* Fotoğraf ve Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
Asrın Hukuk Bürosu, müvekkilleri PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaşanan ihlallere ve mevcut koşullara dair 2022 yılı raporunu, Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilmesinin yıl dönümünde (15 Şubat 1999) açıkladı.
• PKK Lideri Abdullah Öcalan Şubat 1999'dan, diğer mahkûmlar Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ise Mart 2015'ten beri İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuluyor. Öcalan, Yıldırım, Konar ve Aktaş'tan 23 aydır haber alınamıyor.
Hukuk bürosu, raporu açıklamadan önce Türkiye, Rojava ve tüm coğrafyada 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı ve sabır diledi.
24. yıl
"İmralı Ada Hapishanesinde Yaşanan Hak İhlalleri ve Mevcut Koşullara Dair 2022 Yılı Tespit Raporu"nda öne çıkanlar şöyle:
"Her fırsatta toplumsal örgütlülüğün önemine vurgu yapan Sayın Öcalan ve İmralı cezaevinde tutulan diğer müvekkillerimiz Sn. Yıldırım, Sn. Konar ve Sn. Aktaş'tan 23 aydır hiçbir şekilde haber alamamaktayız. Ulusal mevzuat, uluslararası sözleşme, evrensel norm ve değerlere aykırı olan bu durum bu denli felaketlerin yaşandığı bir süreçte dahi ısrarla devam ettirilmektedir.
"Sistemle mücadeleyi kolektif hale getirme çabasında olan Sn. Öcalan'ın maruz kaldığı uluslararası komplo 24.yılını geride bırakmıştır. Ancak 24 yıldır demokratik birlikteliğin inkarı olarak yaşam bulan İmralı tecrit sistemi artık sürdürülemez bir hal almıştır. İşkence ve kötü muamele yasağının ihlalini oluşturan mevcut haber alamama hali müvekkillerimizin sağlık ve güvenliğine dair yadsınamaz kaygılara sebep olmaktadır.
Haberleşme hakkı
"Kurulduğu günden bugüne İmralı Ada Hapishanesi, temel hak ve özgürlüklerin sistematik olarak ihlal edildiği bir mekân olmuştur. Gelinen aşamada ise müvekkillerin Anayasa'da, uluslararası sözleşmelerde ve yasalarda tanınan; avukatları ile görüşme hakları, aile bireyleri ile görüşme hakları, dış dünya ile telefon, mektup, faks vb. her türlü iletişim araçlarıyla haberleşme hakları tümüyle ortadan kaldırılmış vaziyettedir.
"Sn. Abdullah Öcalan; 15 Şubat 1999 tarihinden beri İmralı ada hapishanesinde, tek kişilik hücrede tutulmaktadır. İlk 10 yıl boyunca bu ada hapishanesinin tek mahpusuydu. 2009 Kasım ayından itibaren bu hapishaneye tadilatla başka hücreler eklenip beş mahpus daha getirilse de hafta içi günün 23 saati, hafta sonu 24 saat boyunca tek kişilik hücrede tutulmaya devam edilmiştir.
Mektup, telgraf, faks...
"'Incommunicado' haber alamama hali 2022 yılında da kesintisiz sürdürülmüştür. Örneğin müvekkillerimizle iletişimin kesildiği 25 Mart 2021 tarihinden 2022 yılının sonuna kadar 238 avukat ve 79 aile-vasi görüşme başvurusuna yanıt verilmemiş, bu süreçte müvekkillerden herhangi bir yazılı mektup, telgraf veya faks alınamamış, herhangi bir telefon görüşmesi de gerçekleştirilememiştir.
"Bu kararlardan müvekkiller hakkında altı ayda bir periyodik olarak ve adeta fabrikasyon kararlar ile telefon ile görüşme kısıtlaması getirildiği anlaşılmaktadır. Hakeza yıl içinde müvekkillere düzenli aralıkla gönderilen çok sayıda mektuba da herhangi bir yanıt alınamamıştır. Bu mektupların muhatabına ulaştırılıp ulaştırılmadığı bilinmediği gibi yıl boyunca kendileri tarafından kaleme alınmış herhangi bir mektup, telgraf veya faksları da tarafımıza ulaştırılmış değildir."
CPT açıklama yapmadı
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi'nin (CPT) 20-29 Eylül'de İmralı'ya yaptığı ziyarete de değinilen raporda, CPT'nin ziyarete dair herhangi bir açıklama yapmadığı vurgulandı.
Türkiye'nin kendisinden talep edilen bilgileri ve istatistiki verileri bugüne dek paylaşmaktan imtina ettiği kaydedilen raporda son olarak şöyle dendi:
"Son olarak kısmen kendini ifade edebildiği 2019 yılındaki görüşmelerde ifade ettiği prensipler, toplumsal sorunlara yapıcı çözüm önerileri bir kez daha bu durumu kanıtlamıştır. Sonuç olarak İmralı hapishanesinde tecrit ve işkence politikası terk edilmeli, evrensel hukuk ilkeleri tanınmalı, aile ve avukat ziyaretlerinin önü derhal açılmalı, kendilerinden haber alınması sağlanmalı, sağlık, özgürlük ve güvenlik koşulları güvenceye alınmalıdır."
(TY)