Hrant Dink, katledilişinin beşinci yılında onbinlerce kişinin katıldığı yürüyüşle anıldı. Hemen her kesimden insanın katıldığı yürüyüş saat 13:00'te Taksim'den başladı ve AGOS gazetesinin önünde son buldu.
Yürüyüşe katılanların ortak tepkisi ise mahkemenin iki gün önce Dink'in öldürülmesinin arkasında herhangi bir örgüt olmadığına dair kararı ile dosyayı kapatmasınaydı.
bianet'e konuşan katılımcılar, mahkemenin bütün sorumluluğu iki kişinin üstüne yıkarak "büyük ağabeyleri" koruduğu düşüncesinde.
Ersin Salman (68- Reklamcı): Mahkeme başkanı "içim rahat değil" diyor, Başbakan "temyizde düzeleceğini umuyorum" diyor, Cumhurbaşkanı "kesin karar değil, umut ederim çıkar" diyor. Neden hiçbir şey olmuyor? Çünkü tüm bu süreçte bu olaya karar veren sistem aklanıyor. Sonra başbakan kalkıp "düzelir umarım" diyor. Düzelecek zaten, başka çaresi yok. Ama onlar değil, biz düzelteceğiz. Onlar düzeltmek zorunda kalacaklar; buna onları zorunda bırakacağız
Selcan Argan (41-Yönetmen): Beni davanın sonucuyla ilgili en çok üzen şey, aptal yerine konmuş olmamız oldu. Üç gencin kendi kendine karar verip bu işi planladığına ve yaptıklarına inanmıyoruz. Beş yıl önce de buradaydık, beş yıldır her 19 Ocak'ta buradayız. Beş yıl önceki cenazede içimiz çok acıyordu ama dava sonucunda aldığımız haber içimizi daha çok acıttı.
Deniz Kahraman (38- Mühendis): Burada binlerce insan şunu demek için toplandık: "İnsan öldürenlerin, katillerin ve onları koruyanların yanında değiliz." Evet, biz düşmanlığı, ayrımcılığı teşvik edenlerin tarafında olmadığımızı göstermek için bugün buradayız. Bu davanın sonucunu onaylamıyoruz, bu dava daha bitmedi.
Hatice Alev (60): Ben Sivas katliamında, Gazi olaylarında akrabalarımı kaybettim. Benim akrabalarımı devletin derin güçleri öldürdü; tıpkı Hrant'ı öldürdükleri gibi. Şimdi çıkıp "devlet elinden geleni yaptı" diyorlar. Herkes biliyor artık Hrant'ı kimlerin, hangi yapıların katlettiğini. Kendileri de olayın tek sorumlusunun söz konusu iki kişi olmadığını biliyor ama bir şeylerin üstünü kapatmak istiyorlar. Biz bu derin yapılara karşı birlik olmalıyız. Başka hiçbir çaremiz yok.
Eli Haligua (29- Ses Teknisyeni): Mahkeme Hrant'ın öldürülmesini çetenin işi değil de münferit bir olaymış gibi gösterdi. Beş yıl önce bu mücadeleye başlayan yine devam edecek. Zaten bugün burada bir araya gelen on binlerce insan bu mücadelenin en güzel göstergesi. Ermeni halkı, Sevag'ın askerde öldürülmesi, Fransa'da soykırım yasasının kabul edilmesinden sonraki tartışmalarda, 1915'te yaşadıkları acıyı yaşamaya devam ediyor. Bu dava bir el uzatma olabilirdi ama devlet geleneği devam etti. Azınlıklara bir güven verilbilirdi ama devlet bu şansı tepti.
Fikret Adanır (38- Öğretim Görevlisi): Mahkemenin kararına hiç şaşırmadım, demokratik hakların bu kadar gasp edildiği, milliyetçiliğin tavan yaptığı bir ortamda bu kararı bekliyorduk. Şaşırmadık ama çok üzgünüz, öfkeliyiz.
Kübra Terzi (22- Öğrenci): Mahkemenin kararına herkes öfkeliydi ama en başta ben bunun ne anlama geldiğini anlayamamıştım. Sonradan fark ettim ki, devlet yine suçu iki, üç kişinin üstüne atıp sorumluluktan kurtulmuştu. Topluma muhalif herkesin tutuklandığı böylesine akıl almaz bir dönemde bu karar da tam ortama uygundu. Ne bekliyorduk ki...
Zehra Öksüztepe (58): Hrant için buradayız. Hep de burada olacağız. Beş yıl önce ne hissettiysem bugün de aynı şeyi hissediyorum. Tüylerim diken diken...
Sultan Ansur (47): Mahkeme kararını hiç sevmedik, hiç hoşumuza gitmedi. Ben her zaman onun için burada olacağım. (EKN/IC/AS/NV)