Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’nün Efes ve Limyra kazılarının, Dışişleri Bakanlığı’nın isteğiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından durdurulmasını eleştirdi.
Türkiye dış politikasının Türkiye arkeoloji camiasının yansıttığı uluslararası uyumlu çalışma potansiyelini baltalamak yerine örnek almasını dilediklerini belirten Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“36 yabancı kazıya, 13 yabancı yüzey araştırmasına izin verildi”
“Bu iki arkeolojik kazının durdurulması, ülkemiz ve Avusturya arasındaki siyasi gerilimlerin sonucunda gerçekleşmesi tarafımızdan vahim bir gelişme olarak algılanmış ve bu konuyu bir daha düşünmemize neden olmuştur.
“Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, 2015 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla 36 yabancı kazıya, 13 yabancı yüzey araştırmasına izin verilmiştir.
“Bu kazı ve yüzey araştırmaları ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere, İsviçre, İtalya, Japonya, Kanada ve Polonya’dan üniversiteler ya da araştırma enstitüleri tarafından yürütülmektedir.
“Ayrıca, Bakanlar Kurulu kararıyla izin verilen 120 yerli kazı ve 86 yüzey araştırması da bulunmaktadır. Yerli kazı ve yüzey araştırmaları da Türkiye üniversitelerinin ilgili bölümlerinden akademisyen meslektaşlarımız tarafından yürütülmektedir.
“Bilim insanlarının uyruğu ayrım sebebi olamaz”
“Ancak gerek yabancı, gerekse yerli kazı ve yüzey araştırmaları yapan ekipler, farklı ülkelerden gelerek katılan, arkeolog ve sanat tarihçilerinin yanı sıra araştırmalara yardımcı çeşitli branşlardan bilim insanlarından oluşmaktadır.
“Şüphesiz bu bilim insanlarının ekiplerdeki varlığı milliyetlerinden değil, uzmanlık alanlarından kaynaklanmaktadır.
“Ülkemiz arkeolojisi dil, din ve ırk gözetmeyen bu yapısı sayesinde önemli bir birikim oluşturarak zenginleşmiştir.
“Biliyoruz ki, bir bilimsel çalışmanın değerlendirilmesinde, araştırmayı yürüten bilim insanlarının hangi ülkelerden geldikleri ve uyrukları bir ayrım sebebi olamaz.
Ülkemizdeki arkeoloji ortamı bu anlayışla iletişim kuran, kimlik gözetmeksizin birlikte çalışan saygın bilim insanlarından oluşan, evrensel bir yapıya sahiptir.
“Hafriyat çalışması değil, bilimsel üretim durduruluyor”
“Bu nedenle arkeolojik kazıların durdurulması, bir grup ‘yabancının’ ‘hafriyat’ çalışmasının durdurulması değil, bilimsel üretimin durdurularak kısıtlanmasıdır.
“Dolayısıyla arkeolojik kazı ve yüzey araştırmalarının, gerekli belgeleme çalışmalarına dahi izin verilmeden durdurulması diplomatik bir yaptırım değil bilime verilmiş bir cezadır.
“Politikacıların diplomatik yollardan çözemedikleri sorunlar nedeniyle cezayı kazılarını kapatma şeklinde bilim üreten kişi ve kurumlara kesmeleri, büyük bir talihsizliktir.
“Dış politikamızın, ülkemiz arkeoloji camiasının yansıttığı uluslararası uyumlu çalışma potansiyelini baltalamak yerine örnek almasını dileriz.” (EKN)