Uluslararası Fransızca Konuşan Sosyologlar Derneği (Association Internationale des Sociologues de Langue Française – AISLF) ve Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından düzenlenen “Toplumda Olmak: Toplumsal bağın Kültürlerle İmtihanı” başlıklı XVIII. Uluslararası Sosyoloji Kongresi dün (7 Temmuz) başladı.
GSÜ Sosyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Barlas Tolan’un yönettiği ilk oturumda Sabancı Üniversitesi'nden Prof.Dr. Şerif Mardin ve Fransa Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales'den Prof.Dr. Alain Touraine sunum yaptı.
Laiklik tartışmasının kökeni Osmanlı Devleti
Prof. Dr. Mardin, Türkiye'nin modernleşme sürecini ele aldığı konuşmasında bugünkü modern toplumun temelinin Osmanlı döneminde yaratılan sosyal tabakalaşmaya dayandığını ve bunun etkisini hala sürdürdüğünü ifade etti :
"Bugün varolan tartışmada islamcılar ve laikler Osmanlı Devleti’ni İslamla özdeşleştiriyor ancak Osmanlı'da devletin dine hakim olması dolayısıyla asıl referans devlettir."
Mardin, aynı zamanda Cumhuriyet'in kendine Yusuf Akçura'nın kavramsallaştırdığı İslamcılık, Osmanlıcılık ve Türkçülük çözümlerinden Türkçülük'ü tercih ettiğini belirtirken bununla gelenekten koparak otoriter bir devlet yapısına evrildiğinin de altını çizdi.
"Yalnız birey yıkıcı cemaatçiliğe sığınıyor"
Prof.Dr. Touraine, modernitenin başlangıcında ortaya çıkan toplumsallık fikrinin bugün ‘toplumsal olmayan’ bir toplumda yaşamamız nedeniyle uğradığı dönüşümü şöyle anlattı :
“Toplumsal bağların oluşturulması kimliğe dayanıyor. Kimlik, bir noktada aidiyetle bağlantılı bir unsurdur. Bu durumda bir ilişkiler birlikteliği ortaya çıkıyor ve eski tabiriyle toplum yeniden cemaatleşiyor. Etrafı güçlerle çevrili birey, yalnız ve çıplak kaldığından bir savunma aracı olarak yıkıcı cemaatçiliğe sığınıyor.”
"Toplumsala dönüş yok"
Touraine, topluma, geleneklere ve hiçbir şeye dayanamayan bireyin kendine dayandığını ve “Ben bir bireyim. Haklara sahip olma hakkına sahibim.” fikrine ulaştığını savundu:
“Bireyin kendisiyle olan ilişkisi diğerleriyle olan ilişkisinden çok daha önemlidir. Artık iyi veya kötü boyutuyla toplumsala dönüş yok. Biz toplumsalı terk ettik. Toplumsal olmayan cemaatlere de dönmeyeceğiz, çünkü cemaatler de parçalanıyor. Temel insan hakları da gösteriyor ki, birey siyasi tutumu, kültürü ve çalışmasıyla kendi kendini yarattı. Artık toplumsal olmayan bir toplumda yaşamak zorundayız. İşçi sınıfsız bir kapitalist toplum, kadınsız bir feminist toplum, vs. artık aktörler yok. Aktörsüz bir toplum vizyonu, her gün amacına daha çok ulaşıyor.”
Dün başlayan XVIII. Uluslararası Sosyoloji Kongresi 11 Temmuz'a kadar sürecek. Kongre'nin açılış konuşmacılarından İsviçre Lausanne Üniversitesi öğretim üyresi ve AISLF Başkan Yardımcısı André Petitat “Bu kongre, toplumu kültürel boyutta sorguluyor. Bu soruyu farklı kültürlerin ve farklı toplumların birleştiği bir yer olarak İstanbul’da soruyor olmamız oldukça önemlidir.” dedi. (PY/EZÖ)
Kongre ile ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşmak için tıklayınız.
* Pınar Yurtsever, GSÜ Haber Ajansı,
** Fotoğraflar: Samet Ceyhan