Fotoğraflar: AA
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2020'de geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını yaptı.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında Bakanlığın Reşat Moralı Salonu'ndaki toplantıda, işçi tarafını Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), işveren tarafını ise Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) temsil etti.
Bakan Selçuk, toplantının açılışında yaptığı konuşmada işçi ve işverenlerle tüm çaba ve ortak hedeflerinin sürdürülebilir bir kalkınmayı tesis edecek şekilde asgari ücreti ideal bir noktaya getirebilmek olduğunu söyledi.
Bakan Selçuk: Amacımız istihdamı korumak
Selçuk 2023 hedefleri doğrultusunda önceliklerden birinin istihdamı korumak ve daha da artırmak olduğunu ifade etti ve özetle şöyle konuştu:
"Asgari ücretin sosyal ve ekonomik konjonktür ile uyumlu, kalkınmaya ve verimliliğe katkı verecek şekilde belirlenmesi önem arz etmekte. Dolayısıyla ücret artışı kadar, işin kendisinin yani istihdamın korunması da mühim. İşin kendisini yani istihdamı koruduğumuzda bireyin daha mutlu olduğunu, bu vesileyle aile içindeki uyumun arttığını ve uyumlu ailelerin de müreffeh bir toplumun inşasının yapı taşı olduğunu biliyoruz.
“Bizim çalışmalarımızda esas aldığımız yol haritamız da budur. Mutlu birey, uyumlu aile ve müreffeh toplum, bunu çok önemsiyoruz. Bu süreçte komisyonun hem işçi hem de işveren bakış açısını dikkate alarak ortak bir noktada buluşması en temel gayemiz."
“Temel meselemiz işin kendisini yani istihdamı korumak. Tabii bu hedeflere ulaşılması ancak sosyal tarafların güçlü iş birliği ile mümkün. Komisyonda tıpkı geçtiğimiz yıl olduğu gibi asgari ücretin tüm tarafların uzlaşısı ile tespit edilmesini canıgönülden diliyorum."
Irgat: Geçim şartları giderek ağırlaşıyor
Bakan Selçuk’un ardından söz alan Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat da “2020 yılı için asgari ücretle çalışanlardan fedakarlık beklenmemelidir” dedikten sonra sözlerini “Fedakarlığı ekonomik gücü olanlar yapmalıdır. Asgari ücretle çalışmak durumunda olan milyonlarca işçi ve ailesi, bu çalışmaların olumlu sonuçlanmasını beklemektedir" diye sürdürdü.
Asgari ücret düzeyinin, idari para cezalarından sosyal güvenlik primine esas günlük kazancın alt sınırına, işsizlik ödeneğinden bireysel emeklilik sistemi katkı payına, asgari geçim indiriminden isteğe bağlı sigortalılığa kadar uzanan birçok alanı etkilediğini vurgulayan Irgat, şöyle konuştu:
"Asgari ücret alarak yaşamlarını sürdürmek zorunda olan çalışanların beklentisi çok daha farklı. Her alanda devam eden fiyat artışları karşısında geçim şartları giderek ağırlaşmaktadır. Çalışanların ve ailelerinin geleceğe dair umutları kaybolmamalıdır. Yarın enflasyondaki son durum devletin istatistik kurumunca açıklanacak. Vurgulamak gerekir ki resmi enflasyon ile halkın enflasyonu arasındaki fark giderek artmaktadır.
“Hissedilen ve yaşanılan enflasyon daha yüksektir. Doğal gaz ve elektrik gibi dar gelirli kesimin harcamalarında ağırlığı olan hizmetlerdeki fiyat artışı dayanılmaz boyutlarda olmuştur. Gıda fiyatlarındaki artışın aile bütçesine getirdiği yük, mutfak harcamasında bile kısıntıya neden olmuştur."
"Bekar bir işçinin yaşam maliyeti 2 bin 578 lira"
Fiyat artışları söz konusu olduğunda temel alınan artış oranının, ücret artışlarında geçerli olmadığını anlatan Irgat, "Diğer bir ifadeyle, ücretli çalışanlardan alırken ölçü kepçe olurken verirken kaşıktır. Asgari ücret kadar bir gelirin vergi dışı bırakılması tüm emek örgütlerinin ortak talebidir. Ancak yıllardır bu konuda adım atılmamıştır." ifadelerini kullandı.
