Birleşmiş Milletler’e üye devletler tarafından Türkiye’nin insan haklarına dair durumunun gözden geçirildiği Evrensel Periyodik İzleme (EPİ) toplantısı Cenevre’de yapıldı.
İnternetten canlı yayınlanan toplantıyı Türkiye’den insan hakları aktivisti, gazeteciler ve sanatçılar İstabul’da Cezayir Toplantı Salonu’nda birlikte izledi. Buluşma Siyah Bant, P24, Freemuse tarafından İHOP (İnsan Hakları Ortak Platformu) işbirliği ile düzenlendi.
Cenevre'deki toplantıda, BM üyesi devletler Türkiye'de insan haklarının durumuyla ilgili değerlendirme yaptı. Devletlerin büyük bölümünün yaptığı değerlendirmelerde ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, polis şiddeti, toplanma ve örgütlenme hakkının engellenmesi, erkek şiddeti, cinsel yönelim temelli ayrımcılık, din ve inanç özgürlüğüne yönelik ksııtlamalar öne çıktı.
Toplantı, İnsan Haklarından Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sunumuyla başladı. Ardından katılımcı devletler birer dakikalık süreleri içinde değerlendirme ve önerilerini sundu.
İstanbul'daki buluşmada ise devletlerin önerileri ve Arınç'ın cevapları yorumlarla izlendi.
Arınç’ın sunumunda raporun insan hakları örgütleriyle yapılan geniş çaplı toplantılar sonucu hazırlandığını söylemesine, toplantılara katılım talepleri reddedilen sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve aktivistler tepki gösterdi. Ayrıca toplantıda "cinsel yönelim" ifadesinin "cinsel tercih" olarak Türkçeye çevrilmesi, toplantıyı İstanbul’dan canlı izleyen aktivistlerin tepki çekti. Arınç'ın, polis şiddetine karşı çevik kuvvetin kasklarına numara eklendiğini ve Türkiye'de medyada çoğulculuk olduğunu söylemesi de tepki çeken konulardan oldu.
EPI toplantısının bitmesinin ardından, aktivistlerin gerçekleştirdiği tartışmada işçi hakları, gençlerin surumu, sanatçıların ifade özgürlüğü ve üniversitelerdeki baskılar gibi konularda diğer devletlerden eleştiri ve tavsiyeler gelmemiş olması bir eksiklik olarak değerlendirildi.
Arınç'ın EPI'de sunduğu raporun tam metni için tıklayın.
Arınç: Mevzuatımızda LGBT'lere yönelik ayrımcı bir hüküm yok
Arınç, yaptığı değerlendirmeye din ve inanç özgürlüğü ve cinsel yönelim temelli ayrımcılık konusundaki eleştirilere cevap vererek başladı.
Alevilikle ilgili bilgiler içeren din ahlak kitapları basıldığını, kanaat önderleriyle toplantılar yapıldığı, Romanların sorunlarıyla ilgili son beş senedir çalıştaylar düzenlendiğini söyleyen Arınç, ardından LGBT konusuna geçti.
Arınç'ın söze "Mevzuatımızda LGBT’lere yönelik ayrımcı bir hüküm bulunmamaktadır" cümlesiyle başlaması, İstanbul'da toplantının canlı izlendiği salonda kahkalarla karşılandı. Arınç sözlerine şöyle devam etti: "Anayasa’nın 10. maddesinde belirlenmiştir. LGBT’lere yönelik özel bir düzenleme olmaması hukuken bu grubun haklarının garanti altına alınmadığı anlamına gelmez. Çekincesiz taraf olduğumuz İstanbul Sözleşmesi’nde cinsel yönelim temelli ayrımcılık yapılamayacağına diar hükümler yer almaktadır."
Arınç anadilde eğitim hakkında gelişmeler olduğunu söylerken, gayrimüslim vatandaşların haklarına saygı gösterildiğini ifade etti.
"Türkiye'de Musevilere düşmanlık yok"
ABD'nin Türkiye'de Yahudilere yönelik yaklaşımlara ilişkin yazılı sorusunu cevaplayan Arınç şöyle konuştu: "Türkiye’de hiçbir zaman Musevilere düşmanlık olmamıştır. Tam tersine her zaman ev sahipliği yapmıştır. Anti semitik söylemler en üst düzey söylemlerle kınanmaktadır. Keza bugün Ankara’da Türkiye müsevilerinin hahambaşınsının hazır bulunacğaı Holokost kurbanlarını anma günü gerçekleştirilmektedir."
