Fotoğraf: AA
Üç polis memurunun müşteki, Bayır ailesinin "hakaret" ve "görevi yaptırmama için direnme" iddiasıyla sanık olduğu duruşma, Anadolu Adliyesi 31. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Roman Bayır ailesi üyeleri 31 Mayıs 2022'de İstanbul'da katıldıkları bir düğünde gözaltına alındı. Aile, Ataşehir Mustafa Kemal Polis Merkezi'nde işkenceye uğradıklarını, Roman kimlikleri nedeniyle ırkçılığa maruz kaldıklarını belirterek darp raporu aldı ve kolluk görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Polisler hakkında henüz iddianame hazırlanmamışken İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, "hakaret" ve "görevi yaptırmama için direnme" suçlamalarıyla Bayır ailesine ceza istedi ve böylece aile sanık durumuna getirildi.
Kimlik tespitinden sonra müşteki polislerden K.A söz alarak şöyle dedi:
"Bayır ailesinin çevreye rahatsızlık verdiklerine dair defalarca anons geldi. Anonslara istinaden birkaç kez düğün sahiplerini uyardık. Bir müddet sonra düğünün sonlandırılması gerektiğine karar verildi Emniyet tarafından. Bayır ailesinden gelen tehditlerden sonra, düğün de kalabalık olduğu için Terörle Mücadele Şube'den destek istedik.
"Cumhurbaşkanımıza hakaret ettiler"
"Şahıs, karakolda da hakaretlerine devam etti. Tehditvari konuşmalarda bulundu ve kendisini gözaltına aldık. Resul Bayır ve oğlu gözaltı esnasında kaçtı. İkisi de düştü, Resul kendini yerlere atmaya başladı. Kolu da kırıkmış, biz bilmiyorduk. Ama olay esnasında devlet büyüklerimize ve Cumhurbaşkanımıza da hakaret ettiler. Bize 'Tayyip'in köpekleri' dedi."
Diğer müşteki polis ise "Biz iyi niyet gösterdik. Şahıs kendi aracıyla geldi. İçeride sohbet ettik. Çay içti, sigara dedi. Tamam dedik, kaçmaya başladı. Bizim art niyetimiz olsa koluna kelepçe takar, kapıdan direkt zırhlı araca koyardık. Roman arkadaşların her zaman düğünü oluyor. Hiçbir düğünü ayırmıyoruz biz" dedi.
Tutanak nerede?
Müşteki polislerden sonra söz alan Bayır ailesinin ve Romani Godi Derneği'nin avukatı Suzan Vargün:
"Polis memurları, Resul Bayır'ı aldıktan sonra bir tutanak tuttuklarını söylüyorlar. Dosya mevcudiyetinde böyle bir tutanak yok. Bu hangi tutanak? Bir diğer ifadelerinde de Resul ve oğlunu kalekolun içine aldıklarını söylüyorlar. Tutanağın saati 01.00. Kalekola götürülmeleri ise 11.00. Olayın olduğu saat 21.57. Bu zaman aralığında bir arbede yaşanıyor ve sonradan tutanak hazırlanıyor. Bu 50 dakikada tutanak hazırlanmadıysa o kalekolda ne oldu?"
Polis memurları ise dosya mevcudiyetinde olan tutanağın güncellenmiş tutanak olduğunu iddia etti.
İşkence yoksa bu izler nasıl oluştu?
Bayır ailesinin avukatlarından Hakan Özil ise şöyle konuştu:
"Resul Bayır'ın mukavemet ettiği için kalekola götürüldüğü söyleniyor. İfadelerde, Bayır ailesinin vücudunda oluşan izlere dair bir bilgi yer almıyor. Kendilerini ekip otosuna vurdular, kafalarını duvara vurdular, zırhlı araca bindirildikten sonra aracın metal kısımlarıyla kendilerine vurdular, diyorlar. Görevi yaptırmaya direnmekle işkence suçu tezattır. İşkence yoksa bu izler nasıl oluştu?"
Müşteki polislerden Y.A, Özil'in sorusuna "Gözaltına almaya çalıştığımız esnada arbede oldu evet ve şahıslar kendilerini yere atmaya başladı," diye yanıt verdi.
Savcının "Oranı aştınız mı?" sorusuna ise müşteki polisler "Sınırı aşmadık," yanıtını verdi.
Alkollüyse neden araç kullandı?
Avukat Vargün'ün "Müvekkilimiz alkollü ise bir polis memuruna nasıl tehdit teşkil edebilir? Müvekkilimiz alkollüyse neden ifade vermeye kendi aracıyla gitti?" ve savcının "O zaman çok alköllü değildi" sorusuna müşteki polislerden Y.A, "Mesafe yakın, olay uzamasın diye aracıyla gelmesine izin verdik" diye yanıt verdi.
Yeniden söz alan Bayır ailesinin avukatlarından Hakan Özil, "Hüseyin Bayır'ın okuma yazması yok; fakat bütün tutanaklarda imzası var," dedi.
Polis şiddetinin bu dosyadan ayırılmayacağını söyleyen avukatlar, mahkemeden "en azından" sorularının kayda geçmesini istedi.
Devleti temsil ediyorum
Avukatların neden terörle mücadelede görevli polislerin takviye olarak çağırıldığı sorusuna ise müşteki polis Y.A "1 Mayıs Mahallesi'nde terör faaliyetleri ve unsurları hâlâ var, 1 Mayıs Mahallesi'nde polise nasıl bakıldığını biliyorsunuz. Ben devleti temsil ediyorum. Art niyetli olsam elimden geleni yapardım" diye yanıt verdi.
Avukatların polislerin ifadelerindeki cümlelerin "birebir aynı" olmasına ise müşteki polisler "Aynı yerde çalışıyoruz," diye yanıt verdi.
Bu, insan profillendirmedir
Son olarak söz alan Avukat Suzan Günvar, söz konusu olayın yaşandığı düğünün sahiplerinin dinlenmesi talebini ileterek şöyle dedi:
"Terör mahallesi dedikleri mahallenin aslında yarısında Romanlar yaşıyor. Bu bir ayrımcılık ve insan profillendirmedir. Suç ve mekân ilişkisine baktığımızda kendilerinin de mahalleyi kriminalize ettiklerini görüyoruz. Düğün sahiplerinin dinlenmesini talep ediyoruz."
Savcı, düğün sahibi tanıkların dinlenmesini kabul etti.
Müştekiler ayrı ayrı söz alarak, mahkemeye davaya katılma taleplerini iletti.
Bir sonraki duruşma 2 Kasım'a bırakıldı.
(TY/AÖ)