Irgat, ücretli çalışanların yetersiz olan gelirlerinin enflasyon karşısında iyice eridiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Asgari ücret daha tespit edilirken eksiktir. 2019 yılı asgari ücret belirlenirken, görev verilen istatistik kurumu tek bir işçinin geçim ücretini net 2 bin 213 lira 40 kuruş olarak hesaplamıştır. Bu tutar, daha tartışma konusu olurken, Komisyon asgari ücreti bu tutardan yaklaşık 200 lira daha düşük olarak ilan etmiştir.
“Aradaki fark ya harcamaları kısarak, yaşama standardını düşürerek karşılanmaya çalışılmakta ya da borçlanılarak gelecekteki gelire ipotek koyulmaktadır. Türk-İş, geçtiğimiz hafta açıkladığı araştırmasında, bekar bir işçinin yaşam maliyetini aylık net 2 bin 578 lira olarak belirlemiştir.
“Bekar bir işçi için geçerli asgari ücret ile yapılması gereken harcama arasındaki fark giderek artmıştır. Asgari ücreti geçmiş bir yılın seviyesiyle kıyaslayarak enflasyonun üstünde belirlendiği ileri sürülebilir. Simit-çay hesabı da yapılabilir. Yumurta karşısında satın alma gücünün arttığını söylemek de pekala mümkündür."
"İşsizlik sorunun temelinde mali politikalar bulunmakta"
Halen geçerli olan asgari ücretin bekar bir işçi için günlük net 67 lira 36 kuruş olduğuna dikkati çeken Irgat, asgari ücretin pazarlık ücreti olmadığını belirterek asgari ücretin ülkede uygulanmakta bulunan ekonomik ve sosyal politikaların bir yansıması olduğunu da dile getirdi.
Koç: İşletmelere yansıyacak olumsuz etkiler çalışanlarımızı da etkileyecektir
Daha sonra Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Sekreteri Akansel Koç söz alarak "Asgari ücretin, ekonomik verileri ve ülke gerçeklerini dikkate almayan siyasi polemiklere malzeme edilmemesini temenni ediyoruz" dedi.
Asgari ücretin, çalışanların "geçim ücretini" değil, çalışanlara ödenebilecek "en alt limiti" ifade eden bir gösterge olduğunu belirten Koç, şöyle konuştu:
"Belirlenecek ücrette, ülkenin ekonomik durumu ve işletmelere olan etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Unutulmamalıdır ki işletmelere yansıyacak olumsuz etkiler çalışanlarımızı da aynı yönde etkileyecektir.
“Asgari ücret sadece bu ücretle çalışanların ücretini değil aynı zamanda, diğer tüm çalışanların ücretini etkileyen bir gösterge, iş arayışında olan işsizlerimizin potansiyel ücreti, yeni yatırımcıların ise yatırım kararlarını etkileyen en temel kriterdir."
"Rekabetçiliğimizi olumsuz etkiliyor"
Son 5 yılda asgari ücrete dört kez enflasyon üzerinde artış yapıldığını anımsatan Koç, şu bilgileri verdi:
"Kümülatif asgari ücret artışı 2015-2019 yılları arasında yüzde 113 olarak gerçekleşirken, aynı dönem için TÜFE oranındaki toplam değişim yaklaşık yüzde 74 seviyesinde olmuştur. Bu artışlar sonrası, sanılanın aksine, Türkiye'de asgari ücret satın alma gücü açısından, rekabet içinde olunan ülkelere göre en yüksek düzeye gelmiştir.
“Öte yandan, rekabet içinde olduğumuz ülkelere göre göreceli olarak yüksek kalan asgari ücret, işveren maliyetlerini artırarak rekabetçiliğimizi olumsuz etkilemektedir. Gönül ister ki tüm ücretler yükselsin. Ancak gerçekçi ve stratejik bakış açısı ile yeni yatırım çekmemiz için, yanı başımızdaki ülkelere yatırım kaptırmamak için, rekor seviyeye gelen işsizliği indirebilmek için, zor günler geçiren sektörlerin toparlanabilmesi için makul ve dengeli bir asgari ücretin tespit edilmesi elzemdir." (HA)
Kaynak: AA