Asgari ücrete ara zam tartışması devam ediyor. Hükümet, Temmuz’da zam yapmayacaklarını açıklayarak yurttaşlardan 2025’i beklemelerini istedi. Gerekçe olarak da ücret artışının enflasyon yarattığı iddiasını ortaya attı. Ancak muhalefet, sendikalar ve işçiler asgari ücrete zam yapılması için baskılarını sürdürüyor.
Prof. Dr. Murat Birdal’a göre yüksek enflasyon yaşanan ülkelerde, ücretlerin daha sık ayarlanması ve enflasyondan kaynaklı refah kaybının giderilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin zam dönemlerinde gelecek dönem enflasyon verisinin hesaba katmadığını belirten Birdal, bu nedenle işçilerin refah kaybının yüksek olduğunu söylüyor.
Birdal ayrıca, asgari ücretin Temmuz 2023’te yüzde 34 zamla 11 bin 402 TL’ye, Ocak 2024’te de yüzde 49 artışla 17 bin 2 TL’ye yükseltildiğini hatırlatarak “Bu yıl ara zam yapılmak istenmemesinin ve bu konuda direnilmesinin arkasında yeni bir seçim olmaması yatıyor” diyor. Asgari ücretin enflasyon yarattığı iddialarına karşılık Birdal şunları kaydediyor:
Enflasyon ile asgari ücret arasındaki ilişki elbette var ama bu oldukça düşük bir düzeyde. Merkez Bankası geçen Temmuz’da yapılan yüzde 34’lük zammın enflasyona etkisinin 2,7-4,1 puan arasında olduğunu hesaplamıştı.
Asgari ücretteki artış bazı sektörlerde, maliyetlerin içinde işçi ücretlerinin daha fazla pay tuttuğu özellikle lokanta, kafe gibi hizmet sektörlerinde daha yüksek enflayon yaratabilir. Ancak maliyetlerin içinde işçi ücretlerinin daha fazla pay tuttuğu sektörlerde, fiyatlama davranışında çok fazla belirleyici değildir.”
Birdal buradan hareketle asgari ücrette yüzde 20-25'lik bir düzeltmenin enflasyona etkisinin yüzde 2-2,5 seviyelerinde olacağını ekliyor.
"Belirlenen sadece asgari ücret değil"
Birdal ayrıca asgari ücret zammının enflasyonda yaratacağı artıştan daha önemli olanın ekonomik krizin sosyal yapı üzerindeki etkisi olduğu düşüncesinde.
"Asgari ücrete zam yapılmamasının eğitim, sağlık gibi temel kalkınma kriterlerinde yoksullaştırıcı, geriye itici bir etkisi var” diyen Birdal şunları söylüyor:
Yoksullaşma uzun vadede yapısal sorunlara yol açıyor ve bunun etkileri kolayca giderilemiyor. Bir yandan uzun dönemde katma değeri yüksek ürünler üreten bir toplum olmaktan bahsediyoruz. Diğer taraftan da toplumun çok önemli bir kesimini açlık sınırının altına itiyoruz. Türkiye’nin yüzde 70'e yakın bir kesmi asgari ücret ve civarında bir maaş alıyor.
Yani hükümet ara zamla sadece asgari ücretlilerin maaşını belirlemiyor. Aynı zamanda referans bir ücret olarak diğer ücretleri de buna bağlı olarak belirliyor.
Dolayısıyla meseleyi biraz bu perspektiften el almalı. Yüzde 2’lik, yüzde 3’lük enflasyon kaygısıyla çok daha yıkıcı sorunlara yol açacaklar. Böyle bir sürecin kapısı aralanmamalı.
(HA)