Çizimler: Aslı Alpar
Emine Hanım, 1922 doğumlu, İstanbullu, zengin bir ailenin kızı. Babası okulla ilişkisini kesiyor. Evdeki eğitimi de engelleniyor. Sevdiği ile hayat kurmasına izin verilmiyor.
Emine Hanım tek değil. Belki Doğu Karadeniz’de “Asiye Hanım”, Kürt illerinde, “Rojbin Hanım”
Türkiye’de hayatı değersizleştirilen binlerce kadın olduğunu tahmin etmek zor değil.
Değersizleştirilen hayatların savunucusu, çağımızın önemli çizerlerinden Aslı Alpar’ın anneannesi Emine Hanım’ı yine kendi çizimlerinin de yer aldığı “Emine Hanım’ın Romanı” ismiyle kitaplaştırdı.
Alpar, “Özel olan politiktir” sloganıyla anneannesinin yaşamından yola çıkarak, Türkiye’nin yakın tarihini bir kadının gözünden anlatıyor.
Alpar’la söyleştik.
Yas süreci...
Emine Hanım’ı yazmak nereden aklınıza geldi?
Aslında başka bir dosya üzerine çalışıyordum. Ancak o sırada evimizi taşıdık ve annemde kalması gereken aile albümü de yanlışlıkla benimle geldi. Taşınma telaşının ardından albümü de düzenlemek istedim. Düzenlerken de anneannemin hemen hemen tüm fotoğraflarda mutsuz olduğunu, sanki fotoğrafın çekildiği mekân ve anda değil de başka bir âlemde olduğunu fark ettim.
O mutsuzluğun peşine düştüm. Her fotoğrafı onun bana anlattıklarıyla bir daha düşündüm, ortaya yavaş yavaş bir kurgu çıktı.
Sanki asıl bu kitabı yazmanızın ardından ona veda ediyorsunuz veya ona karşı son yapmanız gerekeni yapıyormuşsunuz gibi hissettim ben?
Kitap bittikten sonra ben de böyle hissettim.
Onun yokluğundaki acı halini böyle bir üretime dönüştürdüğünüzü söyleyebilir miyiz?
Yas ilginç bir süreç. Anneannem öldüğünde onun acıları dindiği için bir süre rahatladığımı hatırlıyorum. Ölümünden iki yıl kadar geçmişti, fırından sıcak ekmek alıp eve döndüğüm bir sabah anneannemin sıcak ekmeği nasıl sevdiğini hatırlayıp, “bir daha hiç yiyemeyecek” diye oturup ağlamıştım.
Yitirdiğiniz kişinin ardından kalan boşluğun yerine bir ikame arıyorsunuz. Ondan kalan yer halen sıcakken o boşluğu daha çok keder kaplıyor olsa da zamanla onun anısını da yaşatacak bir çaba iyi geliyor. Verilmiş bir sözü tutmuş gibiyim.
“Kadınların hayatları değersizleştiriliyor”
Emine Hanım’ın Romanı’nda iki kez geçen bir kavram var “hayatı değersizleştirilen kadınlar” bu kavramı biraz açar mısınız?
Seve seve… Çocukluğumu anneannem ve dedemle geçirdim. Ben büyürken onların yaşlılığının en yakın tanığıydım. Yalnızca dedeme kıyasla anneannemin yaşlandıkça hem sosyal hayatta hem aile içinde daha da görünmezleştiğini izledim.
Anneannemi ve onun ruhsal sıkıntılarının duvar gibi gözümüzün önünde olmasına rağmen her gün o duvarın içinden geçen yakınlarını gördüm… Sınıflı, cinsiyetçi dünyamızda görünür olmanın hiyerarşileri var. Bu hiyerarşinin kabul edildiği bir toplum; kadınlara, LGBTİ+’lara kendinden utanmasını, kendini sevmemesini, bir değeri olmadığını hissettirmekte çok başarılı. Emine Hanım da onlardan biri. Çocukluğundan itibaren engellenmiş ve görmezden gelinmiş.
Hayatta kalmayı kendinden, hayallerinden vazgeçerek başarabilmiş. Bedelini ağır biçimde ruh sağlığı ile ödemiş. Yapayalnız kalmış. Bunu izleyerek büyüyen biriyim, seyirci pozisyonundan çıkıp anlatmak istedim.
“Çizerek anlatmayı seviyorum”
Kitaptaki karikatürlerle de özellikle insanların yüzünü kapatıp başka figürlerle çizmenizin bir nedeni var mı?
Anneannem hayattayken olanın aksine kitapta kimse Emine Hanım’ın önüne geçmesin istedim. Ne hikâyesiyle ne görüntüsüyle. Onunla aynı kareye giren herkesi görünmez yapmak anneannem öne çıkarmak istedim.
Aileniz ne tepki verdi kitap nasıl karşılandı?
Yalnızca kendi seçtiğim ailemle görüştüğüm için desteklediler. Annem kendi annesine dair bazı travmalarının tetiklenebileceğini söyledi ancak dosya üzerinde çalışırken de dâhil olmak üzere hafızamın beni zorladığı anlarda destek oldu.
Kitabın formatı da karikatür romanı gibi bu neden aklınıza geldi foto roman gibi yani?
Çizerek anlatmayı seviyorum, elimden gelen bu. Ancak bu kitapta fotoğrafları kullanmam şarttı. İki sebepten; ilki Emine Hanım’ın bir dönem etiyle kemiğiyle aklındaki düşünceleri, uzağa bakan gözleriyle yaşamış biri olduğunu daha etkili vermek diğeri ise onun hayatını kendisinden alıkoyan fail aileyi işaret etmek.
Anneannemin kendisinin de dâhil herkesin faili olduğu Emine Hanım’ın Romanı’ndan fotoğraflarda yüzleri biraz da bu kriminal algıyı pekiştirmek için karaladım. Çizginin daha etkili olmayacağını düşündüm bu çalışmada. Çizginin destekleyen öğe olarak kalmasını tercih ettiğim ortaya böyle bir çalışma çıktı.
Başka kitaplar da gelir mi?
Üzerinde çalıştığım, -biri bitmek üzere- hepsi de çizgi roman olan üç dosyam var. Sanırım gelecek. J
Son olarak neler eklemek istersiniz?
Teşekkür ederim.
Kitabın Künyesi: Aslı Alpar, Kara Kayga Yayınları, Ekim 2020, 72 Sayfa
(EMK)