Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, bir basın toplantısı düzenleyerek her dört çocuktan birinin cinsel istismara uğradığına dikkat çekti ve tüm yetkilileri sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı.
Türk mimar ve Mühendisler Odası Birliğinde (TMMOB) dün (8 Kasım) düzenlenen toplantıda konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şahika Yüksel "Hüseyin Üzmez yalnız değil. Çocuklara yönelik cinsel istismar çok yaygın" dedi.
Basın toplantısına Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER) başkanı avukat Hülya Gülbahar, Kadınların Medyayı İzleme Grubundan (MEDİZ) Melek Özmen ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da katıldı.
“Çocuğun aile içi istismarla baş etmesi zor”
"Çocukluk çağı cinsel istismarının o kişinin tüm yaşamını etkileyeceğini" belirten Yüksel, "bu durumla baş edilebileceğini, ancak bunun gerekli destek sağlandığında mümkün olabileceğini" söyledi.
“Cinsel istismara uğrayan çocuğun aile ve arkadaşlarından destek alması gerekiyor. İstismar aile içi olduğunda çocuğun bununla baş etmesinin çok zor.”
Yüksel, cinsel istismarla ilgili yapılan haberlerde çocukların afişe edilip kimliklerinin belirtilmemesi gerektiğini vurguladı.
"Yasa değiştirmek yetmez”
"Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) çocuğun cinsel istismarına yönelik madde bulunduğu halde, uygulama konusunda nasıl bir direnç olduğunun Üzmez olayıyla görüldüğünü" belirten Gülbahar AKP’li kadın milletvekillerinin Üzmez olayının hemen ardından derhal bir yasa değişikliği önerisi hazırladıklarını hatırlattı.
“Bu durum yasa değişikliğinden öte yapısal bir değişikliğin gerekli olduğu gerçeğini örtülüyor. Kamuoyuna tartışma fırsatı verilmiyor. Bu masrafsız ve kolay işle sorumluluğu üzerinden atan iktidar ve muhalefet yasama dışındaki alanlardaki eksiklikleri ve yanlışlıkları göz ardı ediyor."
MEDİZ’den Özmen, Üzmez'in yaptığı eylemi meşrulaştırmaya çalışan beyanlarını kanal kanal gezerek açıkladığına işaret ederek, medyayı bu konuda daha özenli habercilik yapmaya davet etti.
"Üzmez'in ‘Ben gazeteci vurmuş adamım’ diyerek medyayı da tehdit ettiğini" belirten Özmen, "Bu kişinin eylemini meşrulaştıran tüm beyanlarına yer vermek sorumlu davranmamak anlamına gelir" dedi.
Fincancı: Adli Tıp Başkanına da dava açılmalı
“Mahkemeden ‘Annenin uygunsuz bir yaşam biçimine sahip olduğu, dolayısıyla çocuğun da buna alışmış olabileceği, kendi rızasıyla bu eylemi gerçekleştirmiş olmasının mümkün olduğu’ gibi bir sonucun bile çıkabileceğini” söyleyen Fincancı şunları söyledi:
“Bunun örnekleriyle daha önce pek çok kez karşılaştık.. 2003'te değiştirilen Adli Tıp Kurumu ile ilgili yasaya göre, kurulda çocuk psikiyatrisinin bulunması zorunlu ama üzerinden beş yıl geçmiş olmasına rağmen bu yasa uygulanmıyor. Bu durum görevi ihmal anlamına geliyor. Bu nedenle tüm kadın ve çocuk hakları örgütleri, tüm sivil toplum kuruluşları, Adli Tıp Kurumu Başkanı'na görevi ihmalden dava açmalılar." (BÇ)