Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) askıda ekmek kampanyası hafta boyunca halkın, medyanın ve muhalefet partilerinin tepkisini çekti.
"Türkiye halkı kuru ekmeğe muhtaç edildi" yorumları da yapıldı, "MHP, bu kampanyayla kendi ittifak ortağı AKP'ye muhalif bir yerde durdu" değerlendirmeleri de.
Çok sayıda eleştirinin odağındaki bu kampanya nasıl okunmalı? MHP, gerçekten muhalefet mi yaptı? Kampanya, Türkiye siyasetinde ve ekonomisinde neye denk düşüyor?
Bu soruları; "Devlet, Ocak, Dergah" ve "Devlet ve Kuzgun – 1990'lardan 2000'lere MHP" kitaplarına katkı sunan gazeteci Kemal Can ile Altınbaş Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu'na sorduk.
Kemal Can; kampanyanın, dolaylı olarak "ekonomik krizin itirafı" diye nitelendirilebileceğini söylüyor. Ancak Can'a göre; bu, başarılı olmayan politik bir hamleden fazlası değil.
Kozanoğlu ise "İnsanlar yoksullaştılar, yek ekmeğe muhtaç oldular" diyor.
"Tanzim satışlar gibi ters tepti"
Kemal Can yanıtlıyor.
MHP, askıda ekmek kampanyasıyla muhalefet mi yapmış oldu?
Bahçeli'nin askıda ekmek kampanyası, muhalefet çevrelerince ekonomik krizin itirafı gibi değerlendirildi. Bu hamlenin dolaylı olarak buna neden olduğu çok açık. Ama bunun, bir tür muhalefet ihtiyacıyla ya da iktidarla mesafeyi göstermek için ortaya atıldığı fikrine katılmıyorum.
Çünkü hem tartışmanın sonrasında hem bu öneriyi ortaya atarken iktidarın ekonomi politikasına eleştirel bir tutum sergilemedi. Hatta bunun öncesinde Berat Albayrak'ı beğendiğini söylemişti ve de ekonomik krize ilişkin şikayetlere dönük olarak "Önemli olan beka meselesidir. Bugün bulunamayan ekmek nasıl olsa yarın bulunur" diye açıklamalar yapmıştı.
Dolayısıyla bu kampanya da ekonomik sorunların, Erdoğan'ın söylediği gibi sabırla ya da Bahçeli gibi dayanışma yöntemleriyle ama mesele edilmeden geçilmesi gerektiğini gösteren bir politik tutum olarak gündeme getirildi bence.
AKP'nin daha önce gündeme getirdiği tanzim satışların ters tepmesi gibi bu da aslında aleyhte gelişti. Yani başarılı olmayan bir politik hamle olarak değerlendirebiliriz.
MHP'nin 2018'den önce ekonomi konularında iktidarla arasındaki mesafeyi biraz korumak gibi bir tutumu vardı, evet. Ama 2018'den itibaren iktidarın politik sözcülüğünü de üstlendiği için bu mesafesini önemli ölçüde zaten kaybetti.
"İktidar, muhalefeti yok sayarak ilerlemeye çalışıyor"
O meşhur askıda ekmek fotoğrafının ortaya çıkmasında muhalefetin payı ne sizce?
Aslında ekonomi ve ekonominin ortaya çıkardığı, hayata yansıttığı temel sorunların ana politik mesele haline getirilememesinde iktidarın birtakım politik manevraları kadar muhalefetin yetersizliklerinin, asıl olarak da siyaseti algılamadaki bozulmanın etkisi var.
Ekonomik krizin, siyasi sonuçlar doğurmaması herkesin payının olduğu kolektif bir sorun.
Bu sorunu yaşayanlar da politik zemini ve aktörleri zorlayarak gündeme taşımıyorlar ya da gündem belirleyici hale gelmesini sağlamıyorlar. İktidar da zaten bunları yok sayarak ilerlemeye çalışıyor.
Bu, her sorunun bireysel algılanmasıyla ilgili. Bunu salgın konusunda da görüyoruz; insanları maske takmayan, plaja ya da cenazeye giden kalabalıkları suçlayarak kamusal sorumluluğu ikinci plana iten bir algı yerleşmesi var. Bu kırk yıllık bir hikâye ve bunda herkesin payı var.
"İnsanlar yek ekmeğe muhtaç oldu"
Hayri Kozanoğlu yanıtlıyor.
Bu kampanya, Türkiye ekonomisine dair ne söylüyor?
İktidarın ortaklarından bir tanesinin askıda ekmek kampanyası açması üç anlama geliyor. Birincisi; insanlar ülkede yoksullaştılar, yaygın ifadeyle yek ekmeğe muhtaç oldular.
İkincisi, durumu uygun yurttaşlar ekmeği finanse ederlerse dahi bir başka yurttaşın 'Ekmeğe muhtaç oldum' deyip bunu alması başlı başına onur kırıcı. Bu kamu tarafından dağıtılabilir, marketlere ekmek bölümleri konabilirdi.
Üçüncüsü de; yurttaşların ekmekle besleneceklerinin ve bunun ne kadar kötü bir beslenme tarzı olduğunun, proteinden yoksun kalacaklarının kabulü.
"Pandeminin yarattığı kriz"
Bugün yaşanan ekonomik krizin, AKP hükümeti henüz ortada yokken yaşanan 2001 krizinden farkı ne?
2001 krizinin patlak verdiği dönemde Türkiye kontrollü kur rejimindeydi. Bir gece devalüasyon olmuştu Anayasa kitabının fırlatılması simgesel olayıyla ve insanlar ertesi gün uyandıklarında krizle karşılaştıklarını kabul etmişlerdi.
Bugün Türkiye'de yaşanan, hem dünyada yaşanan ekonomik krizin bir uzantısı hem de yavaş yavaş kendisini hissettirdi.
Pandeminin yarattığı kriz diğerlerinden farklı. Normal krizlerde insanların gelirlerini arttırdığınız zaman harcamaları da artar, ekonominin çarkları dönmeye başlar. Ama bugün insanlar sosyal mesafe nedeniyle belli harcamaları yapamıyor. (DŞ)