Öcalan'ın avukatlarından Aysel Tuğluk, 12 haftadır müvekkilleriyle görüştürülmemelerinin hem uluslar arası hem de iç hukuka aykırı olduğunu belirtirken, avukat Hasip Kaplan da, avukatların uygun bir araçla adaya ulaştırılmaları gerektiğini vurguladı, "Uygulama ciddi bir hak ihlalidir" dedi.
Uluslar arası heyetin ziyareti "resmi", avukatlarınki "gayri resmi"
Tuğluk, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi heyetinin Pazartesi günü helikopterle adaya gönderildiklerini hatırlatarak, "yetkililer heyetin resmi bir ziyaret için adaya gittiğini bizim resmi statümüz olmadığından ziyareti gerçekleştiremeyeceğimizi açıkladılar" dedi.
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) gereklerini yerine getirmekle yükümlü olduğunu hatırlatan Tuğluk, sözleşme gereği müvekkilleriyle görüşmelerinin kesintiye uğramadan sağlanması gerektiğini vurguladı.
Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi heyetinin, çalışma ilkeleri gereği herhangi bir resmi açıklama yapmadığını, ancak Öcalan'ın sağlık durumunun iyi olduğunu belirtmekle yetindiklerini belirten Tuğluk, şöyle konuştu:
* Bugün sabah saatlerinde Gemlik Cumhuriyet Savcılığı'na giderek müvekkilimizle görüşme talebimizi ilettik. Bize, hava muhalefeti nedeniyle adaya gidemeyeceğimiz açıklandı. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi heyetinin iki gün önce helikopterle adaya gönderildiğini hatırlatarak, uygun araçlarla gitmek istediğimizi söyledik. Bize verilen yanıt, onların resmi bir ziyaret için geldiği ve adaya gönderildikleri, bizimse resmi statümüz olmadığından farklı bir yöntemle adaya ulaştırılmamızın mümkün olmadığı yolundaydı. Kamu görevi yaptığımızı belirterek talebimizi yineledik ancak, bir faydası olmadı.
* Türkiye, AİHS'ni imzalamış, AİHM'ne bireysel başvuru hakkını tanımış bir ülke. Uluslar arası hukukun gereklerini yerine getirmekle yükümlü. Sözleşme gereği, müvekkillimizle görüşmemizin kesintiye uğramadan sağlanması gerekiyor. Ceza Usul Yasası'nda da bu yönde açık hükümler var. Taleplerimiz hukuki. Yani Türkiye Cumhuriyeti, hem ceza yasasını hem de AİHS'ni ihlal ediyor.
* Abdullah Öcalan'ın avukatlarının başvurusu üzerine açılan dava, AİHM'de devam ediyor. Yakın bir zamanda sonuçlanmasını bekliyoruz ve sadece bu uygulama bile, Türkiye'nin mahkumiyetine yol açabilir.
* Unutulmaması gerekir ki, yetkililerin bizi koşullar ne olursa olsun adaya götürme ve müvekkilimizle görüşmemizi sağlama yükümlülükleri var.
Yeniden AİHM'ne başvuru olabilir
Avukat Hasip Kaplan da, "Adalet Bakanlığı'nın uluslar arası heyetin taleplerini harfiyen yerine getirirken, avukatların savunma hakkını engelleyici bir tavır takınmasını ulusal onuru zedeleyici bir davranış" olarak tanımladı.
Uygulamanın "ciddi bir hak ihlali yarattığını" belirten Kaplan, "uygulamanın AİHM'ne yeniden başvuru nedeni olabileceğini" söyledi.
Kaplan, şöyle konuştu:
* Öcalan'ın avukatları müvekkilleriyle görüşemediklerini AİHM'ne ve İşkenceyi Önleme Komitesi'ne yansıttığında, Adalet Bakanlığı hemen bir helikopter temin ederek onların adaya gidişini sağladı. Oysa Türkiye'de avukatlar defalarca talepte bulundukları halde, uygun bir araçla ulaşım sağlanması yönündeki talepleri reddedildi.
* Motor, gemi, İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri'nden sağlanacak bir deniz otobüsü ya da helikopter, Öcalan'ın avukatlarının adaya ulaşımını sağlayabilir. Ancak bu talepler her defasında yanıtsız bırakıldı.
* Kendi avukatlarına karşı bu kadar kayıtsız kalan yetkililerin, yabancı avukatlar ve heyetler söz konusu olduğunda esas duruşa geçmesi, ulusal onuru zedeleyici bir davranıştır.
* Türkiye'de savunma hakkı kutsaldır, hukuk kişiye özgü olmamalıdır ve herkese eşit uygulanmalıdır. Bu noktadan bakıldığında, avukatların adaya gidişleri güvenlik nedeniyle dahi olsa engellenmemeli, güvenliği sağlayıcı önlem ve araçlar geliştirilmelidir.
* Bu engellemeler, hukuken yeni bir hak ihlali yaratıyor. Bu, AİHM'ne yeni bir başvurunun gerekçesi olabilir. Çünkü uygulamanın uluslar arası hukuka da, AİHS'ne de aykırı olduğu ortada. Hükümet bu konuda önlem alabilir, almalıdır. Artık hükümetin tavrı Türkiye'ye zarar verir noktaya gelmiştir.
* Kimsenin Türkiye'yi böyle bir olayla zor duruma sokmaya hakkı olmadığını düşünüyoruz. Umuyoruz ki, gereksiz engellemeler ve gerilimler bir an önce son bulur. Türkiye'de adil yargı üzerindeki engeller de kalkar, savunma görevini yapabilir duruma gelir. (BB)