Asmalı Konak, geçen hafta Pazartesi günü sona erdi Üstelik de en heyecanlı yerinde. Muhtemelen dünya televizyonculuk tarihine geçecek bir zeka örneği ile, Asmalı Konakın sonu sinema filmi olacak, yani dizinin sonunu öğrenmek isteyenler para peşin, kırmızı meşin misali sinemaya gitmek durumunda kalacak.
Son fantezisi!
Bir kere bu, evet biz de çok da olduğu söylenemez ama, televizyon etiğine aykırı bence. Televizyon denilen icat, izleyiciye bedava hizmet sunar, bunun karşılığında da, tıpkı Asmalı Konakın geçen haftaki son bölümünde olduğu gibi toplam 70 dakikalık bir kuşak programdan 7 milyon 700 bin dolar kazanır.
Son bölümünü sinema filmi yapıyorum gayet hoş bir fantezidir, ama yılda sadece 10 film çekilen, dolayısıyla sinemanın bir endüstri olmadığı Türkiye gibi bir ülke için değil Ayrıca sondan önceki bölüm denilebilecek bir kuşaktan 7 küsur milyon dolar kazanan bir yapımın, sinema filmi riskine girmesi de, ekonomiden hiç anlamayan, ancak sinema izleyicisini iyi tanıyan benim gibi biri için bile komiktir
Asmalı Konakla ilgili herkesin söyleyecek bir şeyleri olduğu gibi benim de var işte Serdar Turgutun geçen haftaki yazısında söylediği doğruydu aslında, hepimizin içindeki yorumlayıcı, araştırmacı ruh kabardı, her konuyu bilir olduk birden İşte ben de ekonomiyle ilgili bile laflar edebildim sonunda
Bir dizi seyretmek
Elbette Asmalı Konakla ilgili söylenecek çok söz var. Bir çoğumuzun, ağalık sistemine karşı çıkan politik duruşlarımıza ve söylemlerimize karşın, Baharın uğradığı tecavüzü yok saymamız, ağanın evin yanaşmasından peydahladığı çocuğun evde çalışanların arasında büyümesine göz yummamız, bunun bir dizi olduğunun bilincinde olmamızdan kaynaklanmıyor elbette.
Zira, bunun bir dizi olduğunun bilincinde olsaydık, son bir haftadır, kelli, felli doktorlar bas bas bağırmazdı, biz de lenfomayı tedavi edebiliyoruz, neden Amerikaya gidiliyor diye
Evet, algı eşiğimizde sorun yaşıyoruz son bir haftadır. Baharın gerçekten yaşadığına, dolayısıyla gerçekten lenfoma olduğuna ve bu durumda Bahar için üzülmemiz gerektiğine tamamen inanmış durumdayız.
Seymen ağa gibi sevgili
Asmalı Konakın feodal yapısı ya da iyi eğitim görmüş kentli kadının birden bir kasabaya yerleşmesi ile ilgili dünya üzerinde yapılabilecek bütün yorumlar yapıldı. Şimdi sıra, yorumlayanları yorumlamakta
Yeni nesil köşe yazarlarımız, elbette konunun üstüne atladılar, liberal ve entelektüel bakış hem yerdi ağalık sistemini, hem de eğlendi Ama hiç kusuruma bakmasınlar, özellikle kadınların yazılarından bas bas ben de Seymen gibi bir sevgili istiyorum çığlıkları geliyordu.
Neyse ki Radikalde Nuray Mert, sonunda meslekten gelme biri olarak yüreğime su serpen bir yazı yazdı Asmalı Konak bana sorarsanız çirkin bir yerdi diye başlayan Asmalı Konak ne?, neleri yok sayarak nelere hayran olduğumuzu anlatıyor Bence çok da iyi yapıyor
Asmalının iki mekanı
Asmalı Konak, hepimizin içinde olmak istediği bir evdi aslında Kimsenin çalışmadığı, dolayısıyla zorlama bir iki mekan dışında, sadece yemek sofralarında ve hastanelerde geçen, sıradan bir hayattı
Peki neden delirdik? Sorunun cevabını bilmiyorum, pek ünlü televizyon programları cevabı aramak adına özel dosyalar hazırladılar, saatlerce kafa patlattılar ama Seymen çok beğeniliyor, Ne olur Bahar ölmesinden ileri gidemediler
Altaylının boşveremediği sosyoloji
Son bölümle aynı gece yayınlanan Teke Tek beni en şaşırtan tarafıydı işin. Son zamanlardan aklımda kalan Teke Tek görüntüleri Mehmet Ağarlı ya da Ermeni meseleli olduğundan belki, Fatih Altaylının bu sosyolojik bir olgu haline geldi diye neden bu programı yaptığına dair kendini kandırması bile abuk geldi bana.
Türker Alkandan, Haluk Şahine ve hatta ekonomi yazarlarına kadar herkesin en az bir gününü konuya ayırmasının ise iki sebebi olabilir, ya reytin kaygısı ya da dünyanın hiçbir yerinde görülmediği şekilde haftada altı gün yazan köşe yazarlarının yazacak bir şey bulamaması
Fenomeni kim yarattı?
Asmalı Konakın toplumsal bir fenomen haline geldiği bir gerçektir. Duruma kimsenin bir itirazı olması şu aşamada mümkün değildir, ancak, fenomen haline gelmesinin tek sebebinin medya olduğu da asıl noktadır.
Kapadokyaya turist akını başladığı doğrudur, ülke turizmi için sevindiricidir, ancak okul gezileri anlaşılmazdır. Ailesinde lenfoma olan insanların durumdan etkilenmesi normaldir, ancak muhtemelen ailesinde bu tarz bir hastalık olan insanlar, akıllarına hastalığı getirecek her şeyden etkilenmektedirler, dolayısıyla Baharın ölmesi pek çok lenfoma hastasını ve ailesini derinden etkileyecek demek manasızdır
Endişeye mahal yok
Son bölümün gecesinde, insanlar Internette Prof. Williams ve New York ve lenfoma taraması yapması ve neyse ki New Yorkta böyle bir doktor olmaması da histerinin farklı bir boyutu tabi
Ama kendimizi çok iyi tanıyoruz, durumun en fazla filmin gösterimden kalktığı ana kadar süreceğini biliyoruz. Bizim daha önceden İkinci Bahar deneyimimiz var, bir şey olmuyor, bir iki ay sonra geçiyor, endişelenmeyin yani konak ailesi için, unutursunuz (ÇM)