Bu yazı dizisinde Türkiye'de yaşayan ve dünyaya kadın cinsiyetiyle gelip biyolojik kimliğini reddeden transseksüel erkeklerin hayat hikayelerini okuyacaksınız.
Dizinin ilk bölümünde dün, "Eren: Trans Erkeğim ve Yönelimim Gay" başlıklı yazıyı paylaşmıştık. Bugün de, söz Aren ve Toprak'ın.
Aren: Kendimi tanımlamam 18 yılımı aldı
Trans erkek, biyolojik cinsiyeti kadın olan fakat kendini erkek olarak tanımlayan bireylere denir. Anne karnındayken salgılanan hormonlarla bebeğin cinsiyeti dişi veya erkek olduğunun belirlenmesi ile cinsiyetin belirlenmesi evresinde bebeğin biyolojik cinsiyeti ile bebeğin cinsiyetinin uyuşmaması durumunda üçüncü bir kimlik ortaya çıkıyor.
Yedi aydır cinsiyet geçiş sürecinde olan Aren, annesini kaybettikten sonra ailesiyle bağlarını biraz daha mesafeli hale getirmiş. Okulu bitirdikten sonra ailesinin yanına gitmekten vazgeçip İstanbul'a yerleşen Aren cinsiyet geçiş sürecinde olmasına rağmen bir süredir işsiz.
Aren 26 yaşında trans erkek. Kendi deyimiyle kadın kalbi taşıyan bir erkek.
“Trans erkek olduğumu anlamam tam olarak 18 yılımı” buldu diyen Aren, bedeniyle olan savaşına 12 yaşında başladığını söylüyor.
Aren konuşmasına şöyle devam ediyor:
“Erkek bedeninde olmadığımın, kadın bedenine hapsedildiğimin farkındaydım. Üstelikte bir kadına aşıktım. Bu toplum için kabul edilemez bir şeydi. Çünkü toplum dediğimiz olgu da bir erkek bir kadına, bir kadın bir erkeğe aşık olmak zorundaydı.
"O kadına aşık olduktan sonra bu durumun olamayacağını ya da toplumdaki erkek kadın cinsiyeti üzerinden böyle bir durumun toplum tarafından kabul edilemeyeceğini biliyordum. Bu da beni çeşitli sorgulamalara itti. Kendimi tam olarak tanımam 18 yaşında oldu.”
‘Hayatın her alanında zorlanıyoruz’
“Siz kendinize trans erkeğim diyorsunuz ama toplum ‘erkek Fatma’ tabiriyle size sesleniyor. Erkeksiniz ama toplum size kadın mısın erkek misin sorusunu sorabiliyor. Toplumun her alanında zorlanıyoruz. İş bulma sürecinde, yaşam alanında zorlanıyoruz. Sürece girmemişseniz eğer istemediğin bir bedendende yaşamaya zorlanıyorsunuz. Görünüş olarak erkeksiniz ama kadınsınız da aslında.”
Kışın ortasında evden atıldı
Aren, üniversite birinci sınıftayken kimse transseksüel erkek olduğunu bilmiyormuş. İkinci sınıfa geçtiğinde transseksüel erkek olduğunu duyan bir arkadaşı tüm sınıfa bu durumu yaymış. Aren o günleri şöyle anlatıyor:
“İster istemez bütün gözler sizin üzerinizde oluyor. Yani nesin sen? Kadın mısın erkek misin? Kadınsan neden kadın gibi değilsin veya erkeksen neden erkek gibi değilsin gibi söylemler oldu. Bu konuyla ilgili çok sıkıntı yaşadım okulda. Bir gün dersten çıktıktan sonra üç erkeğin ‘Birader anladık böylesin de okuldaki kadınları bize bırak’ gibi nefret söylemlerine de maruz kaldım.
"Sınıf arkadaşlarımdan üç kadınla beraber aynı evde kalıyorduk. Onların da benim trans erkek olduğumu öğrenmelerinden sonra beni evden kışın ortasında kovdular. Üç gün içerisinde evden çıkmak zorunda kaldım.”
‘Benim biyolojik erkekten farkım var’
“Toplumumuzdaki erk zihniyetini biliyoruz hepimiz. Ben erkeğim istediğimi yaparım. Asarım keserim zihniyeti var. Ama bizler yani trans erkekler nereden geldiğimizi biliyoruz ve kadının yaşadığı zorlukları görüyoruz.
"Çünkü bu süreçlerden bizlerde geçtik. Benim biyolojik erkekten farkım var. Çünkü ben kadın kalbi taşıyan bir erkeğim. Bunun için biyolojik erkekler gibi bir yaklaşımım olmadı kadınlara karşı.”
‘Sürekli bir savaş içerisindeyiz’
“Biz trans erkek veya kadınlar yıllardır savaşıyoruz. Gerek bunu ölümlerle gerekse en kötü şiddetle karşılaşabiliyoruz veya sözlü tacize maruz kalabiliyoruz. Sürekli bir savaş içerisindeyiz. Hem kendimiz içerisinde hem de çevremiz içerisinde bu savaş sürekli devam ediyor. Biz trans erkekler olarak kendi içerisinde bir dayanışma ağımız var sosyal medya üzerinden bir platformumuz var ve tüm trans erkekler orada birbirleriyle dayanışma içerisinde.
"Süreç hakkında yeni başlayanların bilmediği her konu hakkında birbirimize başvurup orada bilgi o konuda bilgi hakkında diğer arkadaşlar bilgi birikimlerini bize aktarabiliyor.”
