IPS İletişim Vakfı/bianet bünyesindeki Atölye BİA, 2025’in son Temel Gazetecilik Atölyesini gerçekleştiriyor. Dört gün sürecek atölyede ikinci gün geride kaldı.
Gazeteci adayları ve farklı disiplinlerden kişileri bir araya getiren atölyenin ikinci gününde katılımcılar BBC Mahmut Hamsici’yi ve gazeteci-akademisyen Hamdi İstanbullu’yu dinledi.
Hamsici “Sahada olmak: Röportaj mı söyleşi mi?”, İstanbullu ise “Video atölyesi ve mobil gazetecilik” sunumları ile katılımcılarla bir araya geldi.
Atöyle BİA’da gün, bianet’in haber odasında başladı. Katılımcılar, bianet çalışanlarının haber toplantısına katıldı. Gazetecilerin gündemlerini ve takip edecekleri haberleri dinleme fırsatı buldu. Haber önerisi geliştirdi.
Hemen ardından Mahmut Hamsici’nin programı başladı. Röportaj ile söyleşi arasındaki ayrımı netleştiren Hamsici, günlük dilde iki kavramın “aynı şeymiş gibi” kullanıldığını söyledi.
Hamsici, söyleşinin çoğunlukla bir ya da birkaç kişiyle yapılan, soru-cevap ekseninde ilerleyen mülakat biçimi olduğuna işaret etti. Röportajın ise görüşmenin ötesine geçerek, sahadan izlenim, veri, arka plan ve detaylarla “daha büyük bir perspektif” sunduğunu söyledi.
Röportajın Türkiye’de “değeri az bilinen” ama daha fazla yapılması gereken bir tür olduğunu ifade eden Hamsici, bu geleneğin başlangıcına dair Yaşar Kemal örneğini hatırlattı.
Kemal’in 1950’lerde Cumhuriyet Gazetesi için Anadolu’yu dolaşarak yazdığı izlenim yazılarının, edebiyat ile gazetecilik arasında bir yerde durduğunu; röportajın da tam olarak bu zenginliği taşıdığını söyledi. Hamsici, “Röportajda insanlarla konuşursunuz ama onun üstüne izlenimlerinizi, yeni bilgileri ve verileri eklersiniz… Onu anlaşılır, sade bir şekilde sunarsınız” diyerek, türün temel farkını özetledi.
Sunumda “sahada olmanın” haberin gücünü nasıl değiştirdiği somut bir örnek üzerinden tartışıldı. Hamsici, masa başında ajans bilgileriyle yazılabilecek bir iş cinayeti haberinin, sahaya gidildiğinde bambaşka bir derinlik kazanacağını anlattı.
Katılımcılara, “kuru bir uzman görüşü” yerine sahadan izlenim ve ayrıntıyla kurulmuş bir anlatının farklı etkiler yaratacağını söyledi.
Bir bölgenin sosyoekonomik koşulları, mekânın kendisi, işçilerin çalışma ve yaşam şartları, göç hikâyeleri, kurumların konumlanışı gibi ayrıntıların, haberin okur tarafından anlaşılmasını kolaylaştırdığını söyledi. “Bazen çok küçük detaylar meseleyi çok daha iyi anlamanızı sağlar” diyen Hamsici, röportajın bu tür katmanları görünür kıldığını ekledi.
“Haber anlatmaktır”: Mobil gazetecilik ve video

Günün ikinci sunumunda Hamdi İstanbullu, katılımcılarla kısa bir “öz değerlendirme” çalışması yaptı.
1 ile 5 arasında puanlama yöntemiyle katılımcılardan; “Neden buradayım”, “Burada olma isteğim”, “Bilgi düzeyim”, “Yetenek algım” ve “Sürdürülebilirlik” başlıklarında kendilerini değerlendirmelerini istedi.
İstanbullu, bu yöntemin değişim yönetimi ve eğitim süreçlerinde “bariyeri” tespit etmek için kullanıldığını anlatarak, “Üç ve üçün altı bizim için bariyerdir… Bu bariyer noktasını aşmadan diğerlerine gidemiyoruz” dedi. Paylaşımlarda en çok “bilgi” başlığında tereddüt görüldüğünü, bunun da atölyenin neden önemli olduğuna işaret ettiğini söyledi.
Ardından “haber”in ne olduğuna ve nasıl kurulduğuna dair bir egzersize geçildi. İstanbullu, katılımcılardan bir olayı “bir arkadaşına anlatır gibi” tek cümlede tarif etmelerini istedi.
“Haber anlatmaktır… Okuyucunun soracağı soruları önceden görüp onu tatmin ederseniz iyi habercilik yapmış oluyorsunuz.” diyerek, haberin özünün netlik ve anlaşılabilirlik olduğunun altını çizdi.
Örnek olay üzerinden başlık ve giriş cümlesi denemeleri yapılırken, kimlik bilgilerini (milliyet, din, cinsiyet gibi) haberde kullanmanın ancak haberle doğrudan ilgiliyse anlamlı olacağı; aksi durumda ayrımcılığa kapı aralayabileceği tartışıldı.
İstanbullu, video atölyesi bölümünde ise görsel hikâye anlatımının temel ilkelerine odaklandı. “Haberi kim için üretiyoruz?” diye soran İstanbullu, izleyicinin dikkatini toplayan unsurları katılımcılarla birlikte tartıştı.

Atölye BİA'da yılın son Temel Gazetecilik Atölyesi başladı
(HA)

