Meclis'te kabul edilen "Afet Yasası"na karşı mahalle derneklerinin ağırlıkta olduğu, meslek odalarını da kapsayan 60 sivil toplum örgütü bir araya gelerek deklarasyon imzaladı.
Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü önünde yapılan eylemde "En büyük afet Meclis'ten çıktı" pankartı önünde toplanan grup, "Dozer Yasası'na Hayır", "Halkın barınma hakkı var" dövizleri taşıdı.
"Sokaklarda direneceğiz"
Tozkoparan Mahallesi Derneği Başkanı Ömer Kiriş, mahalleliler olarak "ayakkabıları delinene kadar" sokaklarda direneceklerini söyledi.
"Yasasının içinde insan yoksa bunları uygulama şansınız yok, bu yönetim despot diktatörlükleri de geçti. Kentsel dönüşüm, fakirden zengine sermaye transferdir.
"Amaçları depreme karşı güvenlik olsaydı 1999'dan sonra toplanan paralarla yollar yapmazlardı. 'Biz sizi mağdur etmeyeceğiz, size yer vereceğiz' deniyor. Ama öyle şartlar koyuyorlar ki ancak mahallelinin yüzde 5'i orada oturmaya devam edebilir."
"Dirensen örgüt kurmaktan suçlanırsın"
Kent Hareketleri'nden Yard. Doç. Çiğdem Şahin, yasanın hiçbir sivil toplum kuruluşuna, meslek odasın danışılmadan çıkarıldığını söyledi.
"Yasada bütün süreci Bakanlık yürütüyor; riski belirleyen, bilir kişiyi belirleyen o, hukuk adaleti sağlayamıyor; çünkü sana yasa ile geliyor. İki üç kişi, evleri için örgütlense çıkar amaçlı örgüt kurmaktan gözaltına alınabilecek. Bunun örneğini Derbent'te gördük.
"Madem bu yasa depreme karşı neden sağlam binaları da yıkıyorsunuz, önce ayrım yapın. Çürükleri yıkacaksanız da, insanlara hakkını verin. Ama amaç, toptan her şeyi yıkıp müteahitte 'al, sat' demek."
Her şey inşaat sektörü için
Deklarasyonu Şehir Plancıları Odası'ndan Gürkan Akgün okudu; satır başları şöyle:
* 10 yıldır Türkiye'de, özellikle büyük kentlerin gündeminde olan "kentsel dönüşüm"; "afet ve deprem riski" adı altında meşrulaştı.
* Dönüşüm, anti-demokratik, merkeziyetçi, bilimsel temelden yoksun, Anayasa ve uluslararası sözleşmelere açıkça aykırı bir yasa ile uygulamaya konuldu.
* Bir yandan riskli yapı ilan edilen yapıların yıkılıyor, diğer yandan yeni riskli yapıların üretiminin sürüyor. Afet riski gerekçe gösterilerek tüm kentler bir getirim aktarım alanı haline dönüştürüldü.
* İnşaat sektörünün gelişmesini amaç edinen bu yasa ve uygulamalarına karşı çıkıyor ve meşruiyetini sorguluyoruz.
* Kamunun elinde kalan son araziler, orman, tarım, mera, kıyı ve koruma alanlarının dahi elden çıkarılması söz konusu. Yasada, "Afet"e yönelik neredeyse hiçbir şey yer almaz iken; hak arama yönündeki hukuki kanallarını tamamen ortadan kaldıran birtakım hükümler yer alıyor.
Yoksullaşma, evsizleşme, sürgün
* Dikmen'de, Sulukule'de, Ayazma'da, Tarlabaşı'nda... ve daha birçok yerde, bölge halkı, yıllardır yaşadıkları yerlerden zorla tahliye edildi; işlerini kaybetti; borçlandı; sosyal, ekonomik ve kültürel hak ihlallerine maruz kaldı.
* Boşaltılan tüm bu yerlerin rantı, lüks konut ve alışveriş merkezleri yapılarak; inşaat şirketleri, yerel ve merkezi idareler tarafından paylaşıldı.
* "Kentsel dönüşüm" toplumun çok küçük bir kısmının aşırı derecede zenginleşmesine yol açarken toplumun büyük çoğunluğunun yoksullaşmasına, evsizleşmesine, kent çeperlerine sürgün edilmesine neden oldu. (NV)