Bianet haber sitesinin eş genel yayın yönetmeni Haluk Kalafat, Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde “Hak haberciliği ve Barış gazeteciliği” başlıklı konferansta konuşmacıydı.
Okuma Düşünce Kulübü ile Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte Kalafat, internet haberciliğiyle birlikte gazetecilik için yeni bir alanın doğduğunu ifade etti. Herkesin gazeteci olduğu bir zamana doğru gidildiğini aktaran Kalafat, Türkiye’de yurttaş gazetecilik tanımının değiştiğini söyledi.
Gazete kelimesinin kökeni
Sözlerine gazetenin kökenine değinerek başladı:
“Bizim mesleğin genel olarak bir hali var. Bu hal sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada da böyle. Bunun böyle olmasının temelde bir nedeni var. Gazete kelimesi Venedikçe’den dilimize gelme. Bunun da o zamanki anlamı ise para karşılığı satılan haber bülteni demek. Kökeni Anglo Sakson bir meslektir. Yaptığımız iş aslında var olan bir bilgiyi toplayıp, paketleyip başka insanlara sunmak. Gazetecilik aslında herhangi bir ürünü üretmekten farklı değildir. Bizlerde ham bilgiyi alıyoruz onları gazetecilik ilkeleri çerçevesinde hazırlayıp insanlara sunuyoruz".
Kalafat bu noktada bianet'te yapılan gazeteciliğe değindi:
"Burada değişen gazeteciliği nasıl yaptığınız. Biz bianet'te en geniş anlamıyla tanımladığıım hakları gözeterek ve barış gazeteciliği bağlamında çatışmayı artırıcı değil çözümü gözeten bir yaklaşımla yapıyoruz”.
Sosyal medyanın etkisi
Son yıllarda habercilik konusunun farklı alanlara kaydığını söyleyen Kalafat, “Artık internet gazeteciliği diye bir şeyden bahsedebiliriz. Bundan beş-altı yıl önce twitter, facebook gibi sosyal medya araçlarının habercilik konusunda bu kadar etkin olmadığını söyledi.
“Şimdi internet üzerinden haber alma olanakları farklılaştı. Mesela twitter bizim için haber alma alanı haline geldi. Bir medya olarak internet gittikçe daha önemli olmaya başladı. Sizlerin de eğitiminiz ne kadar internete dönükse o kadar avantajlı olacaksınız.”
Gazetecilik mesleğinin dönüm noktalarından birini yaşadığını söyleyen Kalafat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda gazeteciliğin karşılaştığı durum tamamen internet gazeteciliği ve yeni medya içerisinde nasıl var oluruz durumudur. Artık gazete kurumları son dakika haberciliği diye bir şey yapmaya başladılar. Bu tek satırlık haberler de artık internet haberciliğine hakim olmaya başladı. Habercinin tanımı genişledi; eline kamera alan herkesin haber üretebilir oldu. Ancak gazeteci profesyonel bir işi icra eden, gazetenin hazırlanmasına katılan, bunu uğraş, meslek edinmiş olan kimse” .
“Herkesin gazeteci olduğu yerde…”
Geleneksel medya kuruluşlarının karşı karşıya kaldığı gelişmeyi şöyle aktardı: “Mesela büyük haber ajansları var; muhabir ağı olabildiğince geniş. Ama bakıyorsunuz ana akımdaki haber kuruluşları haberi twitterdan aldığı bir yazıdan haber yapıyor. Bu noktada gazeteciye ne kadar ihtiyaç kaldı sorusu ile burun buruna kalmış durumdayız. Ne yaparsanız yapın herkesin gazeteci olduğu bir yerde ne kadar muhabiriniz olursa olsun haberi twitterdaki bir kullanıcıdan aktarıyorsanız sizin yeterince muhabiriniz yok demektir”.
“Yurttaş gazeteciliğinin tanımı değişti”
Herkesin gazeteci olduğu zamana doğru gidildiğini savunan Haluk Kalafat, “Artık 'yurttaş gazeteciliği’ dediğimiz bir olay var. Elinde kamera olan her kişi gazetecidir mantığı içerisinde onların verdiği haberleri diğer insanlara aktaran yapı gibi düşünebiliriz bu yurttaş gazeteciliğini. Aslında tanımı bu değildi, hak haberciliğine yakın yakın bir tanımı vardı bunun. Aslen gazeteciye ‘eğer bir haber yapıyorsan odağına o gelişmeden etkilenecek insanı, canlıyı koy’ diyen bir yaklaşımdı. Ama artık bunun içi değişti. Bizde ve dünyada haberi, haberin geliştiği yerde şahit olan insanların aktarmasının adı oldu. Artık mesleğimizin kapsamı, anlamı bu anlamda da genişledi. Herkesin gazeteci olduğu bir duruma doğru ilerliyoruz. Bu bağlamda bianet’in hak haberciliği, barış gazeteciliği gibi yaklaşımlarının önemi artıyor. Gazeteciliğin geleceğinde gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğine dair bu tür kapsayıcı yaklaşımlar yol gösterici olacak. Dolayısıyla bianet gibi oluşumların bu konularda pratik üretmesi kadar akademinin de bu alanda bilgi ve teori üretmesi gerekiyor.” (MN/HK)