"Bolu'da Kamaralar"
İkinci Meşrutiyet devrinde, İngiltere'yi taklit ederek Bolu'da da iki kamara belirmişti: Lortlar Kamarası, Avam Kamarası.
Avam Kamarası
Avam Kamarası, Büyük Cami'nin büyük kapısı karşısındaki kahvehaneydi.
Lordlar Kamarası ve titiz kahveci
Lortlar Kamarası ise, Aşağı Çarşıda Buğday Pazarı eteğinde, Süreyya Efendi'nin hanı karşısındaydı.
Lortlar Kamarasını Kahveci Arslan işletirdi. Kahvehanesi küçüktü. Titizliği yüzünden çırak tutmaz ve onun yanında zaten çırak da durmazdı.
Müşterileri belli ve sayılıydı. Memleketin zenginleri, tüccarları, kibar ve münevverleri buraya devam ederdi.
Kamaraların bülbülü
Kamaralar Bolu'nun siyaset mahfilleriydi.(Siyaset çevreleri) Tayyip Efendi Zade Hafız İsmail Hakkı Efendi her iki kamaranın bülbülüydü. Hakkı Efendi Bolu Medresesi'nin müderrisi, Büyük Caminin ikinci imamı, memleketin vaizlerindendi. Mütevazı bir zattı. İlim satmaktan ziyade almak merakına düşmüştü. Siyasi, ilmi ve felsefi bütün bilgileri bu suretle toplardı. Müslümanlığı çok iyi kavramış, bu yüzden taassubdan uzak bir din adamıydı. Çok kitap okur, bütün gazeteleri takip ederdi. Samimi ve vatansever bir Bolu evladıydı. Ölümü, memleket hesabına büyük bir kayıp oldu. (15 Aralık 1952)
Bolu'nun Lordu Sırıya Efendi
Lortlar Kamarası'nın mühim simalarından biri de "Hoca Sırıya Efendi" idi. Bu zat Bolu'nun ayaklı kütüphanesiydi. Müftü Sıbgatullah Efendi'nin küçük oğlu olan Süreyya Efendi (Ebcet hesabı ile babası tarafından Sırıya ismi verilmiş), eniştesi Müftü Hacı İzzet Efendi'den icazet alarak müderris olmuştu.
Bolu'nun geçmişine ait bilgileri dolayısıyla "Canlı bir tarih" olan Süreyya Efendi, bin cildin üzerinde kıymetli bir kütüphaneye sahipti.
Hoca Süreyya Efendi, Lortlar Kamarasında en çok İkinci Mahmut devrinin Hacı Bey'inden bahseder, Dertli'nin manzumelerinden parçalar okurdu.
Lordlar Kamarası'nın müdavimleri
Lortlar Kamarası'nın devamlı müşterilerinden iki zat daha vardı. Birisi, Ekmekçi Hacı Fahri Efendi, diğeri tüccardan Ragıp Efendilerdi. Bu ikisi ortaktı. Fabrika sahibiydiler. Bolu'nun zenginlerindendi. Ragıp Efendi medreseliydi. Feraiz ilminin (miras hukuku) de mütehassısı idi. Bolu'da birbirlerinden haberi olmayan 30 ailenin aylık masrafları Ragıp Efendi tarafından gizlice ödenirmiş. Bu hakikatin ölümünden sonra meydana çıktığı rivayet edilmişti.
O zamanlar memur ve öğretmenler, altın para devrinin maaşlarını kağıt para olarak alıyorlardı. Ayrıca tahsisat verilmiyor, yalnız maaşlara "Ekmek zammı" adı ile ehemmiyetsiz bir ek yapılmıştı. Bu yüzden maaşlılar son derece sıkıntı içindeydiler. Yaşamak güçleşmiş, fiyatlar yükseldikçe yükselmişti. Şekerin ve gazın (gaz yağı) okkası(okka: 1282 gram) 400, kahveninki 800 kuruşa çıkmıştı. (ZD/YÖ)
Kaynak: Zekâi Konrapa - Bolu Tarihi - 1964.