Avrupa Birliği (AB) Reform İzleme Grubu Başkanı olarak Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, önceki gün AB uyum yasaları çerçevesinde gayrimüslimler için Alanya, Antalya gibi turistik bölgelerde ibadethane açılmasına ilişkin yasal ve idari kolaylıklar sağlanacağına ilişkin açıklama yapmıştı.
Türk Protestan Kiliseleri Birliği Hukuk Danışmanı Avukat Orhan Kemal Cengiz, Abdullah Gül'ün açıklamalarını yorumlarken "Her şeyden önce kendi gayrimüslim vatandaşına tanınmayan bir hakkın AB'ye hoş görünmek için Türkiye'ye gelen turistlere tanınıyor olması etik değil," diyor.
Avukat Orhan Kemal Cengiz, Lozan Antlaşmasının nasıl uygulanacağını gösteren bir yasa çıkartılmasının şart olduğunu ve kiliselerin tüzel kişilik haline getirilmesi gerektiğini, aksi taktirde sorunların çözülmeyeceğini vurguluyor.
Ermeni Cemaati hukuki sorunları ile ilgilenen Avukat Sebu Aslangil de Türkiye'de Hıristiyan örgütlenmelerinde tüzel kişilik olmadığı sürece ibadethane açılma konusunda sorunlar yaşanacağı düşüncesinde. Aslangil "yasal güvence olmadığı sürece uygulama keyfi olabilir," diyor.
Protestan kiliseleri
Türkiye'de kapatılmış veya kapatılma tehdidi altında olan çok sayıda Protestan Kilisesi'nin hukuk danışmanlığını yapan Avukat Orhan Kemal Cengiz, "Gül 'idari engeller kalkacak' diyor, ancak bu işler iyi niyetle çözülmüyor. Ya da Gül gayrimüslim cemaatlerin sorunlarını bilmiyor," diyor ve ekliyor:
"Her şeyden önce ibadethane açmak için kim müracaat edecek? Mesele dini cemaatlerin tanınmamasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla ortada hukuki bir 'özne' sorunu var. Kim ibadethane açmak için talepte bulunacak sorunu var."
Avukat Orhan Kemal Cengiz, Protestan cemaatin Ankara, İstanbul, Bursa ve Diyarbakır'da açık olan kiliselerinin kapatılmak istendiğini, açılan davalarda şu ana kadar olumlu bir gelişme olmadığını vurguluyor.
Antakya'daki Protestan kilisesinin iki yıl önce ve Mersin'deki Protestan kiliselerinin de bir yıl önce İmar Yasası'na uymadığı gerekçesiyle kapatıldığını söyleyen Avukat Orhan Kemal Cengiz, İdare Mahkemeleri'nde açtıkları davanın devam ettiğini, İskenderun'daki kiliseye ilişkin de Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne başvurduklarını anlatıyor.
Avukat Orhan Kemal Cengiz, ibadethanelerin genellikle imar yasasına uymadığı gerekçesiyle kapatılmak istendiğini, cemaatin 'bize ibadet yeri gösterin' diye belediyelere yaptığı başvuruların da belediye tarafından reddedildiğini belirterek Ankara ve İstanbul'daki Protestan kiliselerinin durumunu örnek gösteriyor.
Avukat Orhan Kemal Cengiz, "şu ana kadar bu güçlükleri çıkartan idarelerdi. Yine son yönetmelikte ibadethane açmak mülki amirin, örneğin valiliğin iznine bağlandı. Valilik uygulamada bu konuda Emniyet Müdürlüğü'nden görüş alıyor. Yani ibadethane açmak Türkiye'de hala bir'güvenlik sorunu'. Mentalite değişmedi. Kiliseler bir güvenlik problemi olarak görünüyor."
Tüzel kişilik şart
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün açıklamalarına ilişkin olarak görüşlerini aldığımız Avukat Sebu Aslangil, "AB uyum yasalarının uygulanmasına ilişin bir yasa olmaması nedeniyle bu tip beyanların pratikte bir yenilik getirmediği düşüncesinde.
Uzun süredir Ermeni Cemaatinin hukuki sorunları ile ilgilenen Avukat Sebu Aslangil durumu şöyle özetliyor:
"Semavi dinlere ilişkin ibadethane açılır diye kayıt var. Diyanet İşleri Başkanlığının tüzüğünde "cami" yerine "ibadethane" diye değişiklik de yapıldı ve ibadethane kurulabilir hale geldi. Ancak ibadethane kurulabilmesi için idari bir işlem, yani en büyük mülki amirlikten yani Valilik veya Kaymakamlıktan izin alınması gerekiyor."
İzin durumunun uygulamada sorunlar yarattığına işaret eden Avukat Sebu Aslangil, "İbadethane açılması idari izne bağlı oldukça sorun çözülmez. Zaten, açılmış ibadethaneler de kaymakam ve valiliğin izni ile kapatılabiliyor," diyerek yalnız Hıristiyan cemaatlerin değil Cemevleri'nde de bu sorunların yaşandığını hatırlatıyor.
"Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı olduğu sürece yapılacak fazla bir şey yok" diyen Av. Sebu Aslangil, Türkiye'de Hıristiyan örgütlenmelerinde tüzel kişilik olmadığı sürece ibadethane açılma konusunda sorunlar yaşanacağı düşüncesinde.
Aslangil "yasal güvence olmadığı sürece uygulama keyfi olabilir," diyor. (YS/BB)