Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), AKP hükümetinin yapılmayacağını açıkladığı asgari ücret zammı için iktidara baskısını sürdürüyor.
DİSK bunun için milyonlarca işçiyi ve emekliyi ilgilendiren altı aylık enflasyon verisinin açıklanacağı 3 Temmuz öncesinde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, DİSK Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı ‘Asgari Ücret ve Vergi Raporu’nu kamuoyuna açıkladı.
Rapor sunumu öncesi bir konuşma yapan Çerkezoğlu, asgari ücretin yılda dört kez artırılmasını ve vergilerde indirim yapılmasını talep etti. Gelirde adalet istedi.
Çerkezoğlu, konuşmasında 2021’in son çeyreğinde başlayan döviz krizi ve artan fiyatların alım gücünde ciddi kayıplara yol açtığını söyledi. Bu dönemde tartışmalı TÜİK rakamlarıyla bile resmi yıllık enflasyonun yüzde 80’leri, gıda enflasyonun da yüzde 100’ü aştığını ifade etti.
“İşçiler, emekçiler, emekliler, dar gelirliler enflasyonu çok daha şiddetli hissetti” diyen Çerkezoğlu şunları ekledi:
Yüksek enflasyon tüm ücretli çalışanların ve emeklilerin gelirlerini hızla eritti ve eritmeye de devam ediyor. Ülkeyi yönetenler bizlerin gelirlerindeki büyük gerilemeyi adeta politikalarının başarılı bir çıktısı olarak görüyorlar. Tam da bu anlayış çerçevesinde Aralık 2023’te belirlenmiş olan ve açlık sınırının dahi altında kalan asgari ücretin artırılmayacağını söylüyorlar.
Ülkemizde sendikalaşma önündeki engeller ve toplu iş sözleşmesi kapsamının sınırlılığı Türkiye’yi bir asgari ücretliler toplumu haline getirdi. Türkiye, 2016’dan beri dünyada işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasındaki yerini koruyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, işverenlerin sendikal hakları gasp etmesine seyirci kalınıyor, ILO sözleşmeleri göz göre göre çiğneniyor, Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücrete mahkûm ediliyor, asgari ücret ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor.
Bizler yüksek enflasyon altında ücretlerin yılda dört kez artırılmasını savunuyor; işçileri, emekçileri, emeklileri yoksullaştıran tercihlerin; ücretleri baskılamaya dönük politikaların terk edilmesi istiyoruz. Yani ‘Gelirde adalet’ istiyoruz.
Diğer yandan işçilerin gelirini korumayan, asgari ücreti artırmayan hükümet, işçilerin üzerindeki ağır vergi yükünü düşürecek düzenlemeleri de hayata geçirmiyor. Yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünde büyük kayıp yaşayan çalışanların eline geçen net ücretleri de yılın ikinci yarısında artan vergi ve kesinti yükü nedeniyle daha da düşüyor. Gelir vergisi oranlarının yüksekliği, vergi tarife dilimlerindeki adaletsizlikler ve asgari ücret vergi istisnasının çalışanlar aleyhine uygulanması sebebiyle işçilerin vergi yükü artıyor.
Dolaysız vergiler yanında dolaylı vergilerin yüksekliği de çalışanların vergi yükünü artırıyor. Bir yandan gelir vergisi bir yandan dolaylı vergiler, ülkenin vergi gelirlerinin önemli bir kısmını çalışanlardan karşılanmasına yol açıyor. İşverenlere ise vergi indirimleri ve prim destekleri sürüyor. Gelirdeki ve vergideki adaletsizlik servetlere de yansıyor. Türkiye’de en zengin yüzde 1’in servetinin bütün ülkenin servetinin yüzde 39,5’ini oluşturmasına rağmen büyük servet sahiplerine uygulanacak herhangi bir vergi düzenlemesi akıllarından bile geçmiyor.
Aksine vergideki adaletsizliği büyütecek adımlar atılıyor. Hükümet vergiyi tabana yaymaya devam ediyor.
Bizler bu şartlar altında ‘Gelirde Adalet Vergide Adalet’ mücadelemizi büyütmeye kararlıyız. DİSK-AR tarafından hazırlanan raporumuz da mücadelemizin bir parçası. Asgari ücretin artırılması talebinin bilimsel dayanaklarını ve işçilerin artan vergi ve kesinti yükünü ortaya koyuyoruz.
Rapordan kısa kısa
Türkiye’de işçilerin yaklaşık yüzde 50’si asgari ücretin altında ve civarında (+/- yüzde 20) ücret alıyor.
Dört kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için hesaplanan yoksulluk sınırı, Mayıs’ta 64 bin TL’ye yaklaşarak net asgari ücretin 3,7 katına ulaştı.
Asgari ücret, 18 bin 484 TL olan açlık sınırının altına geriledi: 2023 ve 2024 yıllarında asgari ücretin açlık sınırını geçtiği ay sayısı sadece 4. Asgari ücrette artış yapılmazsa 2024 sonunda açlık sınırının 4-5 bin TL altında kalabilir.
Asgari ücret altın fiyatları karşısında eriyor: Asgari ücretli 2016’ya göre 7, 2003’e göre 13 ve 2005’e göre 19 Cumhuriyet altınını kaybetti.
1970’lerde kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı düzeyinde olan asgari ücret, 2023’te kişi başına GSYH’nin yüzde 50,7’sine geriledi
Türkiye Avrupa’nın en düşük asgari ücretli ülkeleri arasında: 2014’te Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücretli 12 ülke varken, 2024 itibariyle sadece 5 ülke var.
Yılın başında işçinin ücretinin yüzde 20,8’i vergi ve kesintiye giderken eylül itibarıyla bu oran yüzde 28,6’ya yükseliyor.
Vergi dilimleri bilerek ve isteyerek düşük belirleniyor. 2000’de ilk vergi tarife dilimi yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2024’te ilk vergi tarife dilimi 110 bin TL değil yaklaşık 290 bin TL olacaktı. 2000’de vergi tarife dilimi asgari ücret artışı kadar artış artırılsaydı 2024 ilk vergi tarife dilimi 438 bin TL’yi aşacaktı. Yani işçiler yıllık gelirleri 110 bini değil 438 bini geçtiğinde üst vergi dilimine geçecekti.
Asgari ücret istisnası da çalışanlar aleyhine ve vergiden indirim yöntemiyle uygulanıyor.
Gelir düzeyi ne olursa olsun bütün yurttaşlar tarafından aynı oranda verilen ve bu nedenle de adaletsiz olan ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerin tüm vergiler içindeki oranı 1990’da yüzde 48 iken 2000’de yüzde 59’a ve 2024’te yüzde 69’a ulaştı.
Türkiye’de en zengin yüzde 10 toplam servetin yüzde 70’ine, en zengin yüzde 1 ise yüzde 39,5’ine sahip. Türkiye’de servet sahipliğinde ciddi bir dengesizlik olmasına rağmen, büyük servetlere yönelik bir servet vergisi uygulaması bulunmuyor.
2010 yılından bu yana işverenlere yapılan SGK prim desteği toplam 58,7 milyar dolara ulaştı. Bu miktar Türkiye’nin AKP döneminde yapılan özelleştirme gelirleriyle neredeyse aynı.
(HA)