaşlarıyla görüşmesi örgüt bağlantısı, Irak'ın Kürdistan Bölgesi'ne seyahati örgüt faaliyeti sayılıyor. Bu gazeteciler gizlenmek istenen bir gölgeye dair gazetecilik yapıyorlar başka nereye gidecekler?"
"Anadilinde savunmaya ilişkin yasa değişti. Ancak mahkeme cesur davranamıyor. Biz tam da bu yüzden bağımsız mahkemeler istiyoruz."
Kanar: Yagı barışa katkıda bulunsun
Avukat Ercan Kanar mahkemenin barış sürecine katkıda bulunması gerektiğini söyledi.
"İddianamede 'haberde Abdullah Öcalan'ın muhatap olduğu telkin ediliyor' ifadesi suç delili olarak yer alıyor. Ancak artık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da aynısını söylüyor. Fakat değişmeyen tek şey yargı."
"Dünyadaki barış süreçlerinde yargı çoğu kez barışın kapılarını açmıştır. Bizim sadece savunma olarak değil toplum olarak istediğimiz sizin de dillerin eşitliğini sağlayan yargı pratiği uygulamanız ve barışa katkıda bulunmanızdır."
Doğan: Özgür olan basın tutuklu
Avukat Tamer Doğan davada yargılanan gazetecilerin ifade özgürlüğünün baskı altına alındığı ortamda özgür habercilik yaptıkları için tutuklandıklarını ifade etti.
"Yasama, yürütme ve yargı tek bir elde. Halkın nefes alabildiği bir tek alan var o da medya. Ancak medyanın da yüzde doksanının iktidara ait olduğu biliyoruz."
Türkiye'deki ifade özgürlüğünün sansür ve otosansürle tehdit altında olduğunu gazetecilerin ise özgür haber yazamadıklarını söyleyen Doğan, özgür habercilerin de tutuklandığını ifade etti. Doğan "Burada yargılanan Özgür Basın'dır, ancak kendisi tutsaktır"dedi.
Doğan, Fırat Haber Ajansı' ve Dicle Haber Ajansı'nın haberlerinin gerek siyasetçiler gerekse diğer gazeteler tarafından kullanıldığını ancak onlara benzer suçlamaların yöneltimediğine dikkat çekti.
Zincir: Barış için iyi bir karar verin
Avukat Sinan Zincir de birleştirilen iddianameden yargılanan Mikail Barut'a iddianamenin tebliğini, firari sanık Şerafettin Sürmeli hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını, Kandıra F Tiipi Cezaevi'nde kalan erkek müvekkillerin, Silivri'ye beş günlüğüne getirilmesinin müvekkiller açısından sıkıntı yarattığını belirterek, Silivri Cezaevine sevkini istedi. Zincir AKP'nin, müvekillerini "siyasi ortam gereği rehin tuttuğunu" söyleyerek tahliye istedi.
"Barış ortamı için mikrofonların Kürtçe'ye açılmasını talep etmiştik. İleriki günlerde açılacağını biliyoruz. Mahkemeden barış için bugün iyi bir karar vermesini istiyoruz.
Epözdemir: Yargılama ve savunma bütündür
Avukat Fırat Epözdemir yargılama ve savunmanın bütün olduğunu vurguladığı konuşmasında anadilinde savunmanın "iddianameden sonra" yapılmasının bu ilkeye aykırı olduğunu söyledi.
"Anadilinde savunma hakkıyla ilgili yasal düzenleme olumlu bulmakla beraber bu hakkın tam anlamıyla tanınmadığını düşünüyoruz."
"Ulusal ve uluslararası mevzuatlar açık. Düzenleme de yapıldı. Ancak mahkemeler hala zorluk çıkartıyor. Düzenlemede iddianamenin okunmasından sonra diyor ancak Ceza Hukuku'nda kıyas yapılabilir. Bu hakkın hemen tanınması gerekir."
Avukat Nazan Yaman, ortada "iddianame" değil bir "iftiraname" olduğunu söyledi. Yaman İddianamenin hukuk diliyle yazılmadığını ifade etti. Yaman "İddianamede flash belleklerde PKK'nin bayrağı fotoğrafının çıktığı belirtiliyor. Çıkabilir. Çünkü bu insanlar gazetecidir" dedi.
Avukat Hasan Erdoğan davada yargılanan sanıkların çoğunun savunma yapamadıkları için hala tutuklu olduğunu söyledi. Erdoğan iddianamedeki "'Haberlerin tamamı mayınlı alanda sözde gazetecilik faaliyetidir' ifadesinin dikkat çekerek mayınlı alanda gazeteciliğin davaının özeti olduğunu söyledi.
Avukat Veysel Ok ise konuşmasında uluslararası sözleşmelerdeki ifade özgürlüğüne ilişkin maddeleri sıraladığı konuşmasında iç hukukla uluslararası hukukun çeliştiği noktada uluslararası sözleşmelerin geçerli olduğunu hatırlattı.
"Bu tutuklamaların, gazetecilerin yaptıkları haberlerin muktedirlerde yarattıkları sıkıntılardan kaynaklandığını düşünüyoruz. Gazetecilerin tutukluluğu iktidarın haber verme gücünü tek eline alma çabasıdır."
Avukatlar Özcan Kılıç ve Davut Erkan iddianamedeki tutarsızlıklara, çeviri hatalarına ve maddi hatalara dikkat çekti.
"Avukatların güldüğü tespit edilemedi"
Talplerin ardından, İddia Makamı İsmail Işık, avukatların iddianameye ilişkin söyledikleri "yapay", "siyasi" ve "çok komik "şeklindeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, iddianame okunurken gülen bir avukat görmedikleri için iddianamenin komik olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığını ifade etti.
Savcı Işık, birleştirilen iddianamenin henüz okunmadığını gerekçe göstererek, tercüman talebini reddederken, "kuvvetli suç şüphesi" ve "kaçma şüphesi" bulunması ilkesiyle adli kontrol uygulamasını yetersiz bularak, tahliye taleplerini reddetti. Savcı Işık, avukatların suç içeren konuşmalar yaptığını belirterek, avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasını mütalaa etti.
Duruşmayı, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Gazetecilere Özgürlük Platformu, sendikacılar ve sanık yakınları izledi. Mahkemenin ara kararı bekleniyor. (EA)