Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Ben Siverekli Abdul Aziz Işık, fakirdik okuyamadık. Ailelerimize, kardeşlerimize baktık. Küçük yaştan beri bu işi yapıyorum. Sonra İstanbul’a geldik.
“Haftada iki gün Üsküdar’da sonra Ümraniye’de çöpleri ayrıştırıyorum. Artık yapamıyorum. Zabıtalar bizimle geziyor artık ve arabalarımızı aldılar. Zabıtalar bizim topladığımız malları aldı, çekçekleri gasp etti. Bizden alıp zengine veriyorlar.
“Şimdi Üsküdar ve Ümraniye’de de bu işi yapmamız yasaklandı. Bizim peşimizi bıraksınlar, garibanın peşini bıraksınlar…”
İstanbul Ümraniye’deki atık işçilerinin depolarının bulunduğu alandayız.
İşçiler, İstanbul’un birçok noktasından topladıkları çöpleri buradaki depolara getiriyorlar ve buradan satışları gerçekleşiyor.
Bugünlerde bu alan sık sık polislerin baskın yaptığı alanlardan. Öyle ki son baskında bir işçinin anlatımına göre “milyarlık çöplerine” el konuldu.
Polislerin baskın yapma "nedenleri" ise özetle şöyle: “İstanbul Valiliği atık işçilerinin çöpleri toplamasına istemiyor, çöplerin şirketler aracılığı ile toplanıp ayrıştırma alanlarına göndereceğini belirtiyor. Planlıyor. Bu nedenle de atık işçilerinin çöplerden çöp toplamasına engel olunuyor.”
Atık işçileri İstanbul Valiliği’nin kararıyla polislerin kendilerine engel olmasına tepkiliyken konunun diğer tarafı olarak tanımladıkları “belediyelerin” de bu konuda sessiz kalmasına öfkeli.
“Eylemlerimiz yaşam alanlarımızda olacak”
Dün ( 5 Ekim 2021, Salı) işçiler eylemdeydi ve Atık İşçileri Derneği adına konuşan Ali Mendillioğlu derneğin yeni kurulduğunu ve “şimdilik” işçilerin kendisine “başkanlık” görevini verdiğini söyleyerek eylemin neden burada yapıldığı sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Çünkü buradaki depolarımız yakıldı. Burası bizim yaşam alanımız bundan sonraki eylemlerimiz de yaşam alanlarımızda olacak.”
Bir işçi, “Hırsızlık yapmıyoruz. Kendi işimizin ekmeğimizin peşindeyiz neden bize bunu yapıyorlar anlamıyoruz…” diyor.
“Çöpte rant var”
Başka bir işçi Ekrem Akdemir de tıpkı Abdul Aziz gibi “peşimizi bırakın” diye sesleniyor:
“20 yıldır bu iş içindeyim. 4 çocuğum var. Biri bebek. Çocuklarımı böyle geçindiriyorum. Biz nereye gidelim. Bizim topladığımız mahalleyi de ben bedavaya toplamıyorum ben de atık toplayıcılarından alıyorum. Ayda 2 bin TL kazanıyorum. Sabah 7’de çalışmaya başlıyorum akşam 11 gibi eve gidiyorum. Sosyal hayatım sıfır.
“Şimdi yıllar sonra bize neden bunu yapıyorlar. Bu işte büyük bir rant dönüyor. Bizden çöp işini alıp şirketlere vermek istiyorlar.”
“Vali yoksulların valisi olsun”
"Biz valilikle bu konuda görüşmek istedik. Bizimle görüşmek istemedi. Vali karar vermek zorunda. Bizim valimiz mi olacak yoksa şirketlerin valisi mi olacak? Vali bu ülkenin yoksullarının valisi olsun.
“Valilik açıklamalarına bakın hep sürekli şirketlere teşekkür ediyor. Valiliğin arkasına saklanan siyasi sorumlular da bu işin gerçeğini görecek. Bu ülkenin yoksulları birbiri ile dayanışacak ve kim kimi destekliyor görecek.
‘Şirketler kazansın istiyorlar’
“19 bin 500 ton atık demek çöp demek korkunç bir para demek. Ayrıştırma ve toplama işini ayrıştırdılar. Toplama işini yapmak isteyen şirketler var onlar mal garantisi istedi. İşte bizim atık çöp toplayan arkadaşlarımız burada onlar için sorun olmaya başladı.
“Çöpleri bizim arkadaşlarımız topluyorlar. Bizim arkadaşlarımız haksız kazanç elde etmiyor. Oysa yetkililer iki şirketin haksız kazanç elde etmesini istiyor. Bizim arkadaşlarımıza engel olanlar bu sorunun da çözümü bulmalı.
“Derneğimizi de kuruyoruz. Tavrımızı göstermek için Afganistanlı ve Suriyeli iki yönetici olacak. Biz bu arkadaşlarımızı da sahipleniyoruz. Türkiye’de yükselen yabancı düşmanlığına karşı iki göçmen arkadaşımız da yönetim de olacak.
“Bundan sonraki eylemlere dair bir karar verilmedi. 3 arkadaşımız tutuklandı. Onların yükü de bizim üzerimizde.
“Sadece valilik sorumlu değil ayrıca belediyeler bu konuda da çok sessiz. Oysa onların da bu konuda bir tavır alması gerekiyor. Bu sessizlikleri nedeniyle öfkeliyiz.”
(EMK)