Kuruluş Bildirgesini 70'i aşkın medya çalışanın imzaladığı ATGB Genel Kurulu'nda Yönetim Kurulu da seçildi.
İlk Yönetim Kurulu toplantısında Mehmet Ünal (serbest gazeteci) başkan, Canan Topçu (Frankfurter Rundschau) başkan yardımcısı, Gürsel Köksal (serbest gazeteci) genel sekreter, Erhan Eren (Kanal 7) sayman oldular. Güray Öz (Cumhuriyet), İlyas Meç (Hessicher Rundfunk) ve Engin Erkiner (Yazın dergisi) de üyeliklere getirildiler.
Ayrıca, Fikret Aydemir (Sabah), Belgin Mungan (www.tikla.com) ve Işın Greiner (Serbest gazeteci) yedek yönetim kurulu üyeliklerine seçildiler.
ATGB sözcülüğünü Öz ve Meç yapacak.
Birlikte çözüm
ATGB Başkanı Ünal, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk gazetecilerin ATGB ile etkin bir meslek örgütüne kavuştuklarını, bundan sonra mesleki sorunlara birlikte çözüm arayabileceklerini belirtti.
"Bu güne kadar ATGB'ye üye olmamış medya çalışanlarının zaman yitirmeden üye olarak meslek örgütünü güçlendirmelerini bekliyoruz. "
Nisan 2001'den bu yana
2001 Nisan ortalarında, yine bu kentte 10 gazetecinin bir araya gelerek başlattığı girişim Avrupa'nın çeşitli köşelerinden meslektaşların katılımıyla büyüdü.
Gazeteciler, bir kuruluş bildirisiyle basın çalışanlarına, "Örgütlenme, gazetecilik mesleğini meslek etiğine ve değerlerine uygun bir şekilde yapabilmek, iç denetim mekanizmalarını harekete geçirebilmek için gerekli ve zorunludur" açıklamasıyla ATGB'de toplanma çağrısı yaptılar.
ATGB, Türkiye'deki yayın organlarının Avrupa'daki temsilci ve muhabirlerini, Avrupa'da yayınlanan Türkçe ya da diğer dillerden yayın organlarının elemanlarını, serbest çalışanları ya da özellikle son dönemdeki kriz gerekçe gösterilerek işten çıkarılanları bir araya getiriyor.
Bekleyen görevler
Basın çalışanlarının dayanışma ve iyi ilişkileri temelinde yükselecek bu yeni örgütün basın yayın alanında egemen olan çürüme sürecine sağlıklı ve uzun soluklu bir direnişin önderliğine aday olmaktan başka çaresi yok.
Gazetecilerin yeniden halkın güvenini kazanıp, yeniden saygın meslekler arasında yerini alması için ATGB'nin ciddi atılımlarda bulunması gerekiyor.
Büyük basın yayın kuruluşların sahipleri, yöneticileri ağır yolsuzluk iddialarıyla suçlanıyor, yargılanıyor, insanlar kriz bahanesiyle kitleler halinde işten atılıyor, gazete yöneticileri devlet ve iş çevreleriyle varılan anlaşmalar sonucu görevden alınıyor, istifaya zorlanıyor.
Gazeteleri ve diğer yayın organlarını asparagas, boş haberler dolduruyor, gazeteciler kendilerini toplumu bilgilendirmekle değil, yönlendirmekle görevlendiriyor...
Çifte çürüme
Avrupa'daki Türkçe medya da çürümeden etkileniyor, zarar görüyor... Hem Batı, hem de Türkiye kaynaklı bir çürümeden...
ATGB, işte bu çürümenin artık çekilmez hale geldiği bir dönemde, bir "direniş hattı" olarak ortaya çıkıyor.
Bu çıkışın Avrupa'nın dört bir köşesinden olumlu destekler alması kaçınılmazdı.
Brüksel'den bir gazeteci ATGB'ye katılırken, "Örgütlenmenin her türlüsüne açık olduğum için bu çabalarınızı da destekliyorum. Özellikle bir boşluğu doldurduğunuz inancındayım. Tüm Avrupa'da görev yapan gazetecileri kucaklamanız ve yardımlaşma içinde olmanız da ayrıca sevindirici" diyordu, örneğin.
Düşmanca karşılayanlar da
Ama bu gelişmeyi düşmanca karşılayanlar da oldu... Çürümeden rahatsız olmayanların ve bundan çıkarları olanların düşmanlığı bu, büyük bir olasılıkla.
Onlar ne kadar çırpınsa da ATGB mesleğin gerektirdiği hak ve özgürlükleri koruyup, geliştirerek çürümenin durması, gerilemesi yolunda önemli görevler üstlenecek. (GK/NM)