4 Şubat 1997'de, İsrail'den kalkan iki helikopter, Lübnan'ın güneyinde İsrail'in ilan ettiği "güvenlik bölgesi"ne İsrailli askerleri taşırken düşüp parçalandığında, 73 İsrail askeri yaşamını yitirdi.
Bir grup İsrailli annenin tepkisini çeken ve İsrail'in savaşını yeniden düşünmesine neden olan bu olayın ardından, "Four Mothers" kuruldu. Rachel Ben-Dor, Miri Sela, Ronit Nachmias ve Yaffa Arbel, hareketin kurucularındandı.
"Öldürmeyi değil, yaşamayı öğretmek"
"Four Mothers"ın kurucularından Rachel Ben-Dor, bir röportajında, şöyle özetliyordu duygularını:
"Harekete geçmekten başka seçeneğim olmadığı duygusuyla uyanmıştım. Yalnızca ülkemiz için ölmemiz değil, ülkemiz için nasıl yaşamamız gerektiği konusunda insanları eğitmemiz gerektiğini kavramıştım. Bu düşünceyi, çocuklarım ve başka çocuklar için ileri götürmem gerektiği duygusuna kapılmıştım.
Hatırlıyordum ki, oğluma küçükken oyuncak tüfek almamıştık. Üstelik, dinsel öğretilerimizde de 'öldürmeyeceksin' öğüdü vardı. Ama tüm bunlar, oğlumun orduda başka insanları nasıl öldüreceğinin eğitimini almasını engellememişti..."
"Oğluma hiç oyuncak silah almamıştım"
Hareketin bir diğer kurucusu Ronit Nachmias'ın dört çocuğu vardı, "kibutz"unda sanayi işletmesinin pazarlama sorumlusu olarak çalışıyordu ve bir röportajında şöyle diyordu:
"Oğlum askere alınıncaya dek, askeri hizmet üzerine düşünmemiştim. Bir sporcu olduğu için, basketbol takımında oynuyordu. Elit savaş birliklerine katılıp katılmayacağı belli değildi... Böylesi bir birliğe katılmış olması, bizim için sürpriz olmuştu.
Helikopter kazasının ardından, bir şeyler yapmak gerektiğine inanmaya başladım. Tıpkı onların bizi savaş cephesinden koruduğu gibi, biz de oğullarımızı iç cephede korumalıydık. Bunun için, siyasi donanım elde etmeliydik."
"Askerlerin kanı neden daha ucuz olsun?"
Bir başka "Four Mothers" kurucusu, Yaffa Arbel de şöyle diyordu:
"Ölü bir askerle, ölü bir yurttaş arasındaki farkı anlayamıyorum. Ölü bir askerin kanı, bir yurttaşın kanından daha mı ucuzdur?"
Miri Sela, "Women in Black" hareketinden geliyordu. Enver Sedat'ın İsrail'i ziyaretini televizyondan izlemiş ve durmaksızın ağlamış. Oğluna, "Oğlum bak sen barış döneminde dünyaya gelmişsin, belki de orduya bile gitmek gerekmeyecek" demişti.
Ama oğlu ordudaydı ve o da "Four Mothers"ın kurucuları arasında yer alıp, gençlerin göz göre göre öldürülmesine göz yummayacaktı.
"Four Mothers" kuruluyor
O günlerde, "Hakibutz" gazetesinde Eran Shahar imzasıyla yer alan, "Ordunun hizmetinde anneler" başlıklı makale, Rachel Ben-Dor'un dikkatini çekti.
Shahar, oğullarının sorgusuz sualsiz orduya katılmasını, İsrail ordusunun siyasi ve askeri hedeflerine hizmet etmesini, İsrailli annelerin sorgulamadan kabul etmesine çok şaşırdığını yazmıştı.
Rachel, Miri, Ronit ve Yaffa, görüşlerini paylaştıkları Shahar'la bir röportaj için anlaştılar. Bu dört kadın, birbirlerini tanıyorlardı, çocuklarını birlikte büyütmüşlerdi ve oğulları aynı günlerde askere alınmıştı.
Shahar yazıya başlık olarak "Four Mothers" adını koyduğunda, dört kadın da hareketin ismini kararlaştırdı.
İlk adım, sokak gösterileri
Annelerin hareketi, kısa sürede medyanın ilgisini çekti. İsrail'de "Women in Black" geleneğine uygun olarak trafiğin sıkışık olduğu saatlerde sokaklarda, köşe başlarında pankartlar açıp sessizce duruyorlardı. Başbakanın evi önünde gösteri yapıyorlardı. Çoğu eşine alışverişe gideceğini söyleyip gösterilere katılıyordu.
Sonra siyasi parti temsilcilerine mektuplar yazmaya giriştiler. Amaçları belliydi: İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1 Nisan 1998 tarihli 425 sayılı kararına uymasını, yani, Lübnan'dan askerlerini çekmesini talep ediyorlardı.
