Vicdani Ret Derneği’nin Mayıs 2021’de yayınladığı rapora göre 2021 yılına kadar 85 dosyada vicdani retçilere verilen toplam idari para cezası 575 bin 517 TL.
Vicdani retçi gazeteci Zana Aksu yakın zamanda, hakkında tutulan yedi farklı tutanak nedeniyle 15 ay hapis cezası ve 10 bin TL para cezasına çarptırıldı. Aksu’nun, gelecekte aynı fiili tekrar gerçekleştirme eğilimi olduğundan bahisle hapis cezası para cezasına çevrilmedi ve ertelenmedi. Karar kesinleştiğinde cezaevine gönderilme riski var.
Verilen hapis cezaları, birkaç dosya dışında para cezasına çevrildi. Şendoğan Yazıcı dosyasında, 7 farklı dosya üzerinden verilen 13 ay 10 gün hapis cezası 8 bin 600 TL para cezasına çevrildi.
Yine, vicdani retçi Kamil Murat Demir hakkında verilen 4 ay hapis cezası 2 bin 400 TL para cezasına çevrildi.
Vicdani Ret Derneği, askerlik yapmayı reddettikleri için, oy kullanma hakkı başta olmak üzere birçok vatandaşlık haklarından yararlanamayan Türkiye’deki vicdani retçilerin durumu bir kez daha Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne bildirdi.
NOT:En basit anlamıyla vicdani ret; kişinin ahlaki tercihleri, dini inancı ya da politik görüşleri nedeniyle askere gitmeyi ret etmesi olarak anlatılabilir.
Vicdani Ret Derneği, İnanç Özgürlüğü Girişimi, Norveç Helsinki Komitesi, Uluslararası Savaş Karşıtları, Avrupa Vicdani Ret Bürosu ve Connection e.V. , Ülke Grubu davalarının kararlarının uygulanması için toplu olarak Kural 9.2 başvurusunda* bulundu. Etkiniz AB Programı’nın desteğiyle hazırlanan başvuru, 4 Kasım 2021 tarihinde Bakanlar Komitesine gönderildi.
9.2 başvurusu hakkındaSTK’lar AİHM’in kararlarının uygulanmasıyla ilgili tüm konularda bildirimde bulunabilirler. Bildirimin içeriğine ilişkin olarak 9.2 maddenin metni 9.1. maddeye göre çok daha geniştir. Bunun sonucu olarak, STK’lar, “kararların uygulanmasına ilişkin konularda” ya da “dostane çözüm şartlarının yerine getirilmesiyle ilgili olarak” bildirimlerde bulunabilirler. Bu nedenle, STK bildirimleri hem bireysel hem de genel önlemleri kapsayabilir ve Bakanlar Konseyi önünde derdest olduğu sürece her dava ile ilgili olarak her zaman sunulabilirler. |
TIKLAYIN – Bildirinin detaylarını okuyun
Eylem planları ve bildirimler
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Osman Murat Ülke hakkında verdiği ve 24 Nisan 2006 tarihinde kesinleşen kararının ardından, bu ve Türkiyeli vicdani retçilere ilişkin daha sonra verilen kararların yerine getirilip getirilmediği Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından nitelikli izleme prosedürü altında izlendi.
Bu çerçevede çeşitli defalar Hükümetten vicdani redde ilişkin politik ve pratik önlemleri içeren “eylem planı” sunması talep edilmiştir. Hükümet tarafından sunulan daha önceki eylem planlarından sonra son olarak 31 Mart 2020 ve 5 Ağustos 2021 tarihli eylem planları sunuldu.
Başvurucu örgütler, Ağustos 2021 tarihli Eylem planının Mart 2020 tarihli planla neredeyse bire bir aynı olması nedeniyle, 2020 yılında yaptıkları bildirimleri güncelleyerek Bakanlar Komitesine iletti.
Bildirim hangi hak ihlallerini kapsıyor?
Bildirimin ana noktaları:
- Türkiye halen vicdani reddi bir hak olarak tanımamaktadır.
- Hükümetin halen bir vicdani ret politikası yoktur.
- Vicdani reddin hak olarak tanınmadığı için vicdani retçilerin başvurabilecekleri bir mekanizmanın bulunmuyor.
- Vicdani retçiler din ve vicdan özgürlüğünün yanı sıra çalışma hakkı, seçme ve seçilme hakkı, seyahat özgürlüğü, eğitim hakkı, mülkiyet hakkı gibi en temel hak ve özgürlüklerini diğer yurttaşlarla eşit koşullarda kullanamıyorlar.
