Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye’de 24 Haziran’da erken seçim yapılması konusunda bir açıklama yayınladı. Bugün yapılan açıklamada, Seçim Kanunu ve ilgili kanunlarda 24 Haziran’dan sadece 3 ay önce değişiklikler yapılmasının sakıncalarına dikkat çekildi, seçime OHAL şartlarında gidilmesinin sakıncası vurgulandı, seçim güvenliğine ilişkin kaygılar dile getirildi ve bu koşullarda yapılacak seçimin meşruiyetinin tartışmalı olacağı belirtildi.
“Kanunda yapılan değişikliklere partiler üç ayda uyum sağlayamaz”
Açıklamada, erken seçim kararı alınmasından bir ay önce Seçim Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile partilerin seçime ittifak halinde girebilmesine olanak tanındığına dikkat çekilerek, seçime kadar kalan “aşırı kısa süre” nedeniyle partilerin yeni düzenlemeye uyum sağlamasının ve hazırlıklarını tamamlamasının mümkün olmadığı vurgulandı. Seçime ilişkin kuralların seçimden üç ay önce değiştirilmesinin Venedik Komisyonu’nun tavsiyelerine aykırı olduğu belirtilirken, kanunda yapılan değişikliklerin yüzde 10 seçim barajının düşürülmesini kapsamadığına da dikkat çekildi.
“OHAL şartlarında demokratik bir seçim yapılamaz”
Açıklamada ayrıca, erken seçim açıklamasının yapıldığı gün Olağanüstü Hal’in yedinci kez uzatıldığına işaret edildi ve OHAL altında gerçekten demokratik bir seçim yapılmasının olanaksız olduğu belirtildi. 15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL koşullarında, ifade, medya ve toplantı düzenleme özgürlükleri başta olmak üzere temel özgürlüklerin kısıtlanmasının özellikle muhalif ve eleştirel sesleri orantısız biçimde etkilediği, bu süreçte birçok muhalif parlamenter, gazeteciler ve insan hakları savunucularının gözaltına alındığı ve tutuklandığı, birçok sivil toplum örgütü ve medya kuruluşunun kapatıldığı vurgulandı.
Seçim güvenliğine ilişkin kaygılar
Açıklamada, yeni seçim sistemindeki birçok kuralın seçim güvenliğine ilişkin kaygılar yarattığı da ifade edildi; özellikle seçim sandıklarının çevresinde kolluk kuvvetlerinin varlığına izin verilmesi ve mühürsüz pusulaların kabul edilmesinin olası sakıncalarına dikkat çekildi.
Açıklamada bu olumsuz koşulların gerçekten demokratik bir seçim yapılmasını engelleyeceği ve sonuçta seçimin meşruiyetinin tartışmalı olacağı belirtilirken, özgür ve adil bir seçim yapılması çağrısında bulunuldu; Türkiye yetkilileri, seçimlerin ertelenmesi için karar almaya davet edildi.
Yeni yasal düzenleme ne getirmişti
AKPM tarafından dikkat çekilen ve kamuoyunda “Seçim ittifakı Kanun Teklifi” olarak bilinen yasal düzenleme, 16 Mart 2018’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmişti. Düzenleme, seçimlere partilerin ittifak halinde girmesine, sandık kurullarınca arkası mühürlenmemiş oy pusulalarının geçerli sayılmasına, sandık kurulu üyeleri ya da vatandaşlarca “sandık düzenini bozmaya kalkışanlar”a karşı kolluk kuvvetlerinin sandık çevresine çağrılmasına olanak tanıyor.
“Cumhur ittifakı” düzenlemeden önce oluşturulmuştu
Bu düzenlemenin kanunlaşmasından çok önce, 8 Ocak’ta MHP lideri Devlet Bahçeli seçimlerde Erdoğan’ı destekleyeceklerini açıklamış, iki parti arasındaki seçim ittifakının adı ise (“Cumhur İttifakı”) şubat ayında konulmuştu.
Çelik: “Siyasi kara propagandanın esiri olmasınlar”
AKPM açıklamasının ardından AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik açıklamaya tepki gösterdi. Anadolu Ajansı’nın haberine göre Çelik, "Halkımızın sandıkta ortaya koyacağı irade ne öncesinde siyasi saiklerle ne de sonrasında peşin hükümle sorgulanabilir. Denetim Komisyonu işine baksın. Siyasi kara propagandaların esiri olmasın. Saygınlığını korusun. Halk iradesine ipotek koyma çabalarıyla saygınlık aynı yerde olmaz" dedi. (ŞA)