"Kimlik almak için Psikiyatrist kararı bekleniyor"
Aren, şu anda Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sekiz aydır geçiş sürecinde. Hastane günleri de detaylıca anlatan Aren şu noktaya dikkat çekiyor:
“Süreç benim bulunduğum hastanede şöyle; Öncelikle ilk başta psikiyatrist kliniğinden randevu alıp sürecin öyle başlıyor. Psikiyatrist sizinle birkaç kez görüşüyor bu görüşmeden sonra ailenizden birisini istiyor. Aileden birisini istemesinin sebebi de çocuğunuz bir sürece girdi ve süreçte neler yaşanabileceğine dair bilgilendirmede bulunuyor.
"Kolay bir süreçten geçmiyoruz girdiğimiz süreç ile beraber hormon ilaçları alıyoruz görüntümüz tamamıyla değişiyor. Bu noktada psikiyatri servisi sizinle görüştükten sonra sizi endokrin servisine yönlendiriyor ve endokrin servisinde size testler yapıldıktan sonra hormon ilaçları verilmeye başlanıyor.
"Bu süre zarfında psikiyatrist ile görüşmeler de devam ediyor. Toplamda bir yıldan fazla sürüyor bu süreç. Psikiyatrist doktoru ‘evet artık sen hazırsın mahkemeni aç’ dedikten sonra mahkemeye başvurup kimliğini alabiliyorsun."
‘Biyolojik erkek olarak doğsaydım bile askerlik yapmazdım’
“Zorlu bir süreç geçirdiğimiz için vücut yoruluyor, askerlikten muaf oluyoruz. Cinsiyetimizi değiştirdikten sonra eve celp kâğıdı geliyor. Celp kâğıdı ile beraber hastaneye gidip psikiyatrist ile görüşüp trans erkek olduğunu belirttikten sonra askerlikten muaf olabiliyorsun. Biyolojik erkek olarak doğan bireylerin askerlik yapıp kaba tabirle erkek adam olduğunu söylemeleri bana hep itici gelmiştir. Ben biyolojik olarak erkek doğmuş olsaydım bile Türkiye şartları altında askerlik yapmayı istemezdim, reddederim.”
Toprak: “Yetiştirme yurdunda üç ay tecrit altında kaldım”
Cinsiyet geçiş sürecinde olan Toprak bir buçuk ay önce göğüs ameliyatı oldu. En büyük hayalini sorduğumuzda, “Üstsüz bir şekilde denize girmeyi istiyorum” diyor. Toprak 27 yaşında İzmir’de yaşayan bir devlet memuru.
Yetiştirme yurdunda büyüyen Toprak 18 yaşına kadar burada kalmak zorunda kalan trans bir erkek. Doğuştan kadın bedeninde doğduğu için haliyle kız yetiştirme yurdunda büyümek zorunda kaldı.
"Yurttan duvardan atlayıp kaçtım"
Yetiştirme yurdunda hep erkek kıyafetleri giydiğini söyleyen Toprak, şöyle konuşuyor:
“Ben trans erkek olduğumu anlayıp daha belirgin yaşamaya başladığım dönemde yani 17 yaşımda kaldığım yetiştirme yurdunda 3 ay tecrit edildim. Ayrı bir odada sadece ranza ve çekmece bulunan küçücük bir odada 3 ay yalnız kaldım. Erkek ruhumu erkek hareketlerimi kısıtlamak için odama televizyon bile vermemişlerdi.
"Görmesin, duymasın bir yerlerden böyle şeyleri diye. Yurtta kalan kızlarla ve yurt personeli ile dahi iletişimim yasaklandı. Sadece yemek saatlerinde günün nöbetçi bakıcı annesi yemeğimi bırakır ve teşekkür etmeme dâhil fırsat vermeden odadan ayrılırdı. Bulaşıcı bir hastalığım varmış gibi. Daha uzun sürecekti ama üç ay sonunda ilk fırsatta duvardan atlayıp kaçtım yurttan.”
“Umut dünyadan büyüktür”
2018 yılının başından beri süreçte olduğunu söyleyen Toprak, dördüncü Hormon iğnesini vurduğunu belirtiyor. Toprak bir ay önce göğüs ameliyatı olup bedenindeki fazlalıklardan kurtulduğunu ifade ediyor.
Cinsiyet geçiş süreciyle ilgili konuşan Toprak, son olarak şöyle diyor:
“Büyükşehirde olduğumuz için sanırım; biraz ağır ilerliyor. Ciddi bir maddi manevi sağlık istiyor değişim süreci. Örneğin; kullandığımız hormon iğnesi biyolojik erkeklere de testosteron arttırmak için yazılabiliyor. Ve devlet bunu karşılıyor. Ama cinsel geçiş sürecindeki bir trans erkek her ne kadar doktorun verdiği reçeteyle almak istese de devlet yardımcı olmuyor kişi kendi parasıyla almak zorunda. Bu en basit örneklerden birisi.
"Ama hepsinden önce çok heyecan verici ve mutlu eden bir süreç. İlk iğneyi vurulunca değişikliklere en az bir kaç ay olduğunu bilmeme rağmen ertesi sabah uyanır uyanmaz ellerimle yüzümü yoklayıp onunla da yetinmeyip aynaya koşup sakalım cıkmış mı diye bakmıştım. Sürekli ses denemeleri yapıyorum mesela kalın mı yoksa hala ince mi diye. Eskiler ‘umut dünyadan büyüktür’ dermiş.” (MB/EMK)
*Aren ve Toprak'ın ismi ve şehri güvenliği sebebiyle değiştirilmiştir.