Fotoğraf: Euro|Topics
24tv.ua'de Yan Valetov, Lidové Noviny'de Marek Hudema, La Stampa'da Anna Zafesova, Taz'da Dominic Johnson ve The Sunday Times'da Christina Lamb Bucha'da yaşananları yazdılar.
Euro|Topics / Avrupa Basınına Günlük Bakış 4 Nisan 2022 derlemesinden paylaşıyoruz.
Tecavüzcüler hemen her zaman paçayı kurtarıyor
The Sunday Times (Britanya) köşe yazarı Christina Lamb savaşlarda tecavüzün neredeyse hiçbir zaman yaptırımı olmadığına dikkat çekiyor.
"Sorun şu ki, kimse cezalandırılmıyor. 20 yıllık faaliyetleri boyunca Uluslararası Ceza Mahkemesi, savaşta tecavüz suçundan yalnızca tek bir hüküm verdi. 2000 yılında Rusya dahil bütün BM üyesi ülkeler, 1325 sayılı kararın kabulünden yana oy kullanmıştı. Karar, çatışmalarda kadınları ve kız çocuklarını cinsel şiddete karşı koruma çağrısı yapıyordu. O zamandan beri sorun daha da büyüdü. Kadınların büyük çaplı cinsel saldırılarına maruz kalan taraf erkekler olsa, durum acaba değişir miydi, diye soruyorum kendime."
Gerçek yüzü
Yan Valetow 24tv.ua'da (Ukrayna) "Rusya'daki insanlara olan tüm inancını neden kaybettiğini anlatıyor."
"Rus ordusu Ukrayna'ya öldürmek, yıkmak ve yağmalamak için gelen bir çetedir! Cesetleri yemeleri için köpeklerin önüne atıyorlar ama çaldıkları klozetleri ve elektrikli kıyma makinelerini evlerine götürüyorlar. Yağmacılar, tecavüzcüler, katiller ve paralı askerlerden oluşan dünyanın en büyük ikinci ordusu gerçek yüzünü gösterdi. ...
"140 milyon nüfusa sahip bir ülkenin yüzde 75'i bu savaşı destekliyor ve Rus ordusunun komşu bir ülkede yaptıklarını onaylıyorsa, Ruslar ölümcül bir hastalığın pençesinde demektir ve yerleri uygar dünya değil Demir Perde'nin arkası, bir kafesin içi olmalıdır."
Kolektif hafızada yer edinecek
Lidové Noviny (Çekya) Bucha'dan gelen rahatsız edici fotoğrafların yaratacağı sonuçlar hakkında şunları yazıyor:
"Batı'nın Bucha'ya tepkisi, Sırpların 1995'te Srebrenitsa'da Bosnalı Müslümanları katletmesine verdiği tepkiden daha hızlı ve sert olacak. ... Sembolik etkisi ise çok daha önemli olacak. Bucha, içinde Srebrenitsa'nın da olduğu kolektif hafızada yer edinecek. Batı'nın Ukrayna'dan gelen yardım taleplerini reddetmesi gittikçe zorlaşıyor. Ukrayna'da ise Rusya'yla yürütülecek barış müzakereleri ve gelecek on yıllar boyunca sürdürülecek ilişkiler karmaşıklaşacak. Özellikle de Rusya Savunma Bakanlığı'nın alaycı bir biçimde, bunun Ukrayna'nın bir sahtekarlığı olduğunu ve Rusların kimsenin saçının teline zarar vermeyeceğini ilan ettiği günden beri."
Şiddet piramidi
Rusya uzmanı Anna Zafesova, şiddetin kökenini La Stampa'da (İspanya) şöyle açıklıyor:
"Diktatörlüklerin on yıllar boyunca ayakta kalmasının nedeni yalnızca farklı düşünenleri bastırmaları değildir. Herkesin astlarına kötü muamelede bulunma hakkı karşılığında üstleri tarafından kötü muameleye uğramayı kabullendiği bir şiddet piramidi tesis ediyorlar. Generallerin en tepedeki liderin hoşuna gitmek için subayları cephanesiz ölüme gönderdiği, teğmen ve komutanların Ukraynalıların evlerini yağmalayarak kendilerini ödüllendirdiği, aç askerlerin gücün bir parçası gibi hissetmek için sivillere tecavüz ederek onları öldürdüğü, bir tür yukarıdan aşağıya eziyet düzeni."
Soykırımcılarla müzakere edilemez
Anna Zafesova Taz'da (Die Tageszeitung) (Almanya) soykırım suçlamasında bulunuyor:
"Bu mesele soyut bir tartışma değil, aksine doğrudan siyasi bir anlama sahip. Bir yönetimi soykırımla itham etmek şu anlama gelir: Bu yönetim meşruiyetini kaybetmiştir. Soykırımcılarla el sıkışamazsınız. Bunlarla müzakere edemezsiniz. Ait oldukları yer, en iyi ihtimalle mahkemelerdir ve Kigali ile Kudüs'te bilindiği ve uygulandığı üzere doğrudan kurbanları ve onların evlatları için dünyanın her yerinde soykırımcıların peşine düşmek meşrudur. Putin bir soykırımcıysa eğer, Bucha'daki Rus askerleri sadece Ukraynalıları öldürmediler. Bizzat kendi yönetimlerinin de mezarını kazmış oldular." (APK/HA/AÖ)