Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de 7’si çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 300’den fazla kişinin de yaralandığı tren faciasının karar duruşmasında avukat Evren İşler’in beyanını yayımlıyoruz:
Her halükarda TCDD trenlerin raydan çıkmamasını, kimsenin ölmemesini sağlamakla yükümlüdür, bu yükümlülüklerini yerine getirmeyip yaşam hakkını ihlal ettikleri için olası kastla sorumludur.
Biliyoruz ki ‘dolgu üst tabakasının ve balast katmanının sürüklenmesi üzerine traverslerin altının boşalması ve 110 km/saat hızla giden trenin menfezin üzerinden geçtiği sırada vagonlarının raydan çıkması’ olay özeti sanıkların sorumluluklarını ortaya koymak açısından yeterli.
Sanıklar ve sanık edemediklerimiz, her türlü önlemi alıp balast katmanının akmasını ve trenin raydan çıkmasını önlemekle yükümlüler.
Bunca yıl bir sürü şey dinledik bu salonda ama hiçbir sanık veya hiçbir TCDD yetkilisi çıkıp da ben şu önlemi aldım demedi, diyemedi. Sanıklar en sıklıkla yazı yazdıklarını veya yazılan yazıları parafladıklarını söylemekle yetindiler.
Biz sanıkların bir kısmının olası kastla insan öldürme suçunu bir kısmının bilinçli taksir olduğunu düşündüğümüz için biraz olası kast konuşmamız gerekiyor.
Her iki manevi unsurun ortak unsuru olan öngörme unsurunun gerçekleştiği konusunda bir tartışma kalmadığını düşünüyoruz. Sadece 26 Şubat 2018 tarihli yazı ve 30 Mayıs 2018 tarihli yazının varlığı bile TCDD yönetiminin sorunları bildiği ama önlem almak için yazı yazıp paraflamanın ötesinde herhangi bir işlem yapmadıklarını göstermektedir.
Doktrinde de belirtildiği üzere fail, gerçekleşmesi muhtemel olan neticenin, tecrübelere göre beklenen bir sonuç olduğunu öngörmesine veya tahmin etmesine rağmen yine de hareketini gerçekleştiriyorsa, bu sonucu/sonuçları önceden kabul etmiş demektir.
Failde, sonucu önleyebileceği inancı yoksa mümkün görünen sonuçlar dahi istenmiş sayılmalıdır. Çünkü bu konudaki tehlike fail tarafından kabul edilmiştir.
Gerçekleşme ihtimali bulunan neticeler bakımından, olası kast durumunda, kanuni tanıma uygun neticenin gerçekleşerek bunun yanı sıra ikincil nitelikteki netice/neticelerin meydana gelmesi ve suçun oluşması olayın gelişimine bırakılmıştır.
Fail, hareketini yaparken muhtemel neticelerin meydana gelmesini istememiş de değildir. Bilinç ve iradesi neticeyi reddetmiyordur; öngördüğü neticeler bakımından şu veya bu olmuş onun açısından önemsizdir. Söz konusu netice/neticeler bakımından boş verme mantığı vardır. Bunların gerçekleşmemesi için hiçbir girişimi yoktur.
Olası kast durumunda; ikincil nitelikteki neticenin gerçekleşmesi ve suçun oluşması fail tarafından ne istenmekte ne de istenmemekte ancak bu neticenin gerçekleşmesi olasılık dahilinde olmasına rağmen, fail eylemi gerçekleştirmekten kaçınmamaktadır. Böylelikle failin ikincil nitelikteki neticeyi kabullendiği kabul edilmektedir.
Görüldüğü üzere olası kastta failin neticeyi kabullenmiş olması, isteme anlamına gelmemektedir.
Gerçekten de isteme halinde, kişi arzu ettiği neticenin gerçekleşmesi amacıyla hareket etmektedir. Oysa olası kastta, amacın dışında kalan ikincil neticenin fail bakımından bir anlam veya önemi olmadığından, gerçekleşmesi için bir istem ya da arzusu bulunmamaktadır.
Buna rağmen, amacına ulaşmaya çalışan fail, ikincil neticenin doğma olasılığını da göze almaktadır. Eğer failin, olası kastı oluşturduğu düşünülen ikincil neticeyi de istemiş olduğu sabit görülürse, artık doğrudan kastın bulunduğu kabul edilmelidir.
Kast, kısaca failin öngördüğü neticeyi bilmesi ve istemesidir; ancak olası kastta failin neticeyi öngördüğü ve bildiği kesin olarak belirlenebilirken bu neticeyi isteyip istemediği kesin olarak söylenememekte fakat failin bunu istemiş olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
İddia makamı, sanıkların neticeyi öngördüklerini ancak neticeyi kabullendiklerine dair delil olmadığı düşüncesiyle olası kast hükümlerinin uygulanamayacağını mütalaa etmiştir.
Oysaki, doktrindeki görüşler ve Yargıtay kararları dikkate alındığında, öngördükleri neticenin gerçekleşmemesini temin etmek için bir tek iş dahi yapmamışlardır. Sanıkların görev tanımları da dikkate alındığında, ihaleye çıkılıp iptal edilmesi, balastın akacağının bilinmesi, köprüler şefinin dediği gibi aynı veya daha kötü durumda olan menfez ve köprülerin bulunduğunun bilinmesine rağmen önlem alınmamasının bilmemekle, istememekle ilgisi yoktur.
Durumu biliyorlar hiçbir önlem almadılar TCDD genel müdürlüğü kadar buradaki sanıkların da sorumluluğu vardır.
(HA)