Fotoğraf: Can’ın Arkadaşları ve Meslektaşları
Can’ın Arkadaşları ve Meslektaşları grubu, bugün Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ı tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevi’nde ziyaret etti.
Ziyaretin ardından cezaevi önünde yaptıkları basın açıklamasında, Atalay ile “hukukla, yasayla pek bir bağı ve irtibatı kalmamış olan siyasi tutukluluk sürecine dair” görüş alışverişinde bulunduklarını açıkladılar.
“Yargıtay’ın gerekçesini hayretle okuduk”
Açıklamada, Atalay’ın yargı sürecini şöyle değerlendirdiler:
“Yargıtay 3. ve 4. ceza dairelerinin, Anayasa Mahkemesinin aynı konudaki yerleşik kararlarına karşın, Can Atalay’ın milletvekili seçilmesini serbest bırakılması için yeterli bir hukuki neden olarak görmemesini, Anayasanın açık ve emredici hükmünü görmezden gelerek, ancak kendisinin hukuka uygun bulduğu anayasa mahkemesi kararlarına uyacağı, kendisinin uygun görmediği Anayasa mahkemesi kararlarına uymayacağı anlamına gelen gerekçesini hayretle okuduk.
Anayasanın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu ve yargı organlarının da bu kararlara uymak zorunda olduğu açık ve net olarak yazılmıştır. Hukukun ve anayasanın öngördüğü bariz bir kuralın bu şekilde tersyüz edilmesini avukatlar olarak içimize sindirmemiz mümkün değildir.
Dosya Anayasa Mahkemesinde
Can Atalay, aynı haksızlığa ve mağduriyete maruz kalmış diğer milletvekilleri gibi bireysel başvuru hakkını kullanarak konuyu Anayasa mahkemesine götürmüştür. Emsalleri ortada, diğer milletvekilleri gibi arkadaşımız ve meslektaşımız Can Atalay bakımından da pek muhtemel aynı süreç yaşanacak, aynı sonuç çıkacaktır.
Anayasa Mahkemesi, bu durumdaki milletvekillerine ilişkin içtihadında, ikirciksiz olarak şunu söylemektedir: Bir milletvekili hakkında, seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olsa dahi, “hakkındaki suç isnadı anayasanın 14. maddesindeki durumlar kapsamındadır” denilerek yargılamaya devam edilemez, tutuklanamaz.
Anayasanın 14. maddesindeki durumların kapsamına hangi suçların girip girmediği belirsizdir ve bu belirsizlik yargı organları tarafından giderilemez. Anayasa mahkemesinin bu açık içtihadına karşın Can Atalay’ın tutukluluğunu ve yargılamasını devam ettiren Yargıtay ilgili ceza dairesi kararları açık bir anayasa ihlalidir.
Bir hukuk devletinde, yargı makamları dahil herhangi bir kurum ve kişi, beğenmediği ya da uygun görmediği bir anayasa ya da yasa hükmünü yanlış bulduğunu söyleyebilir, eleştirebilir ama ben buna uymuyorum diyemez. Böylesi bir karara imza atan Yargıtay ilgili ceza dairesi üyelerinin yaptığı budur.
Anayasa Mahkemesine seslendiler
Evet sonuç şimdiden bellidir. Öyleyse, Can Atalay’ı Anayasa Mahkemesi kararına kadar geçecek bir süre kadar daha hapiste tutup, milletvekilliği görevini yapmasını fiilen engellemeye dönük bu tutumun esas maksadı nedir? Böyle bir hukuksuz süreç işletilerek Can Atalay üzerinden parlamentoya, parlamento üyelerine ve topluma verilmek istenen mesajın farkındayız elbette. Ama bu mesajı hukukçu sorumluluğumuz ve vicdanımız gereği reddediyoruz.
Buradan Anayasa Mahkemesine de bir çağrıyla sözlerimizi bitirmek istiyoruz: Beklentimiz ve talebimiz, daha önce tüm yönleriyle görüşüp sonuca bağladığınız bir konuda, daha fazla gecikmeye fırsat vermeden karar vererek, halkın siyasi iradesinin, TBMM’nin, yasama fonksiyonunun ve hukukun itibarının her geçen gün daha fazla hırpalanmasına, çiğnenmesine engel olunuz, anayasanın ve hukukun gereğini yerine getiriniz, yargının, bizzat yargı mensuplarınca hukuk kılıfı arkasına gizlenilip siyasi amaçlar uğrunda örselenmesi ve kullanılmasına izin vermeyiniz.” (AS)