Feminist, avukat Hülya Gülbahar, referandum günü boyunca yaşananları, süren tartışmaları ve resmi olmayan sonuçlara göre “evet” ile “hayır” arasındaki yüzde 3’lük farkı bianet’e değerlendirdi.
Türkiye’nin büyük şehirleri ve Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu illerinden “hayır” sonucunun çıktığını hatırlatan Gülbahar, açıklanan sonuçlara göre toplumun yarısına yakınının “hayır” dediği bir anayasa değişikliğinin meşru olmadığını ifade etti. Gülbahar, tam da bu nedenle Meclis’te dört partinin de katılımıyla yeni bir anayasa çalışmasına başlanması gerektiğini vurguladı.
Mühürsüz pusulaların YSK tarafından kabul edilmesi, sonuçların sayılması sonlanmadan yaygın medyada “evet” sonucu çıkmış gibi yayın yapılması gibi konuların seçimlere şaibe düşürdüğünü söyleyen Gülbahar şöyle konuştu:
“Bu anayasa değişikliğiyle, YÖK’ten Milli Piyango İdaresi’ne ve hatta YSK üyelerine kadar üst düzey kamu bürokratlarının ve kamu tüzel kişiliğin, idarecilerinin atanması görevinin tek kişiye verilmesi, ülkenin bundan sonraki seçimlerinin, eğer yapılırsa, bunlardan da şaibeli olacağının somut bir göstergesi olmuştur.”
“Sonuçlar açıklanmadan yapılan ‘evet’ yayınları şaibelerden biri”
“Henüz sayımlar bitmeden, bitmiş ve kesin sonuç alınmış gibi açıklamalar yapmak, açıkça hayırcıların motivasyonunu kırmaya dönük bir algı operasyonudur. Sayım boyunca Türkiye’nin birkaç istisna hariç tüm medyasının referandum sonuçlarını manipüle edecek şekilde, kesin evet çıkmış şeklinde yayın yapması, bu referandumu şaibeli kılan konulardan biri olmuştur.
“Açıklanan sonuçlar, toplumun çoğunluğunun onaylamadığını gösteriyor”
“Henüz kesin olmamakla birlikte, sonuç ne olursa olsun, şu ana kadar açıklanan sonuçlar, başta beş büyük kent ve Kürtlerin yoğun yaşadığı iller olmak üzere Türkiye’nin bu anayasa değişikliğine hayır oyu vermiş olması, Türkiye toplumunun çoğunluğunun bu anayasayı oylamadığı anlamına gelmektedir.
“Hayır’cılar bu orantısız koşullarda önemli bir kesimi ikna etti”
“Bu seçim günü dahi, İstanbul’un tüm semtleri 'evet' afişleri, pankartları ve apartman giydirmeleri ile dolu. Bu hunharca, orantısız ‘evet’ kampanyası karşısında, ceplerindeki üç kuruşla, zor geçinebildikleri aile bütçesinden kestikleri üç kuruşla, ‘hayır’ kampanyası yürüten milyonlarca kadın ve erkeğin, memleketin önemli bir toplumsal kesimi ikna ettiği gerçeği ortaya çıkmıştır.
“Bu koşullarda ‘hayır’ın bu oy oranına ulaşması, aslında kendini ifade olanakları bırakılsa idi, sesi kısılmasa idi, en az yüzde 75 hayır çıkacağını göstermektedir.
“Toplumun yarısının kabul etmediği bir değişiklik dayatılamaz”
“Bütün bu şaibeler nedeniyle ‘Türkiye tek adam yönetimine onaylamıştır’ denemez. Toplumun yüzde 50’sine asla kabul etmediği bir anayasa değişikliği, anayasaymış gibi dayatılamaz. Bu siyasal bir kriz anlamına gelmektedir. Bu krizle Türkiye uzun süre yaşayamaz.
“Meclis’te yeni anayasa çalışmaları eşit temsille başlamalı”
“Acilen HDP’li milletvekilleri ve ülkenin üçüncü partisinin eşbaşkanları serbest bırakılıp, dört partiden eşit temsilcinin katıldığı bir anayasa uzlaşma komisyonu oluşturulup, Türkiye’nin tüm seçmenlerinin, milli iradenin tezahür ettiği iddia edilen TBMM çatısı altında toplumun en geniş kesimlerinin uzlaşmasına dayalı olacak yeni bir anayasa çalışmasına başlanmalıdır ve bu çalışmaların her aşamasında kadın-erkek eşit temsili öncelikli kurallardan biri olmalıdır.
“Fazlaca yedek oy pusulası, mühürsüz pusulaların kabulü…”
“Seçim hileleri iddiası ve her seçimde demokratik eşit, adil koşullarda bir seçim için gerekeni 10 hatta 100 katı yedek oy pusulası basılması, bu ülkenin en önemli seçim sorunlarından biridir.
“Özellikle 2009 yerel seçimlerinde, o dönem Liberal Parti genel başkanı olan Cem Toker kendi yaptığı hesaplamayla bir büyük kamyon dolduracak kadar fazla basılan yedek oy pusulalarının akıbetini sormak için YSK ve ilgili birimlere dilekçe üzerine dilekçe vermesine rağmen tatmin edici tek bir yanıt alamamıştır.
“Gereğinden fazla yedek oy pusulası basımı sorunu tüm seçimlerde olduğu gibi bu referandumda da yaşanmıştır. Maalesef bu pusulaların mühürsüz olması skandalı bu referanduma gölge düşüren en önemli konulardan biri olmuştur.” (ÇT)