Harekette yalnızca anneler yer almıyordu. Her yaştan ve her iki cinsten insanlar, hareketi desteklemeye başlamıştı. Hiçbir siyasi partiye bağımlı olmayan bir sivil inisiyatiftiler. Oğullarının ve bütün gençlerin karanlık geleceğinden kaygı duyan kadınların oluşturduğu bir hareket...
"Siperlerde oğullarımızın yerini alalım!"
Hareketin bir çağrısında şöyle deniliyordu:
"Anneler! Bizler, analar olarak, oğullarımızın yerine Lübnan mevzilerinde Suriyelilerin ve İsrail hükümetinin rehinesi olmak istiyoruz. Anneler! Artık zaman kalmadı... Yarın bir kişi daha ölecek!
Oğulları Lübnan'da askerlik yapmaya gönderilen anneler! Bu mesajı destekleyin! Gelin hep birlikte Lübnan'daki mevzilerde oğullarımızın yerini alalım!
Oğullarımız yalnızca kendilerini savundukları halde, siperlerde vuruluyorlar ve yalnızca bir anlaşmanın imzalanmasını bekliyorlar. Bizler de Suriyelilerin ve İsrail hükümetinin rehineleri olan oğullarımızın konumuna girecek olursak, bir anlaşmanın imzalanmasını beklerken kendilerini siperlerde savunmakta onlardan daha kötü durumda olmayacağız!
Başbakanın evi önünde 15 Şubat'ta toplanıp onun bizleri Lübnan'a göndermesi için emir vermesini bekleyeceğiz! Görevimiz, oğullarımızı bulundukları yerde değiştirmek ve bir anlaşma imzalanıncaya kadar onlar yerine bizlerin rehine olmamızdır!"
Öldürülen her asker için gösteri
Her bir İsrailli asker Lübnan'da öldürüldüğünde, İsrail Savunma Bakanlığı'nın önünde gösteri yapıyorlardı! Hareket ülkeye yayılmıştı, Kudüs'te, Tel Aviv'de, Haifa'da birer avuç kadın, hareketi sürüklüyordu.
Kısa süre sonra, kadınların sokak gösterilerine karşı çıkan gruplar da, "İsrail ordusunun Lübnan'da kalması için" gösteri yapmaya başladı. "Vatan hainliği" suçlamalarına karşın kadınlar, başladıkları işi bitirmeye kararlıydı: İsrail ordusu Lübnan'dan çekilmeden, sokak gösterilerinden vazgeçmeyeceklerdi.
Karşıt görüşlerle diyalog
İsrail ordusunun Lübnan'dan çekilmesine karşı gruplarla toplantı yapıyorlardı... Aydınları, politikacıları, İsrail'in Lübnan'daki ordusunu çekmesi için sözcülük yapmaya davet ediyorlardı... İsrail'deki yabancı büyükelçilerden destek istiyorlardı...
BBC'deydiler, CNN'deydiler, Reuters, Associated Press, Fox News, Alman Televizyonu, ABC televizyonu, Kanada, Avustralya televizyonu; International Herald Tribune gibi önde gelen gazeteler onlarla ilgili röportajlara yer veriyordu. Arapça gazetelerle de temasa geçiyorlardı. Lübnan'dan The Daily Star ve Al Hayatt gibi gazetelerde onlarla ilgili röportajlar yer alıyordu.
Uluslararası kadın hareketi de onları destekliyordu.
"İsrail hükümeti, ordusunu Lübnan'dan çekiyor"
Hareket 7 Mart 2000'de "Four Mothers"ın kurucularının kararıyla tarihe karıştı. Çünkü "Four Mothers" öylesine bir kamuoyu oluşturmuş, hükümeti öylesine baskı altına almıştı ki, dönemin Başbakanı Barak, orduyu Lübnan'dan geri çekmeye karar vermişti.
Hareketin başkanı Rachel Ben-Dor, 7 Mart 2000 tarihli basın bildirisinde şöyle diyordu:
"Four Mothers hareketi, İsrail hükümetini, Lübnan'daki savaş trajedisine son vererek buradan nihayet çekilme konusundaki cesur kararı için kutluyor. Bugün, tünelin ucundaki ışığı gördük. Barış sürecinin çıkmazını aydınlatan bu ışığı, kimse yadsıyamaz. Ve bu ışık, bizler için dairenin kapanmasıdır.
Bu daireyi, birkaç bireyin çağrısıyla başlatmıştık, başkaları da bize katılmıştı. Artık hükümetin Lübnan'da savaşı sona erdirmek için üstüne düşeni yapacağına güvenmek istiyoruz. Her birimiz, evine ve sevdiklerine geri dönmeli..." (BB)