- Aralık 2020- Eylül 2021 arasında vicdani retçilerin deneyimleri üzerinden 60 başvuruyu bir araya getirdi.Bunlara ilişkin verileri içeren grafiğe Bildirimin içeriğinden ulaşabilirsiniz.
- Yanı sıra retçiler sürekli bir GBT kontrolü, para cezası, kovuşturma, yargılama, para ve/veya hapis ile cezalandırma döngüsü içinde yaşamaktadır. Bu döngü, kamu haklarından yasaklanma ve ağırlaştırılmış infazı da içermektedir. Vicdani Ret Derneğinin Mayıs 2021 tarihli bir önceki raporunda vicdani retçilere açılan 85 dosyada 575.517 TL para cezası kesildiği belirtilmişti. Yayınlanan yeni bildirimde ise, bu veriye yenileri eklendi. Bildirimde yer alan güncel verilere göre, başka vicdani retçilerin yanı sıra Ağustos 2021’de Uğur Yorulmaz hakkında 59.140 TL, Abuzer Yurtsever hakkında da 18.666 TL idari para cezası verildi.
- Vicdani reddin bir hak olarak tanınmaması ve vicdani ret süreçlerine ilişkin bir mekanizmanın yokluğu nedeniyle yaşanan hak kısıtlamaları vicdani retçilerin, yaşamlarını “sivil ölüm” koşullarında sürdürmelerine neden oldu.
- Mahkemeler ve Anayasa Mahkemesi, vicdani retçiler için etkili iç hukuk yolları sunmamaktadır. Vicdani Ret Derneği’nin raporuna göre bugüne kadar vicdani retçilerin Anayasa Mahkemesi’ne en az 45 ayrı başvuru yapmıştır ve bu dosyaların neredeyse hepsi halen AYM önünde bekliyor.
- “Bedelli askerlik” vicdani retçiler için politik ve vicdani bir seçenek değildir. Bunun yanında, bu düzenlemeden yararlanmak isteyenlerin 1 Ocak-31 Haziran tarihleri için 39.788,64 TL, 1 Temmuz-31 Aralık 2021 tarihleri için 43.151,18 TL ödeyecekleri dikkate alındığında, bu da ekonomik olarak başvurulması son derece zor bir düzenleme.
Bildirimin esas alındığı, Vicdani Ret Derneği tarafından hazırlanan, Mayıs 2021 tarihli Türkiye’de Askerlik Hizmetine Karşı Vicdani Ret isimli ayrıntılı rapora buradan erişebilirsiniz.
Bakanlar Komitesi’nden talepler- AİHM tarafından Ülke Grubu davalarında verilen kararların uygulanması için yetkilileri uyaran bir ara karar alınmasını; - Ülke Grubu davalarında tespit edilen insan hakları ihlallerinin, Türkiye’de halen yaşanmakta olduğunun vurgulanmasını; - Ülke Grubu Davalarının, Türkiye makamları tarafından etkili önlemler alınana kadar Bakanlar Komitesinin gündeminde tutulmasını; - Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru mekanizmasının, vicdani retçilerin korunmasının sağlanması bakımından etkinliği konusunda Türkiye makamlarından bir rapor sunmasının istenmesini; - Türkiye makamlarından, askerlik hizmetine karşı vicdani ret hakkı bağlamında bağlamında uluslararası insan hakları yükümlülükleri ve yargı süreçlerinin ilgili uluslararası insan hakları standartlarına uyumu konusunda hakim ve savcılara verilen eğitimin etkililiği hakkında bilgi vermelerinin ve etkilenen gruplar ile sivil toplum kuruluşlarının bu eğitimlerin hazırlanmasına ve verilmesine dâhil edilmelerinin istenmesini; - Türkiye makamlarından vicdani retçilerin sayısı, vicdani ret talebiyle ilgili mercilere verilen dilekçe sayısı, vicdani ret ile bağlantılı para cezaları, soruşturmalar ve cezalar hakkında istatistiki bilgi sağlamalarının istenmesini; - Türkiye makamlarından yasa uyarınca yoklama kaçağı, bakaya, firari durumunda olan vicdani retçilerin eğitim, kişi güvenliği, mülkiyetin korunması, oy kullanma hakkı, geçimini sağlama olanağı gibi haklarının nasıl ve hangi boyutta etkilendiğine ilişkin bilgi istenmesini; - Türkiye makamlarından, başvuru sahiplerinin ve diğer vicdani retçilerin daha fazla kovuşturmaya uğrama riski altında olmamasını ve siyasal, medeni, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını tam olarak