İnsan Hakları Derneği kurucularından Didar Şensoy, ölümünün 33. yılında İstanbul Feriköy'deki mezarı başına anıldı.
İHD İstanbul Şubesi Twitter hesabındna yaptığı paylaşımda, "Aramızdan ayrılışının 33. yılında Didar (Şensoy) Ablamızı mezarının başında sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Onun giderken bizlere bıraktığı mücadele anlayışı, azim ve kararlılığı insan hakları mücadelemize rehberlik etmeyi sürdürüyor..." dedi.
Didar Şensoy, 12 Eylül hapishanelerindeki baskılara dikkat çekmek amacıyla kendisi ve tutuklu yakınlarıyla İstanbul'dan Ankara'ya gitmiş, TBMM'nin önündeki eylem sırasında polis müdahalesi sonucu 1 Eylül 1987'de şeker komasına girerek hayatını kaybetmişti.
Çizim:Tülay Sönmez
"Onların 12 Eylül sonrası yürekleri ana, bedenleri militandı" diyen Tülay Sönmez, Didar Şensoy'u şöyle anlattı:
"Bizlerin Didar Ablası.. Zamansız kadın. Genelde çizimlerimde benzetme kaygısı taşımadan onu en güzel hangi sembollerle ve desenlerle ifade edeceğimi düşünürüm. Benim aklımdaki resim ise çoktan çizilmişti... Ve tabii ki en genç ve en güzel olanı idi... Çünkü o da böyle isterdi. Aslında her zaman güzel ve bakımlı idi (göz makyajı yapışını bir buçuk iki saat beklediğimi bilirim.)
"Çelik disiplin"
"Aurasından yansıyan ışık karanlıkları aydınlatırcasına müthiş bir enerji yaratırdı ve büyülenmiş gibi olurdun... Yok!!... Hayır, mistik bir kahramandan söz etmiyorum, çok iyi tanıdığım, birlikte omuz omuza savaştığım kadından bahsediyorum.
O enerji ile cuntanın makamlarının açılmadık kapısı kalmaz 'efendim' diye başlar, aurası ile karşısındakinin başını döndürürdü. Enerjisi yüksek her insan gibi onun da sert köşeleri vardı ve korktuğunu, çekindiğini düşündüğü insanlara hiç ama hiç taviz vermez kendince de tavır alırdı.
"Aslında çelik disiplin de denebilir. Ailedeki iki kişi Hüseyin Abi (ki o da iyi bir örgütleyici ve stratejisttir) ve Didar Abla tam bir çelik disipline sahipti.
"Didar Ablanın bütünleştiği, hiç eksik etmediği suyu ve sigarasını da unutmamalıyız. Bizler onun 'sidikli gelinler'i idik. Bizi de çok severdi ama 'aslanlar'ı onlar... Onlar bir başkaydı.
"'Çocukları'nın haklarını aramak için gittikleri Ankara'da saldırıya uğrarlar ve Didar Abla şeker komasına girer ama tıbbi müdahale yapılmasına izin verilmeyerek hayatını kaybetmesine neden olurlar. Tarih, 1 Eylül Dünya Barış Gününü göstermektedir.
Cunta sonrası en büyük kortejle uğurlanırken tüm insanlar ona selam duruyordu.
"'Aslanlarım direnin' diyen sesi kulaklarımda"
Kerim Eren daha önce Didar Şensoy için şu cümleleri yazmıştı:
"Tarih 1 Eylül 1987 yılını gösteriyordu. 12 Eylül faşizminin, devrimcileri cezaevlerine doldurup tüm muhalefeti yok ettiğini düşündüğü bir zamanda cezaevlerinde ölümüne direnenlerin sesine ses olmaya, onların direnişini dünyaya duyurmak için mutfaklarından sokaklara çıkan kadınların baskı ve şiddete boyun eğmeyen insan hakları savunucuları oldukları bir zamandı.
"Plaza de Mayo annelerinden esinlendikleri beyaz başörtüleriyle, tüm engellemeleri aşarak Ankara'ya yürümüşler, meclis merdivenlerinde yoğun polis şiddetine uğramışlardı. İşte burada, sadece Hasan'ın değil, 'aslanlarım' dediği tüm devrimcilerin ablası, annesi Didar Şensoy adını unutulmayacaklar listesine yazdırmıştı.
"Her zaman Didar Abla bize hâlâ kulaklarımızdan silinmeyen sesiyle 'aslanlarım direnin' diyecek, ve biz de her zaman söyleyeceğiz, Didar'lar Ölmez!"
Didar Şensoy hakkında
İnsan hakları savunucusu. 1987'de 1 Eylül Barış Günü'nde Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanıyla görüşmek üzere Meclis önündeki insan hakları savunucuları arasındaydı. Engellendiler, yerlerde sürüklendi. Hayatını orada kaybetti.
1934, Yugoslavya doğumlu. Yugoslavya'da radyo spikerliği ve öğretmenlik yaptı. Kardeşinin tutuklanması ile cezaevleri koşullarının iyileştirilmesi ve ihlallere karşı mücadeleye katıldı. 12 Eylül askeri darbesinin tüm demokratik hakları ortadan kaldırması ve cezaevlerindeki ihlallere karşı gelişen hak mücadelesinin önderlerinden oldu.
(AÖ)