"Armağan Abla" başlıklı yazının bir bölümünü yayımlıyoruz.
Armağan Anar, eski bir gazeteci. Son olarak Anadolu Ajansı'nın dış haberlerinden emekli olmuştu. Onunla 1978/1980 döneminde Aydınlık gazetesinde birlikte çalışmıştık.
Armağan Abla'yla, 12 Mart askeri darbesi döneminde de aynı davadan birlikte yargılanmış ve hapis yatmıştık.
Armağan Abla, Aydınlık'ta çalışmaya başladığında kaç yaşındaydı? 1923 doğumlu olduğuna göre 55 yaşındaydı.
O yaşında araştırmacı gazetecilik yapan militan bir muhabir olarak hepimizi etkilerdi. Mücadeleci tutumuna ve yaratıcı yorumlarına hayranlık duyardım.
12 Mart askeri darbesi döneminde aynı zamanda Cemal Madanoğlu davasında da yargılanmıştı. Armağan Abla'nın başı 12 Eylül 1980 döneminde de dertten kurtulmadı.
Kızı Leyla Güz ve damadı Doğan Yurdakul, Aydınlık yayınları nedeniyle mahkûm oldular ve yurtdışına kaçmak zorunda kaldılar. Tek kızının yurtdışına gitmesi onun buralarda yalnız kalmasına neden oldu.
Kısıtlı olanaklarıyla fırsat buldukça onları ziyarete giderdi. Torunu Reyhan da bu arada onun yanına yazları tatile geliyordu.
Armağan Anar, Arnavutköy Kız Koleji'ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirmişti. O yıllardaki hocası Halide Edib Adıvar ona asistanlık önermişti.
Rahşan ve Bülent Ecevit, okul arkadaşlarıydılar. Serteller aile dostlarıydı. Babası 1930'lu yılların ünlü bir avukatıydı.
Armağan Anar, İngilizce'yi çok iyi bilen, iyi okuyan, yetişkin ve cesur entelektüel kadınlarımızdandı.
Üç yıl önce bir felç geçirinceye kadar durmaksızın çalıştı. İyi bir gazeteciydi. Entelektüel birikiminden gelen güzel bir Türkçe'si vardı. Sayısız kitap çevirmişti.
Ankara'da iki yıl felçli şekilde yaşadıktan sonra, onun İstanbul'a bir huzurevine gelmesinin daha yararlı olacağını düşündük. (...)
Şimdi İstanbul'da bir huzurevinde kalıyor. Yılbaşında kızı Leyla Paris'ten geldi. Yeğeni Gülseli de onu bir haftalığına huzurevinden çıkardı evine getirdi. Yılbaşını Gülseli ve Mahmut'un evinde Armağan Abla, kızı Leyla ve İpek'le birlikte karşıladık. (...) (OÇ/BA)