* Fotoğraf: Anadolu Ajansı (AA) - Arşiv
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, 18 Ocak akşamı bir açıklama yaparak 7 Şubat itibariyle görevini bırakacağını açıkladı.
Bundan 6 yıl önce, Ekim 2017'de 37 yaşında başbakan seçildiğinde dünyanın en genç kadın başbakanı unvanını alan Ardern, artık enerjisi kalmadığını söyleyerek görevi bırakma kararını kamuoyuna duyurdu.
Jacinda Ardern, 14 Ekim'de yapılacak yeni seçimlere kadar siyasi hayatına milletvekili olarak devam edecek.
Ardern'in görevi bırakma kararını değerlendiren Avrupa basını da Ardern'in "iktidarını korumak için her şeyi yapan siyasetçilerin tam zıddı olduğu" görüşünü dile getirirken açık yürekliliğine de işaret ediyor.
Jacinda Ardern'in istifasının Avrupa basınına yansımalarını euro|topics'in derleme ve çevirisiyle aktarıyoruz...
"Herkesten farklı bir siyasetçi"
Slovakya'nın Denník N gazetesi, dünyadaki diğer liderlerin iktidarda kalmak için yaptıklarını hatırlatarak şöyle diyor:
"Donald Trump'ı, seçimlerin çalındığı palavralarını ve sonrasında destekçileri tarafından yapılan Kongre Binası baskınını düşünün.
"Benzeri bir olay, kısa süre önce Jair Bolsonaro'nun başkanlığı kaybetmeyi kabullenemediği Brezilya'da yaşandı.
"iktor Orbán, görevde kalabilmek için Macar salamı dilimler gibi demokrasiyi kesip biçmeye devam ediyor.
"İsrail'de ise Binyamin Netanyahu, koltuğa yeniden oturabilmek uğruna şeytanla, yani kötünün de kötüsü aşırılıkçılarla anlaşma yaptı.
"Vladimir Putin hakkında fazla detaya girmeye gerek bile yok. ... Bunlardan çok farklı davranan birilerinin olduğunu görmek mutlu ediyor."
"Cesur ve mutlu eden bir davranış"
Hollanda'nın De Volkskrant gazetesi, "herkesin başarısızlık konusunda bu kadar açık yürekli olamayacağını" söylüyor:
"Ardern, sosyo ekonomik bakımdan ülkesine pek bir katkıda bulunamamışken ve İşçi Partisi darmadağın bir haldeyken istifa ediyor. Belli ki elinden başka bir şey gelmedi.
"Siyasetçilerin çok uzun süreler koltuklarına yapışık kalma eğiliminde olduğu ve halkla bağlarını çoktan yitirdiği bir dünyada, bunu kabullenmesi cesur ve mutluluk veren bir davranış."
"İlerici değil pragmatikti"
Almanya'nın Die Welt gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Jennifer Wilton, Ardern'in "zannedildiği kadar radikal bir ilerici olmadığı" görüşünde:
"İlk görev döneminin başında sarf ettiği kapitalizmi eleştiren birkaç özlü sözün ötesine geçemedi. Ülkeyi koalisyonsuz yönetebileceği ikinci görev döneminde dahi, önceki hükümetinin liberal politikalarını büyük ölçüde devam ettirdi.
"Zenginlerden vergi almayı reddetti, aldığı en radikal karar ise asgari ücreti diğer pek çok ülkedeki düzeye çıkarmak oldu. Özü itibarıyla, genellikle pragmatik bir tutum sergiledi."
"Kadın siyasetçi imajını değiştirdi"
Avusturya'nın Der Kurier gazetesi "insan kalabildiği" için Jacinda Ardern'i övüyor ve şöyle diyor:
"Zayıflıkları güce dönüştürmek, muhtemelen en iyi yaptığı şeydi. Böylelikle, 21. yüzyıl kadın siyasetçilerinin imajını ilelebet değiştirmiş oldu: Şimdiye değin siyasetteki kadınlardan hep soğuk, duygusuz ve dokunulmaz olmaları beklenirdi, bkz. Margaret Thatcher ve Angela Merkel.
"Ardern çubuğu tersine büktü ve havalı bir imaj geliştirdi: O yalnızca ulusun değil, kendi çocuğunun da annesi ve gerçek bir kadın.
"'Ben bir insanım,' diyor şimdi de gözleri yaş içinde. Siyasetin imajını olumlu yönde pekiştirmek için, daha 42 yaşındayken, kendini koltuğa yapıştıran herhangi bir erkekten fazlasını yaptı."
(SD)