Yeniden görülen Hrant Dink davasının 13. celsesinin 4. duruşması başladı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasında tutuksuz sanıklardan Erhan Tuncel, Celalettin Cerrah, Reşat Altay ve Ahmet İlhan Güler ile tutuklu sanıklardan Ramazan Akyürek hazır bulundu.
Duruşmada mahkeme başkanı emniyetten dava sanıklarından kriptolu mesajlaşma programı ByLock kullandığına ilişkin belgelerin mahkemeye ulaştığını, bu kişilerin arasında Akyürek, Özkan Mumcu [Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi, sanık], Hamdi Egbatan'ın [İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube çalışanı, sanık] da olduğunu söyledi.
Buna karşı söz alan Akyürek, “Ben böyle bir program kullanmadım” dedi. Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlanan Mumcu da bu iddiayı reddetti.
Öğleden önceki duruşmada ilk olarak polis başmüfettişi Durmuş Demirbaş ile Eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan tanık olarak dinlendi.
Demirbaş: Evrakları inceleyebilseydik bazı şeyler ortaya çıkardı
Demirbaş şöyle konuştu:
“Duruşmada Polis Başmüfettişi Durmuş Demirbaş tanık olarak dinlendi. Demirbaş, şöyle konuştu:
“Soruşturma başmüfettişi Şükrü Yıldız tarafından bize bir dosya hazırlandı. Bizi Levent Yarımel ile birlikte bilirkişi olarak görevlendirdiler. Bize dosyayı bir tutanakla teslim etti. Dosyayı inceledik ve bazı eksiklikler gördük. O gün sabah verdik öğleden sonra Şükrü Yıldız geldi ve 'Ben size soruşturma yetkisi vermedim, soruşturma yapmayacaksınız. Dosya üzerinde bilirkişilik yapacaksınız' dedi. 'Bunu istemiyorum' dedi. Biz de bunun üzerine dosya üzerine yazdık raporu. Dosyada sadece Trabzon'dan İstanbul'a gelen evrak üzerinden işlem yapmış. İnceleseydi zaten bir takım şeyler ortaya çıkacaktı. Biz de o bilgileri alamadığımız için mecbur bu şekilde yazdık.”
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu'nun 15 Şubat tarihli, cinayet planına ilişkin istihbarat raporu raporunu görüp görmediğini, kendi raporlarındaki, Yasin Hayal'le [cinayet planlayıcısı, sanık] İlhan isimli şahsın da Dink'e yönelik eylem gerçekleştirceği bilgisini nasıl yazdıklarını sordu [İsithbarat raporlarında bu bilgi yok.]
Demirbaş “Dosyada olması lazım, kafamızdan yazmadık. Ama ben F4 [istihbarat raporu] raporlarını görmedim” dedi.
Yıldız-Demirbaş tartışması
Duruşmada SEGBİS üzerinden söz alan Şükrü Yıldız [mülkiye başmüfettişi, sanık] ise Demirbaş'ın beyanlarına karşı çıkarak “Demirbaş ve Yarımel yetkiyi aldıktan sonra iki gün İstihbarat Daire Başkanlığı'nda çalıştılar, iki gün sonra biz göürştük” dedi. Demirbaş ise Yıldız'ı yalanladı.
Arslan: FETÖ, operasyonları yapmak için bizi aradan çıkarttı
Demirbaş'ın ardından Arslan'ın [Emin Arslan, eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı, İstanbul'daki uyuşturucu operasyonunda tutuklandı, “uyuşturucu suçunun işlenmesini kolaylaştırmak ve örgüte yardım etmek" iddiasıyla yargılandı, beraat etti] ifadesine geçildi.
Arslan, “Bu FETÖ çetesinin bizlere, askerlere, aydınlarına, kendilerine engel olabileceklerin önüne geçmek için organize ettiği bir cinayettir” dedi.
Arslan şöyle konuştu:
Hrant Dink, Rahip Santoro [Rahip Santoro, Oğuzhan Akdin tarafından 5 Şubat 2006'da Trabzon'da öldürüldü, Akdin 18 yıl 10 ay hapis cezası aldı, 2016'da infaz süresi dolduğu için tahliye edildi] , Malatya [18 Nisan 2007'de ise Almanya doğan ve Türkiye’de yaşayan Tilman Ekkehart Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel, Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde öldürüldü, Emre Günaydın, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker, Salih Gürler ve Cuma Özdemir 3'er kez ağırlaştırılmış müebbete çarptırıldı,tutuklandı] gibi konuları üst üste topladığımızda İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube'de şubede acayip konular görüyoruz. Birden fazla ili ilgilendiren operasyonlar merkezin ilgili şubesince koordine edilir.
“Gazetelere haber servisiyle algı yaratmak bu çetenin işi. Ali Fuat Yılmazer [cinayet sırasında İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü, sanık] bu bilgileri verenlerden biridir. C Şube'de bütün bu operasyonlara yol verildi.
“Örgüt bu organizasyonları yapacak yapıyı kurmak için emniyette engel gördükleri sembol isimleri aradan çıkardı. Amaçları milete bizim üzerimizden gözdağı vermekti. Ben bu çetenin hedefinde olan bir kişiyim. İBDA-C ve Hizbullahçı diye izlendim. Bizi ibret olsun diye hedef aldılar."
“Bu cinayetin olduğu günlerde Ankara’da Emniyet müdürleri toplantısı vardı. Bir hareketlilik vardı, ‘bizim elaman da varmış’ diyorlardı. İşin içinde eleman olduğu konularda kolay kolay cinayet işlenmez, varsa bir ihmal vardır” diyen Arslan, İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Trabzon'un Erhan Tuncel'i Yardımcı İstihbarat Elemanlığından (YİE) çıkarıldığını İstanbul ile paylaşması gerektiğini söyledi.
“YİE varsa il değerlendirir ama İstihbarat Daire Başkanlığı ile koordine edilir. Eleman çıkarılmışsa daha fazla dikkat gerekir. [Dink] Korunacak mı, yurtdışında gitmesi mi önerilecek, bir şeyler yapılır. İstihbarat Daire Başkanlığı koordinesiyle İstanbul'da Hrant Dink'i koruyacak düzenlemelerin mutlaka yapılması gerekirdi.”
İstanbul Dink'i niye korumadı?
Arslan, üye hakimin “Dink'e yönelik protestolar, tehditler vardı. İstanbul için korunması açısından yeterli değil mi” sorusunu ise “İstanbul, elemanın YİE'likten çıkarıldığını bilmiyor. Nasıl resen önlem alsın” diye cevapladı.
Engin Dinç’in [cinayet istihbaratı geldiğinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürü, sanık] avukatı Necdet Pakdil ise “Bu konu hakkında yorumlarınız Nedim Şener’in kitabından alıntıdır” dedi. Arslan, “Trabzon üzerini düşeni yapmış Başkanlığa yazarak ama İstanbul’a niye “ses getirecek eylem” diye yazıldığını anlamış değilim” diye konuştu.
Arslan'dan Tuncel'e: Sen üstüne düşeni yapmışsın
Tuncel de Arslan'a “Operasyon için eldeki mevcut bilgileri geliştirmek elemanın görevi mi polislerin görevi mi?” diye sordu. Arslan “Sen eleman olarak üstüne düşeni yapmışsın. Sana eksik yapılanlar var” diye cevap verdi.
Duruşma öğleden sonra devam edecek. (EA)