Arınç, Türkiye'nin ablukayı kaldırmasını, soykırımı tanımasını ve Hrant Dink davasını ciddiyetle ele almasını isteyen Ermenistan'a cevaben ise şunları söyledi: "
Abluka iddiasının temelsiz olduğunu belirtmek zorundayım. Ayrıca Türkiye ve Ermenistan arasında doğrudan uçuşlar vardır. Hrant Dink’in ölümü vesilesiyle Başbakanımızın geçtiğimiz hafta yayınladığı mesaj ise ülkemizin bu konuya verdiği önemi ve bakış açısını yansıtmaktadır."
"Türkiye basınında tam bir çoğulculuk mevcut"
Arınç'ın cevaplarının ardından diğer ülkeler tavsiyelerini sıralamaya devam etti. Konuşmalarda devlet yetkilileri tarafından işlenen suçlarda cezasızlık, hapisteki gazeteciler, Terörle Mücadele Kanunu, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanması, barışçıl protestoculara yönelik polis şiddeti ve yine erkek şiddeti konuları gündeme geldi.
Bu konulardaki eleştirileri yanıtlayan Arınç, TMK, TCK ve Basın Kanununda önemli iyileştirmeler yapıldığını söyledi.
İfade özgürlüğüne kısıtlamalarla ilgili eleştirilere "Türkiye’de basın organları bakımından tam bir çoğulculuk mevcuttur. Medya sektörümüz büyümekte olup hem hükümeti destekleyen hem eleştiren basın kuruluşlarını barındırmaktadır" diye yanıt verdi.
Hapisteki gazeteciler içinse şöyle konuştu: "Tutukluluk nedenlerinin gazetecilikle ilişkisi bulunmamaktadır. Adam öldürmek, zimmet, silahlı örgüt gibi suçlardan 2’si tutuklu 29’u hükümlü 31 kişi bulunmaktadır. Hiçbirinin gazetecilik mesleği ve faaliyetiyle ilgisi bulunmadığını tekrar belirtmek isterim."
"Twitter'ı son çare engelledik"
Devletlerin birçoğu internet sansürlerini eleştirdi. Arınç, internet kanunlarında yapılan değişikliklerin iki temel amacının özgürlükleri geliştirmek ve kişilik hakları ve özel hayatının gizliliğinin daha hızlı bir şekilde korunması olduğunu söyledi.
İnternet kısıtlamaların yargısal güvencesinin olduğunu ileri süren Arınç, Twitter ve Youtube’a erişimin engellenmesi hakkında “İlgili firmalarla uyar-kaldır sisteminin uygulanması için iletişime geçilmiş ancak firmalar çabamıza rağmen konuya ilgisiz kalmıştır. Bu nedenle son çare olarak erişim engellenmiştir” diye konuştu.
"Orantısız güce karşı kaskları numaralandırdık"
Arınç’ın polis şiddeti konusundaki eleştirilere karşı, Ali İsmail Korkmaz davasında yargılanan polise 10 yıl ceza verildiğini söyledi ve şunları ekledi:
“İşkenceye sıfır hoşgörü için yasal düzenlemeler yapılmış, Avrupa Konseyi’nin denetimine ilaveten iç denetim mekanizmaları kurulmuştur.
“Orantısız güç kullanan personelin tespit edilmesi için çevik kuvvet kaskları numaralanmıştır. Güvenlik görevlilierince aşırı güç kullanımına yönelik soruşturmalar titizlikle yapılıyor. Toplam 149 personel hakkında idari soruşturma açılmıştır. Ayrıca 371 adli soruşturma açılmış, 59’unda kovuşturmaya yer aolmadığına karar verilmiş.
“Bağımsız kolluk gözetim komisyonu kurulmasına ilişkin kanun tasarısı Meclis gündemindedir.”
"Anayasada kadınlara ayrımcılık içeren maddeleri neredeyse temizledik"
Arınç, kadın erkek eşitliği ve erkek şiddeti konusundaki eleştirilere karşı, İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayn ilk ülkenin Türkiye olduğu argümanını yinelerken, Türkiye’de ülke çapında 131 kadın barınağı bulunduğunu ve kamu personeline farkındalık eğitimleri verdiklerini anlattı.
Meclis’te kadın temsilinin yüzde 14’e çıktığını, kadınların işgücüne katılımının ise yüzde 27,1’e çıktığını söyleyen Arınç, “Anayasada kadınlara yönelik ayrımcılık içeren maddeler büyük ölçüde temizlenmiştir. 31 kanun toplumsal cinsiyet bakışıyla taranmış, yasalardaki ayrımcılıklar belirlenmiştir” dedi. (ÇT)