Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Medya-İletişim Çalışmaları yüksek lisans öğrencileri "Bilgi ve İktidar" panellerinin ikincisini düzenledi. Panelin amacı, yapılan müdahalelerle iktidarın tehdit ettiği Akademi ve Akademi dışındaki sosyal bilimcilerin ve sosyal bilimler öğrencilerinin çalışmaların ve tecrübelerin aktarılması ve deneyimlerin ortaklaştırılması için biraraya geldiği bir platform oluşturmak.
Füsun Üstel'in moderatörlüğünü yaptığı panelin konuşmacıları ise Oya Baydar, Neşe Özgen, Ergun Aydınoğlu, Nesrin Uçarlar, Özgür Sevgi Göral ve Mutay Öztemiz idi.
"Her türlü müdahelenin iktidarı altında bilgiyi geliştirmeye çalışıyoruz"
Üstel açılış konuşmasında, son zamanlarda genç araştırmacıların sık sık sorunlarla karşılaştığını ifade etti ve ekledi: "Müdahaleler karşısında bir dayanışma ağı kurabilir miyiz? Nasıl bir karşı muhalefet oluşturabiliriz?"
Baydar, 'Türkiye'de işçi sınıfının doğuşuyla' ilgili doktora tezini yazdıktan sonra yaşadıklarını anlattı. Baydar her dönemin kendi yasakları, kendi engelleri olduğunu söyledi.
"Ne zaman iktidarın ana eğilimlerine karşı bir şey yapsanız başınıza bunlar gelir. Konular değişir, iktidarın önünüze koyduğu engeller değişmez. Bizim kuşağımızda bu işçi sınıfıydı, şimdiyse azınlıklar. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki, iktidarın yarattığı engeller kadar, bizim de kendi ideolojik engellerimiz var. Bu da çalıştığımız konu ile kurduğumuz organik bağdan kaynaklanıyor. Araştırma sırasında bunu aklımızda bulundurmamız gerek."
"Hepiniz bölücülüğe yöneliyorsunuz"
Öztemiz tez konusunu seçerken karşılaştığı sınırlamalardan ve sahada yaşadığı zorluklardan bahsetti.
"Ben uluslararası etnik sorun çalışmak istiyordum, ancak bana Ortadoğu'yla ilgili çalışmam söylenmişti. Ben de bu ikisini göz önünde bulundurarak Süryaniler üzerine çalışmaya karar verdim. Bunu bölüm başkanına söylediğimde bana 'Siz hepiniz bölücülüğe yöneliyorsunuz' dedi."
Uçarlar, Kürt dil haklarıyla ilgili yazdığı doktora tezinin jüri tarafından kabul edilmesinin ardından, enstitü tarafından "T.C. Anayasasının değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerine aykırı olduğu" gerekçesiyle iptal edildiğini anlattı.
"Milliyetçilik ideolojisiyle donatılmış insanlar, ulusal kimliğin eleştirilmesini kişisel bir eleştiri olarak algılıyorlar. Ayrıca ulusal devletin inşasının ifşa edilmesi de bu insanlar için bir rahatsızlık. Çünkü resmi tarihe inanarak, benimseyerek büyüyenler için bir yalana inanmışlık gibi bir durum ortaya çıkıyor. Aslında, devlet eliyle yaratılmış bir kamusal vicdan var ve biz kişisel vicdanı uyandırmaya çalıştığımızda tehlikeli oluyor."
"Neden bu kadar güçsüz, örgütsüz ve razıyız?"
Göral, Yıldız Teknik Üniversitesi'nde verdiği Osmanlı-Türkiye tarihi dersinde karşılaştığı tepkilerden, geçtiğimiz aylarda Skytürk kanalında katıldığı programdan sonra işine son verilmesine kadar varan süreci anlattı.
"Programın sonunda Onur Öymen bana 'ne kadar cesursunuz, kendinize dikkat edin' dedi. Üç gün sonra YTÜ'de atamamın yapılmayacağını öğrendim. Eğer iktidarın sinir uçlarına dokunan meselelere değiniyorsanız ve kabul edilebilir bi dil kullanmıyorsanız, oradaki varlığınız tehlikeye giriyor. Ama beni en çok rahatsız eden tüm bunlar olduktan sonraki sessizlikti. Olayla ilgili bir tavır alamadık. Bizim bunları kişisel birer hikaye olmaktan çıkartacak bir yapıya ihtiyacımız var."
Aynı üniversitede görev yapan ve Göral'ı bu konuda savunan bir yazı yazdığı için hakkında soruşturma açılan Aydınoğlu da şöyle konuştu:
"Ben Özgür'ü savunduğum için bana soruşturma açıldığını sanmıyorum. Üniversite maalesef bilim ve bilgi üretmek üzerine bir sistem değil, iktidarı yeniden üreten bir mekanizma. Akademisyenlere açılan bu tür soruşturmalarında üniversitelerdeki iktidar savaşının bir parçası olduğunu düşünüyorum."
Son bölümde ise, Özgen'in moderatörlüğünde sosyal bilimcilerin uğradıkları müdahaleler karşısında örgütlülük ve yaratıcı direniş meselesi katılımcılarla tartışıldı. Özgen şunları ekledi:
"Biz araştırmalarımızın kamuda görünürlüğünü acaba mağduriyet üzerinden mi sağlıyoruz? Yani bu da bir iktidar mekanizması olabilir mi? Bu çok dikkatli tartışmamız gereken bir konu."
Bahsedilen yaratıcı direnişi oluşturabilmek ve toplantıların sürekliliğinin sağlanabilmesi için Mayıs ayında üçüncü panelin düzenlenmesi planlanıyor.(ÇT)