kullanabilmelerini sağlayacak önlemler almalarının talep edilmesini; - Türkiye makamlarından, vicdani retçilerin mevcut cezalarının iptal edilmesini, bu cezaların sabıka kaydından silinmesini ve tazminat ödenmesinin sağlanmasının istenmesini talep ett,. Bu taleplerin yanı sıra imzacı sivil toplum örgütleri olarak Bakanlar Komitesi’nden, Türkiye Hükümetinden, - Mehmet Tarhan’ın şu andaki yasal statüsüne ilişkin bilgi verilmesini, - Vicdani ret hakkını, uluslararası insan hakları standartlarına uygun biçimde tanımasını, - Her bir başvuruda vicdani reddin geçerliliğini incelemek, vicdani retçiler arasında inançlarının doğası temelinde ayrım yapmama gerekliliğini göz önünde bulundurarak karar verecek bağımsız ve tarafsız karar alma mekanizmalarının oluşturulması; - Vicdani retçilere, vicdani ret gerekçeleriyle uyumlu olacak biçimde, sivil karakterde, kamu yararına olan ve cezalandırıcı nitelikte olmayan farklı alternatif hizmet biçimleri sunulması; - Askeralma Kanunu, Askeri Ceza Kanunu, Devlet Memurları Kanunu ve Ceza Kanunu dâhil ancak bunlarla sınırlı kalmamak üzere mevcut mevzuatın gözden geçirilerek vicdani retçiler için sonuç doğuran tüm kısıtlayıcı hükümlerin kaldırılması; - Başvuru sahiplerinin ve benzer durumda olan kişilerin daha fazla kovuşturma riski altında olmaması ve siyasal, kişisel, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını tam olarak kullanabilmelerini sağlamak amacıylagerekli yasal önlemlerin gecikmeksizin almasının istemesini talep ediyoruz. |
Vicdani ret hakkındaTürkiye Anayasanı her vatandaşa din ve vicdan özgürlüğü hakkı tanıyor. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinde de bu hak sözleşmeye taraf tüm ülkelerin vatandaşlarına tanımak zorunda olduğu haklar arasında din ve vicdan özgürlüğü hakkı bulunuyor. Bu nedenle her ne kadar yasal düzenleme yapılmamışsa da Türkiye'de vicdani ret hakkının olduğunu söylemek doğru olacaktır. Ancak bu hak, hükümet tarafından bu hakkın ne şekilde kullanılacağı yönünde yasal düzenleme yapılmadığından bu hak sürekli ihlal ediliyor. Vicdani reddin gerekçeleri nelerdir? Kişiler neden vicdani retçi olur? İnsanları, vicdani retçi olmaya yönelten çeşitli nedenler vardır: *Birey savaşlara karşı olabilir ve savaşların yürütücüsü olan ordulara hizmet etmek istemeyebilir. *Birey, politik görüşleri doğrultusunda ordusuz, sınırsız, devletsiz, özgür bir dünyada yaşamak istiyor olabilir. *Birey, emir almak ve vermek, itaat etmek ve hükmetmek istemiyor olabilir. *Birey, şiddet kullanmayı ve insan öldürmeyi öğrenmeyi istemiyor olabilir. *Birey, ( Yehova Şahitleri örneğinde oluğu gibi) dini inaçları gerekçesiyle savaşa, savaşmaya, savaş eğitimi almaya, insan öldürmeye karşı olabilir. İlk vicdani retçi Tayfun GönülHacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Tayfun Gönül, 1989'da yani 32 yaşında, vicdani ret açıklaması yaptı, "Beni zorla askere almaları vicdan özgürlüğünün ihlalidir" savıyla, zorunlu askerlik uygulaması için devleti mahkemeye verdi. Geçirdiği kalp krizi nedeniyle 30 Temmuz 2012'de hayatını kaybeden Gönül, zorunlu askerliğe karşı çıkış nedenini şöyle açıklıyordu: "Askerliğe karşı çıkma nedenim; zor ve uzun olmasından değil, çünkü ben doktorum, herkes bilir ki doktorlar zaten sıradan erler gibi bir askerlik yapmaz, hayli rahat geçer. Tam tersine askerlik yapmayı reddetmek, bir doktor için yaşamını daha zor koşullarda sürdürmektir. Benim karşı çıkışımın nedeni ahlaki. Bu açıdan paralı ya da parasız, uzun ya da kısa dönem benim için fark etmez. Orduya katılmak militarist aygıtın parçası olmak demektir. Bunun ahlaki sorumluluğunu üstlenmek istemiyorum." |
(EMK)